Not that easy translate Turkish
2,182 parallel translation
Oh, whoa. What if it's...? You know, what if it's not that easy?
Ya ya o kadar kolay değilse?
No. Bug, it's not that easy.
Bug, bu kadar kolay değil.
It's not that easy.
- O kadar kolay değil.
It's not that easy, bart.
O kadar kolay değil, Bart.
It's not that easy, Zul.
O kadar kolay değil, Zul.
What? It--it's not that easy.
Bu o kadar kolay değil.
It's not that easy.
O kadar kolay değil.
It's not that easy.
Kolaydı...
It's not that easy to fool Cao! No, it's not...
Cao'yu kandırmak kolay mı sandın!
Andrea, it is not that easy to hide $ 10 million.
Andrea, 10 milyon doları saklayacak değil ya.
It's not that easy.
Bu o kadar kolay değil.
You know, contrary to popular belief, decapitation is not that easy. You don't often hear popular and decapitation in the same sentence. Hmm.
Popüler inanışın aksine kafa kesmek o kadar kolay değildir.
It's really not that easy, sir.
Bu kadar kolay değil, efendim.
It's not that easy, man!
Bu o kadar kolay değil, dostum.
It's not that easy.
Bu kadar kolay değil.
- It's not that easy. - I...
- Öyle kolay değil.
It's not that easy for him.
Onun için o kadar kolay değil.
It's not that easy.
O kadar kolay değil o iş.
- I'm not that easy.
- O kadar kolay değilim.
I told you, I'm not that easy.
Demiştim sana, o kadar kolay değilim.
It's not that easy.
- Bu kadar kolay sıyrılamazsın.
It's not that easy, Tony.
O kadar kolay değil, Tony.
- It's not that easy.
- O kadar da basit değil.
Not start it. - It's not that easy.
- O kadar kolay değil.
Sweetie, I know I'm not always that easy to talk to.
Biliyorum, biliyorum. Tatlım, benimle konuşmanın her zaman kolay olmadığını biliyorum.
It has not always been all that easy... but it got better after we moved here, right?
İşler bizim için her zaman iyi gitmemişti fakat buraya geldikten sonra düzeldik, değil mi?
And it's not easy being on the other side of that wall.
Setin diğer tarafında kalmak da kolay değil.
You've failed a class so easy that people passing in the hallway get a contact credit.
Kapının önünden geçenlerin bile not alabileceği kadar kolay bir dersten kaldın.
That's not, er... It's not easy, I know.
Kolay olmadığının fakındayım.
That's not going to be easy.
Bu, hiçte kolay olmayacak.
I know I'm having a pity party, but when you're our age and a relationship doesn't work, it's just easy to convince yourself that you're not going to have many more chances, you know?
Kendime acıdığımın farkındayım ama bizim yaşımızda eğer ilişkin yürümüyorsa ileride pek fazla şansının olmayacağına kendini inandırmak kolay geliyor, değil mi?
Of course not. That would be too easy.
Tabi söylemez, yoksa çok kolay olurdu.
Governor realized that it's not easy.
Vali anladı, kolay değil, çevirdi lafı :
Now, it's not gonna be easy, But that's why gloria and I want to give you a little something
O yüzden bu durumu atlatman için Gloria'yla sana ufak bir hediye vermek istedik.
That's not nearly as easy as it sounds.
Söylendiği kadar kolay yapılamıyor.
Yeah, that's not gonna be easy.
Bu çok da kolay olmayacak.
Not that it'll be easy.
Bu kolay olmayacak.
Life was getting faster, and we had forgotten that we were riding a lion and it would not be easy to get off.
Hayat çok hızlı akıyordu, ve biz bir aslana binmiştik bindiğimizi unutmuştuk.. ... ve inmek hiç kolay olmayacaktı.
That was not easy because I really liked her a lot.
Hiç de kolay olmadı çünkü ondan gerçekten de hoşlanıyordum.
Dad, you're not gonna get off that easy.
Çok komik baba. O kadar kolay kurtulamazsın bundan.
Now, this is not an easy decision, but it is one that I have to make.
Bu... bu kolay bir karar değil. Ama almam gereken bir karar.
It's not gonna be that easy.
- O kadar kolay olmayacaktır.
Watching something burn it's easy to think that the flames are actually on the thing that's burning, eating away at it, because that's what it looks like, but it's not that simple.
alevler yanan şeyin üzerinde ve onu kemirmekte şeklinde düşünürüz, çünkü bize böyle görünür ama bu kadar basit değil.
Look, Amy, I know that this is not easy...
Bak, Amy. Kolay olmadığını biliyorum.
You see, most of the guys that come here, they come for the free booze, the easy sex, but not Liam.
Görüyorsunuz, buraya gelenlerin çoğu.. ... bedavadan dağıtmak, kolay seks falan için geliyor, ama Liam bunlar için gelmiyor.
That's not easy. Ow!
Hiç de kolay değildi.
But you can rest easy,'cause I've already told Amanda that I'm not gonna sue you.
Ama rahat olabilirsin çünkü Amanda'ya seni dava etmeyeceğimi söyledim bile. Paran sende kalsın.
That to be disciplined is not easy.
Bir disipline uymak hiç kolay değildir.
That means we're going to have to move sideways out from underneath her, which, in this ravine, is not going to be easy.
Yani, onun altında yanlamasına ilerlememiz gerekiyor demektir ki bu dar geçitte işimiz hiç de kolay olmayacak.
Not that easy.
O kadar kolay olmayacak.
That's not easy to do.
Yapması pek kolay değildir.
not that i know of 367
not that i'm aware of 114
not that much 88
not that way 143
not that guy 21
not that bad 52
not that i can think of 48
not that many 24
not that 758
not that long ago 19
not that i'm aware of 114
not that much 88
not that way 143
not that guy 21
not that bad 52
not that i can think of 48
not that many 24
not that 758
not that long ago 19