Not that well translate Turkish
10,149 parallel translation
Well, a baby's head's not flat like that.
- Kafası bu kadar düz değil.
Well, I'm not saying he's the most mature person in the world or your average third-grade classroom for that matter.
Dünyadaki en olgun kişi o demiyorum. Veya bu mevzu özelinde sıradan bir üçüncü sınıf öğrencisi de değil.
Well, even if you want to, I'm not so sure that you can.
İstesen bile yapmalı mısın emin değilim.
Well, that's... major. And that's not all.
Bu önemli.
Well, that is not for you to worry about, my love.
- Sen orasını dert eme, canım.
Well, I'd befriend SpongeBob but he's not real, so I can't do that, can I?
SüngerBob'la arkadaş olurdum ama gerçek değil. Yani olamam değil mi?
Well, not that securely.
O kadar da güvenli değilmiş.
Well, you're not gonna take that.
Onu sakın alma.
Well, the-the problem is that we're not a big firm, so this is, this is just...
Sorun şu ki, biz büyük bir şirket değiliz,... bu nedenle, bu yalnızca...
Well, that's a better grade than the diner got.
Restoranın aldığı nottan daha iyi bir not.
But, uh, whether or not you're, uh, breathing when we dump you- - well, that entirely depends on how polite you are.
Ama, sen olsun veya olmasın, ah, nefes Biz sen- - dökümü zaman iyi, bu tamamen ne kadar kibar bağlıdır.
Well, Christine needs to know that her baby teeth fall out for a reason, not so she can get ice cream money from an imaginary goblin.
Christine'in bir neden sonucu süt dişlerinin düştüğünü bilmesi gerekiyor hayali bir goblinden dondurma parası geleceği için değil.
- No. Okay, well, I will just jot that down, then.
Tamam, o zaman bunu da şuracığa not edeyim.
Ok. Well there's nothing sexy about puppets. That's actually not true because last night,
Evet, bir teklif dehası olarak söyleyebilirim ki romantikti, seksiydi ve kuklalar vardı.
Well, I told you not to harp on me about the lights. Oh, because this is the first that I'm hearing about the coasters.
Ben de ilk kez bardak altlığı mevzusunu duydum ya sanki!
Uh, well, I remember swiping a digital camera that is not here.
Yürüttüğüm dijital kamera burada değil.
Yeah, well, if that's the case, it turned out to be a great investment, because not only was he able to pay back the mortgage, he was collecting a $ 3,500 weekly salary.
Evet, eğer durum buysa harika bir yatırım yapmış zira hem ipoteği kaldırmış, hem de haftalık 3500 lira kazanmış.
Well, he's not saying anything that unusual.
Olağan dışı bir şey söylemiyor ki.
Well, I'm just proud of you guys for not being over there and hitting on the vulnerable girls sad that they're not the ones getting married.
Sizlerle gurur duyuyorum beyler çünkü partideki evlenmeyecek olan üzgün kızlardan faydalanmaya çalışmıyorsunuz.
Some people think that in order to play the piano really well, what you need to do is keep your fingers limber, but that's not true at all.
Bazı insanlar piyanoyu çok iyi çalmak için parmaklarını kıvraklaştırmanın gerektiğini söyler ama bu tamamen yanlıştır.
Yeah, well - - you're not the first person to call me that recently.
Evet, son günlerde bunu söyleyen ilk kişi değilsin.
And that does not bode well for them, when it comes to hunting, looking for food.
Ve konu avlanmaya, yiyecek aramaya gelince bu onlar için hiç iyiye işaret değil.
Those in this case include the potential penalty that Mr. Dassey faces, which includes life imprisonment, as well as the character and strength of the evidence presented, which includes not only physical evidence but inculpatory statements being made by Mr. Dassey.
Bu dava bay Dassey'nin karşı karşıya kaldığı potansiyel ceza, Karakteri ve sunulan kanıtların önemi ki burada sadece fiziksel kanıtlar değil Aynı zamanda Bay Dassey'nin verdiği ifadeye dayanarak
Well, that's not true.
Ama bu doğru değil.
Well, you know I'm telling you the truth that it's not true.
Sana gerçek olmadığını söylüyorum.
Well, maybe that's not a bad thing.
- Belki de bu iyi bir şeydir.
Well, do you remember telling them that or not?
Söylediğinizi hatırlıyor musunuz, hatırlamıyor musunuz?
It's not good to be known that well in a prison.
Bir hapishanede bu kadar tanınıyor olmak iyi bir şey değil.
Yeah, well, it's not just that this chap is Ramjin, whatever his name is, is Indian.
Bittabi. Sorun sadece bu Ramjin yahut her ne adlı delikanlının Hintli olması değil.
Well, that may not be the only wipe-out we see today... not with Britain's Eddie "The Eagle" Edwards coming up soon.
Günün tek kazası bu olmayabilir çünkü birazdan Büyük Britanya'dan "Kartal" Eddie Edwards'ı izleyeceğiz.
- Well, not like that.
Yani, o şekilde sığmaz.
Well, let us hope that Dr. rice, with all his arms, does not destroy what he wishes to discover.
Peki umarım umarým ki Dr. pilav, kollarýyla, Keşfetmek istediğini imha etmez.
Well, that's not strange.
Pekala, garip değil.
Well, that's not terrible.
Fena değil.
Well, you know, there are easier ways to get in touch with me without inviting me on national TV... and asking me about my sperm. - What? No, that's not what...
Benimle konuşman için, beni ulusal kanala çağırıp spermimi istemekten daha kolay yollar da var.
Well, that's not either.
Bu da değil.
Well, you should tell Dad that she is not coming over for Christmas.
Peki, babana söylemelisin Noel için gelmeyeceğini.
I told them that I'm getting married next week, and that you're not well because your wife just died.
Gelecek hafta evleneceğimi söyledim..... ve karın öldüğünden kendini iyi hissetmediğini.
Well, technically, we're not supposed to discuss that with you, but what the hell.
Aslında bunu sizinle konuşmamamız gerekir... Boş ver gitsin.
Well, that's all well and good, but I'm not jumping.
Bunlar çok iyi, güzel şeyler ama ben atlamıyorum.
To have those back, even if only for a moment, well, it might not mean that much to you, but, by God, we are all eternally grateful to you.
Bir anlığına da olsa tekrar keyif alabilmek... Sizin için önemi olmayabilir ama size sonsuza dek minnettar kalacağız.
Well, believe it or not, I know something that's going to happen.
İster inan, ister inanma olmak üzere olan bir şey biliyorum.
Well, that's not gonna happen.
Öyle bir şey olmayacak.
Wow, well, I definitely would not do that.
- Onu kesinlikle yapmazdım.
Well, that's not good.
Bu iyi değil.
Well, that's not very comforting to the dead ones.
Öyle mi, bu söylediğin ölü olanları rahatlatmıyor.
Right, well, you better not move until I've cleaned that up because
Ben ortalığı temizlemeden hareket etmeyin.
Well, that's not why I did it.
Bir karşılık için yapmadım.
Well, not that it matters.
Artık önemi yok.
Well, I might be a little crazy, but not that crazy.
Kabul, biraz deli olabilirim. Ama o kadar değilim.
And if you're not serious about that, you might as well go home.
Ayrıca ciddi değilseniz, isteyen evine gidebilir.
not that i know of 367
not that i'm aware of 114
not that much 88
not that way 143
not that guy 21
not that bad 52
not that i can think of 48
not that many 24
not that long ago 19
not that 758
not that i'm aware of 114
not that much 88
not that way 143
not that guy 21
not that bad 52
not that i can think of 48
not that many 24
not that long ago 19
not that 758