Not that guy translate Turkish
2,463 parallel translation
But I'm not that guy anymore.
Ama artık o insan değilim ben.
Because you're not that guy anymore.
Çünkü artık o adam değilsin.
Yeah, but Garcia was not that guy.
Tabii, Garcia o tür adamlardan değildi işte.
You're not that guy anymore.
Artık o adam değilsin.
Oh, my God, not that guy.
Aman Tanrım, o gelmesin.
Oh, not that guy.
Bu adam olmasın.
That's what I'm talking - - this guy's not even - - hey!
Dediğim şey bu değ- - Bu adam suçlu bile- - Hey!
And the flight attendant was a guy- - and I'm not gonna say he was gay,'cause that's not important.
Uçuş görevlisi bir adam- - Adamın gey olduğunu söylemeyeceğim, çünkü o kısım önemli değil.
I'm not gonna screw that up, especially for a guy.
Bunu mahvetmeyeceğim özellikle bir erkek için.
That's not a guy to run against.
Zavallı Richie.
Actually, that's not a good example'cause that guy owns a winery.
Aslında bu örnek pek olmadı. Çünkü adamın şaraphanesi var.
So your guy might wake up tomorrow and decide that he doesn't wanna do this, which is why I'm not showing you our private books without a signed deal.
Adamın yarın uyandığında bunu yapmak istemediğine karar verir bu yüzden anlaşma imzalanmadan özel defterlerimizi size göstermeyeceğim.
It's not that they think of you as a good guy, but they do see you as a father in pain.
Seni iyi çocuk olarak görmüyorlar ama acı çeken bir baba olarak görüyorlar.
Look, I know that a woman of your stature may have preconceived notions about a guy like Vince, but you should know, especially after interviewing him, he's not just some actor.
Bak, senin seviyende bir kadının Vince gibi birisi için peşin hüküm vermesini anlıyorum ama röportaj da yaptığına göre, öylece bir aktör olmadığını bilmelisin.
That's not what I said. Look, all I want to know is how do we nail this Bartley guy for counterfeiting?
Bu Bartley denen adamı sahte paradan nasıl haklayacağımızı bilmek istiyorum sadece.
He did not want that guy going in the shed.
Adamın kulübeye gitmesini kesinlikle istemedi.
! Look, I told you I'd come and see the guy, not that I'd sing and dance.
Adamı görmeye geleceğim dedim, kollarına atlayacağım demedim ki.
Ifs not that I believe that Maroi guy, but he's our only chance now.
Şu Maroi'ye güveniyor değilim ama şimdilik işi ona bırakmaktan başka çaremiz yok.
If I'm not wrong, we should be able to break the Tenrou seal without killing that old guy
Düşündüğüm şey doğru ise o adamı yenmeden de Tenrou'yu bozabilirim.
That's not the guy you knew anymore.
O artık senin bildiğin kişi değil anlaşılan.
Okay, Char, I... know that you're not crazy about Ethan, but... he's a really great guy.
Tamam, Char, ben Ethan'dan çok hoşlanmadığını biliyorum, ama gerçekten harika biri.
You know, if he was that quick to run off, maybe he's not the guy.
Belki de bu kadar çabuk kaçtığına göre doğru erkek değildir.
Helping a guy like that work through his issues is not my job, okay?
O çeşit bir adamın sorunlarıyla ilgilenmek, yardım etmek benim işim değil, tamam mı?
Big guy, but that's not what gave him away.
Koca bir adam tabii ama onu ele veren koca olması değildi.
It's like, a lot of times when we're together, it feels like I'm not even there with you, and, Haddie, you deserve somebody that's gonna be there for you, all the way, all the time, and I don't know if I can be that guy for you right now.
Sanki, beraber olduğumuz çoğu zaman, ben kendimi senin yanında hissetmiyorum, ve, Haddie, sen her şekilde seninle olacak birini hakediyorsun, her zaman, ve ben şuan senin için öyle olduğumu düşünmüyorum.
So she wants to have a baby, but not with Sam, who happens to be the guy that she's living with and sleeping with, and he doesn't want to have a baby, so she's gonna have one with a sperm donor?
Yani hala bebek sahibi olmak istiyor ama bu birlikte yaşadığı, birlikte yattığı Sam'den değil ve Sam, bebek sahibi olmak istemiyor bu yüzden o da sperm donörüyle mi bebek sahibi olacak?
I mean, that guy's not black.
Ama o adam siyah değil.
One-one time this homeless guy showed me his purple head, but looking back, I'm-I'm not so sure that that was really a military thing.
Bir keresinde evsiz bir adam bana Purple Head göstermişti, ama tekrar düşününce, onun askerî bir şey olduğundan hiç de emin değilim.
No criminal record. That's not exactly the profile of a guy who brings a gun to a bar fight.
Tamam, peki, sağlıklı genç kadınların da kalp krizi geçirdiği daha önce görülmemiş bir durum değil.
Laurel... I'm starting to think that your dad is not as great a guy as everyone thinks.
Laurel, sadece babanın herkesin düşündüğü kadar harika biri olmadığını düşünmeye başlıyorum.
Part of me- - turn back the clock, never meet that guy undercover in that bar in the first place, never take him to the hospital when he O.D.'d, never take his phone call. Not an option.
- Bir yanım zamanı geri alıp öncelikle bardaki gizli görevde herifle hiç tanışmamış olmayı aşırı doz aldığında onu hastaneye hiç götürmemiş olmayı telefonuna hiç almamış olmayı isterdim.
He's a guy, so I know that's not gonna be easy.
Erkek olduğu için kolay olmayacaktır.
Yeah, that's not the same thing as being the good guy.
Evet ama bu iyi adam olmakla da aynı şey değil.
What about that stuff with the creepy coach guy? Not him.
Sapık koçla uğraşıyordun bir aralar?
It's just that I'm not surprised that the first guy that I slept with wound up dead hours later.
Sadece, yattığım ilk adamın saatler sonra ölmesine şaşırmadım.
I'm not a guy that gets scared. I told you.
Korkacak biri değilim ben.
You saw as well as I did, not everybody was overjoyed with my decision to stick to the letter of the law on this, and now you tell me that I got the wrong guy?
Sen de benim gibi kimsenin uygulamam gereken karardan dolayı hoşnut olmadığını gördün şimdi de bana gelmiş yanlış adamı yakaladığımızı mı söylüyorsun?
You-you know that I'm, I'm not the kind of guy who says things like this, but... whatever it is that you thought you needed to hide... not telling me the truth, going out on you own like that, I think it was, uh... a mistake.
Biliyorsun ki ben böyle şeyler söyleyen birisi değilim ama benden saklamak istediğin şey her neyse gerçeği söylemediğin şey, kendi başına uğraştığın şu şey bence bir hataydı.
- You should've taken the money and left the guy alone. - It's not that simple, Bernie.
- Parayı alıp, adamı da rahat bırakacaktın.
That homeless guy told us not to come in here the night of the murder.
Evsiz adam, daha cinayet gecesinde buraya gelmemizi istememişti.
But that's only gonna help you get the kids that did the dirty work and not the guy in charge.
Ama bu şekilde sadece pis işi yapan çocukları yakalarsınız, emri veren adamı değil.
The skin cells that we found on the cable do not belong to Jake, so if you get a match, we get our guy.
Kabloda bulduğumuz deri hücreleri Jake'e ait değil yani bir eşleşme olursa katilimizi bulduk demektir.
That was not a guy.
Sevgilim değil o.
This may not mean anything, but my guy from the phone company is saying that someone else ran an unauthorized trace on her account, just before I called.
Bu hiçbirşey mana etmeyebilir, Fakat Telefon şirketindeki adamımın dediğine göre Başka biri daha onun telefonunu izinsiz olarak izlemiş, ben aramadan hemen önce.
That's not really like a guy.
Bu pek erkeklerin yaptığı bir şey gibi değil.
Frank's not a guy that usually comes up with plans.
Frank genelde planlarla gelen biri değildir
Well, I just came to tell you that Troy is not a bad guy.
Peki, ben yalnızca sana Troy'un kötü biri olmadığını söylemeye geldim.
Not only that, but a couple of nights ago, guy from across the street says he hears some noises in the middle of the night, so he goes to the window, and sees a semi pulling up.
Sadece o değil. Birkaç akşam önce caddenin karşısındaki bir komşu gecenin bir yarısında buradan garip sesler geldiğini duymuş. O da pencereden bakmış ve bir kamyonetin yanaştığını görmüş.
What does it say about us that we're not devastated that this guy we've been hanging out with is now just gone?
Tamam, bu durumda yıkılmamış olmamız bizi ne yapıyor? İki gündür beraber takıldığımız adam, artık yok.
I am not the bad guy in that story, Olcay.
O hikâyedeki kötü adam ben değilim, Olcay.
He even fixed that guy who not shot in the mouth
Ağzından vurulan o adamı bile iyileştirdi Harika biridir.
not that i know of 367
not that i'm aware of 114
not that much 88
not that way 143
not that bad 52
not that i can think of 48
not that many 24
not that long ago 19
not that 758
not that it matters 90
not that i'm aware of 114
not that much 88
not that way 143
not that bad 52
not that i can think of 48
not that many 24
not that long ago 19
not that 758
not that it matters 90