English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Not your friend

Not your friend translate Turkish

1,483 parallel translation
Luckily, I'm not your friend, so you can trust me.
Şanslısın ki senin arkadaşın değilim ve bana güvenebilirsin.
I'm not your friend.
- Ben senin arkadaşın değilim.
And remember this. When you fight a man, he's not your friend.
Şunu unutmayın bir adamla dövüşüyorsanız, o sizin dostunuz değildir.
Whoever told you that is not your friend.
Bunu sana söyleyen dostun değilmiş demek ki.
All right, I don't knowwhat spell he's put you under, but he's not your friend.
Sana nasıl bir büyü yaptığını bilmiyorum ama o, senin arkadaşın değil.
I'm not your friend and no more chances.
Dostun da değilim. Sana daha fazla şans tanımayacağım çünkü elindekilerin hepsini boşa harcadın.
I'm not your friend.
Artık arkadaşım değilsin.
I mean, this is hangar 12 but it's not your friend's hangar 12.
Yani, bu 12. hangar,... bu arkadaşının 12. hangarı değil.
I'm not your friend, okay?
Ben dostun değilim, tamam mı?
I'm not your friend. I'm not your coworker.
Senin ne dostun ne de meslektaşınım.
I'm not your friend!
Ben senin arkadaşın değilim!
I'm not your friend.
Ben senin dostun değilim.
Not your friend.
Arkadaşın değil.
As you are fussing about not having enough money, as you are talking to your friend about not having enough money, as you are feeling unhappy about not having enough money, you're actually activating within yourself or continuing the activation of the thought that is very different from the desire that you have launched.
Yeterli para olmadığından yakınırken, arkadaşınıza bundan bahsederken, bundan dolayı mutsuzken, bununla ilgili düşüncenin oluşumunu sürdürürsünüz ve bu izlediğiniz bir şeyi istemekten çok farklıdır.
Molly : you do not tell your mother, your best friend,
Annene, en iyi arkadaşına ya da günah çıkarmak için gittiğin papaza.
You do not tell your mother, your best friend, your priest what your husband does.
Annene, en iyi arkadaşına ya da günah çıkarmak için gittiğin papaza kocanın işinden ve yaptıklarından bahsedemezsin.
Whoa, whoa, you're not going anywhere. You're the only agent who knew about the math application'cause your client, your best friend, Vick Johnston told you.
Matematik uygulamasını bilen tek menajer sizdiniz, çünkü müşteriniz, en iyi arkadaşınız, Vick Johnston size anlattı.
The point is, my lady friend is an egghead, much like yourself, not my usual thing, and I need your advice.
Durum şu ki, bu bayan arkadaşım senin gibi dik kafalının biri. Alışık olduğum bir şey değil, ve senin yardımın gerek.
A 50-page document is not going to satisfy your friend.
50 sayfalık bir belge arkadaşını tatmin etmeyecek.
It's just not every day you get to see your friend live out his dream.
En iyi arkadaşının hayallerinin gerçek olması her gün görülecek bir şey değil.
I'm not letting your friend board home with a head injury.
Arkadaşının kafası kanıyor bir halde kay kay'la evine dönmesine izin vermiyorum.
Not even your friend tracy jordan out there.
Oradaki arkadaşın Tracy Jordan bile.
Are you sure you're not protecting your friend?
Çünkü bunun Andrew'e faydası olmayacak.
I'm not here as a friend to listen to you endlessly go on about your ex-Boyfriend, Because however you define what we are, we're not platonic anymore, And that fact that you're willing to obsess over jason -
Eski erkek arkadaşınla ilgili sonsuz konuşmanı dinlemek için gelen arkadaşın değilim çünkü ne olduğumuzu nasıl tanımlarsan tanımla, artık platonik değiliz ve Jason'a kafana takma istemen gerçeği -
I am not going to let your young friend sit across a table from patty hewes and face an inquisition.
Senin genç arkadaşının Patty Hewes ile bir masaya oturmasına ve engizisyona çekilmesine izin vermeyeceğim.
He's not your fucking friend!
o senin lanet olası bir arkadaşın değil!
Well, I hope not, because laird is your best friend, and I-I don't want you to think I'm having sexual dreams - where he - uh-da-da-da-da-da.
Umuyorum değilsin, çünkü Laird senin en iyi arkadaşın, ve onunla ilgili fantezilerim olduğunu düşünmeni istemiyorum. La-la-la-la-la-la.
* i'm your only friend * i'm not your only friend * but i'm a little Glowing friend * * but, really, i'm not actually your friend * * but i am * blue canary in The outlet by the light switch * * who watches over you
# Tek dostun benim # Tek dostun değilim ama küçücük parıldayan dostunum # Ama, gerçekten, aslında dostun değilim, ama ben...
But I'm not, and I care about being your friend way too much to be here for you, okay?
Ama ben değişmedim ve arkaşlığımıza önem verdiğim için, burada kalmana izin vermem, tamam mı?
As you know, bioroids are, more often than not, diplomats, emissaries and, like your friend Hitomi, ministers of political affairs.
Senin de iyi bildiğin gibi bioroidler genelde diplomat, elçilik gibi görevlerde bulunuyor, tıpkı Siyasi İlişkiler Bakanlığı'nda çalışan arkadaşın Hitomi gibi.
Your friend Ben passed and so there's not Bennet, as I said, it was Ben.
Arkadaşınızın ben öldü. demek ki bir bennet yok. o sadece ben.
I'd hate to rain on your parade, my friend, but Soto, as it turns out, was not the victim.
Cakanı bozmak istemem ama kurban Soto değilmiş.
This is one big family, like sisters and brothers, because you have this close relationship, but it's not really close, like stealing your heart from your best friend.
Büyük bir aileyiz, abi kardeş gibiyiz, çünkü birbirimize oldukça yakınız, ama çok da yakın değil, bu kalbinizi en yakın arkadaşınızdan sakınmak, çalmak gibi birşey.
Not having your best friend around.
En iyi arkadaşının yanında olmamasından.
That gun was found in your friend's back yard, not mine.
Silahı arkadaşınızın evinin yanında buldular benim değil.
What? The shop. That's not something you should be asking your daughter's friend to do!
İyi bir çözümü var mı?
You're not still upset that I didn't sleep with your friend, are you?
Hala arkadaşınla yatmadığım için kızgın değilsin değil mi?
Megan, as your friend, I would not presume to speculate, particularly given our last exchange on the matter.
Megan, arkadaşın olarak tahminde bulunacak değilim özellikle konu üzerine aldığımız son karşılıktan sonra.
I mean, sure, it's not every day that your best friend's life is on the line, but.
Yani tabii ki en iyi arkadaşınızın hayatı her gün tehlikede olmuyor ama...
If you were, you might have ascertained that your Irish friend has no money, not a penny and could not be expected to marry without it.
Olsaydın, İrlandalı arkadaşının meteliksiz olup, on parası olmadığını ve para olmadan da evlenilmeyeceğini, kafana sokardın!
Well, not that I owe you or your friend an explanation.
Peki, Sana yada arkadaşına açıklama yapmak zorunda değilim.
Your losses are not minute from the view while you friend Francis search.
Francis'i ararken badinizin görüş alanından çıkmayın.
If I'm not back, take your little friend Beth.
O zamana kadar dönmezsem küçük arkadaşın Beth'i götür.
And if you wanna see your friend alive again, do not call the cops!
Arkadaşınızı tekrar canlı görmek isterseniz polisi aramayın.
If you're not here in a half an hour to settle this, I'm gonna take the fine out on your friend's legs!
Bu işi halletmek için yarım saat içinde gelmezseniz cezayı arkadaşınızın bacaklarından tahsil ederim.
That doesn't mean I'm not gonna always be your friend.
Bu her zaman senin arkadaşın olmayacağım anlamına gelmez.
I thought we made a deal when I became your lawyer... that we would not discuss affairs of the heart as it relates to my best friend. - Did we not?
- Avukatın olduğumda en yakın dostumla ilgili konuları konuşmayacaktık hani?
Bear in mind we're not charging costs... for her trauma of searching all night... in clinics, hospitals, morgues... until your friend decided to return the boy.
Unutmayın ki arkadaşınız çocukla dönmeye karar verene kadar bütün gece kliniklerde, hastanelerde, morglarda onu aramayla geçen masrafları eklemiyoruz.
Not in your most erotic dreams, old friend.
Islak düşlerinde olmayacağı kesin, eski dostum.
All right, I wanna tell you this as a friend and not your boss, Tom.
Pekâlâ bunu patronun olarak değil dostun olarak söylemek istiyorum Tom.
Now, look, Walter, you can take it up with the Dean if you want, but as your friend, I wouldn't advise it, not with that argument.
Bak Walter, bu konuyu Dean'le konuşabilirsin ancak arkadaşın olarak bunu sana tavsiye etmem, hele bu tarz bir söz dalaşı olacaksa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]