Not that good translate Turkish
7,502 parallel translation
I'm good, I'm not that good. Ha-ha.
Bu konuda iyiyim, ama o kadar da değil.
I mean, I just don't want to have all the pressure on me to make all the decisions,'cause I'm not that good...
Tüm kararları kendim vererek üzerimde baskı istemiyorum.
You must never be that voice of doubt that makes him think he's not good.
Ona iyi olmadığını düşündüren o kuşku sesi olmayacaksın.
Coyote, I do not think that's a good idea. Right.
- Coyote, bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
Okay, it's really good that you're a lady doctor, because, you know, that's-that's not how it works.
Pekâlâ, kadın doktoru olman iyi olmuş çünkü böyle işlemiyor o.
Not from that one. The good stuff.
Ondan değil, iyisinden ver.
Oh, that's not good.
Bu hiç iyi olmadı.
No, I'm assuming that you're gonna put that film degree to good use one day, but that's not up to me.
Bu film derecesini bir gün kullanacağını sanıyorum, ama bu bana bağlı değil.
That's not good.
Bu hiç iyi değil.
Guys, that's not good.
Millet bu hiç iyi değil.
- That's not a good idea.
- Bu iyi bir fikir değil.
Now, that is not a good sign.
- Şimdi, bu iyiye işaret değil.
But not before Emma gets a good stabbing with the knife that she has hidden behind her back.
Tabii önce arkasında sakladığı bıçakla Emma bir güzel bıçaklanır.
That's not good enough.
- Bu yeterli değil.
That's probably not a good idea, right?
Kötü bir fikir değil mi?
I'm frightened that I might not be good at it when...
Ben de iyi bir ebeveyn olamamaktan korkuyorum.
No. That's not a good idea.
- Hayır, bu iyi bir fikir değil.
Long live women's rights and all that, but it's not a good idea to take on a job that wears you out.
Çok yaşasın kadın hakları. Fakat seni o denli yoracak bir iş hiç iyi bir fikir değil.
That's not a good idea.
Hiç iyi bir fikir değil.
I'm sorry to spring it on you like that, mate, but, uh, now I have it on good authority that something ill-natured is circling you like a pack of wolves, and I'm not just gonna sit there and wait for it to attack.
Böyle aniden söylediğim için kusura bakma dostum ama kötü bir şeyin kurt sürüsü gibi etrafını sardığını güvenilir bir kaynaktan öğrendim. Burada oturup saldırmasını bekleyecek değilim.
That's not good.
Hiç iyi değil.
You know, that's probably not a good, um... idea.
Bence bu güzel bir... fikir değil.
- Well, that's not good.
- Bu hiç iyi değil.
I'm not so good at things like that.
Pek beceremem ki ben öyle şeyleri hemen.
Well, it's not worse, and that's a good thing.
- Kötü görünmüyor olması iyi bir şey tabii.
That's not a good enough reason.
- Yeterince iyi bir sebep değil.
If that's not good enough, that's not the girl for you.
Eğer yeterli olmuyorsa, o kız senin için doğru kız değildir.
Well, it's good to know that's not gonna go out of style.
Hâlâ revaçta olduğunu bilmek güzel.
All right, well, she's not complaining of any discomfort. That's a good sign.
Tamam, hiç ağrısı olmadığını söylüyor.
Well, that's not good.
Bu hiç iyi değil.
By the way, your eyes are - good, but they're not that amazing.
Bu arada gözlerin güzeller ama o kadar da harika değiller.
You know, he had the black, horn-rimmed glasses and his ears kind of stuck out a little, and he had the crew cut and that's not good on anybody.
Siyah kemik çerçeveli gözlük takardı, ve kulakları dışarı çıkıktı, saçları da asker tıraşıydı, bu kimseye yakışmayan bir şeydir.
- Yeah. Not that it did any good.
- Evet, bir fark olmadı.
That's not good enough, because he's still out there.
Yeterince yapmadık çünkü katil hala serbest.
I appealed to John's puritanical, monogamous sensibilities to get in his pants, but it soon became very clear that he was not gonna be a good fit for Matt and I.
Pantolonunun içine girebilmek için John'un gerici ve tekevli hissini tetikledim ama sonradan hem Matt hem de benim için bunu iyi olmayacağını anladım.
That's not good for the little one.
Bu da, bebeğimize, hiç iyi gelmez.
That sounds good, but it's not so easy.
Bu kulağa hoş geliyor ama göründüğü kadar kolay değil.
I mean, I know that it's not good for me...
Hiç bir araba değerlendirmek için kendi mıknatıslar biri kullandınız mı
That makes people feel good when you say it, but that is not the S.A.'s job, and it wouldn't make a bit of a difference.
Bunu söylediğin zaman insanlar iyi hisseder,... ama bu Eyalet Savcısının işidir ve pek bir fark yaratmayacaktır.
Yeah, I thought it might also be useful for you to know that the University of Southern Maine also has, um, solid research facilities- - not like UCLA, but solid- - so it might be good for Ralph.
Evet, ayrıca şunu bilmenin de işine yarayabileceğini düşündüm Güney Maine Üniversitesi'nin çok sağlam araştırma merkezleri var bir UCLA değil ama sağlam... yani Ralph için iyi olabilir.
Hey, boss man, I don't know if this is a good time to tell you this or not, but I think that table of 10 is a no-show, so...
Patron bunu söylemenin sırası mı bilmiyorum ama 10 kişilik masa gelmeyecek galiba.
Okay, that was not a good idea.
Tamam. İyi bir fikir değildi.
And I couldn't kill that thought not until I believed that you were gone for good, and what a relief that was!
Ve bu histen, senin mantıklı bir sebep yüzünden gittiğine inanana ve huzur bulana kadar vazgeçmeyeceğim.
That's not a good plan.
Bu iyi bir plan değil.
Was that not a good idea?
İyi yapmışım, değil mi?
- Maybe. That's not good enough.
Bu yeterli değil.
- That's not gonna do any good against a demon.
- O a iblis karşı herhangi bir iyi yapmayacaksın değil.
[chokes ] - [ laughs] You know, I'm no doctor but that did not sound too good.
Eğer, biliyorum hiçbir doktor ı'm ama bu çok iyi ses etmedi.
Oh, that's a really good idea, grandma, but it's not really a fun thing.
Bu gerçekten iyi bir fikir büyükanne ama pek eğlenceli bir yer olmayacak.
Not that I'm trying to propose anything, but it is so good for sex.
Bir şey teklif ettiğimden değil ama sevişmek için birebir.
"Good as gold." That one was actually not that bad.
"Altın kadar iyi." Bu, aslında o kadar da kötü değildi.
not that i know of 367
not that i'm aware of 114
not that much 88
not that way 143
not that guy 21
not that bad 52
not that i can think of 48
not that many 24
not that 758
not that long ago 19
not that i'm aware of 114
not that much 88
not that way 143
not that guy 21
not that bad 52
not that i can think of 48
not that many 24
not that 758
not that long ago 19