English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Of course i can

Of course i can translate Turkish

1,654 parallel translation
And of course I can't eat it because of my recent, uh... heart attack.
Ama elbette, şey yüzünden onu yiyemem. - Kalp krizi.
Of course I can.
Elbette götürürüm.
Of course I can.
Elbette hallederim.
Of course I can stay out of the kids life.
Elbette durabilirim.
- Of course I can.
- Tabii ki hissediyorum.
Of course I can Geet.
Tabi ki yapabilirim Geet.
Of course I can.
Tabii ki götürebilirim.
Yes, of course I can.
Evet, elbette edebiliyorum.
Of course I can.
Elbette.
Well, of course I can...
Elbette ederim.
Of course I can't help but worry I'll pass not-so-great genes on to the kid.
Elbette, pek matah olmayan genlerimi çocuğa geçireceğim için endişeli değilim diyemem.
Of course I can drive.
Sürebiliyorum tabi.
Of course I can.
Tabii neden olmasın.
Of course I can bake her a cake.
Elbette ona kek pişirebilirim.
Of course I can spare it, Harry.
Tabii ki ayırabilirim, Harry.
Of course you can, this is your company, I'm your employee, you know me.
Tabii ki yapabilirsin. Bu şirket senin. Ben senin çalışanınım.
You know,'cause you folks can't have kids. I mean... of course you can have kids... You know, because times have changed and now you're allowed.
Biliyorsunuz, sizler çocuk sahibi olamadığınız için yani tabi ki, çocuk sahibi olabilirsiniz zaman değişti yani artık izin veriliyor.
I'm finishing this course so I can take care of my family.
Aileme bakabilmek için bu kursu bitireceğim.
- I can find my own way home. - Of course, but...
- Odamın yolunu kendim bulabilirim.
But of course, you have to learn how to spot them, but I can teach you.
Fakat tabi ki onları nasıl bulacağını öğrenmelisin bunu sana öğretebilirim.
Of course, I'll pick up Rachel as soon as I can.
Elbette, en kısa sürede Rachel'i almaya geleceğim.
your scent's all over the cellphone store of course, i can't smell you now
Kokun dükkanın her tarafını sarmıştı. Tabi şimdi kokunu alamıyorum.
i don't like my ice to get lonely, dear. of course, ma'am.
Buzumun yalnız kalmasını sevmiyorum canım.
I've done some more work since then none of it published, of course, but then it... It proved time travel can't happen.
O zamandan beri elbette ki yayınlanmamış çalışmalarım var, ama... onlar, zaman yolculuğunun olamayacağını kanıtladı.
I can't help people with abilities unless I have access to all your records and your labs. Of course, of course.
Yetenekleri olan insanlara elinizdeki tüm kayıtlara ve laboratuvar verilerine göz atmadan yardım edemem.
Oh, of course, anything I can do to help.
Elbette. Yardım için herşeyi yaparım.
Melek Haným... - Can I ask you another question? - Of course you can.
- Melek anne, bir şey daha sorabilir miyim?
Of course, I can't play any of them.
Tabii birini bile çalamıyorum.
There I can find my sister, and of course, Fred Dunsmore.
Orada ablamı bulabilirim. Fred Dunsmore'u da tabii.
Can I take the car upstairs? Of course you can.
- Yukarı çıkarabilir miyim?
I really expected that of course there's a law, that you can point to in the law book that requires you to file a tax return.
Tabi ki gerçekten bir yasa olmasını bekliyordum, bize bu vergiyi vermemizi söyleyen ve kanun kitabında gösterebileceğimiz bir madde.
Of course we can never know what Boltzmann was thinking, but i think we have clues.
Elbette, Boltzmann ne düşünüyordu asla bilemeyiz, fakat bence bazı ipuçlarımız var.
Oh, Bumble, how can you say such things to your beloved, of course I was worried near to death for you.
Oh, Bumble, sevgiline nasıl böyle şeyler söylersin? Elbette ölümün kıyısında olmandan endişelendim.
So, can I use the bathroom, please? Oh, Lindsey, of course, you can. I'm so proud of you.
Daha sonra, milyarlarca insanın daha düzgün, zengin bir dünyada yaşadığını görebilirsiniz.
I can change during the course of a day.
Bir gün zarfında değişebilirim.
- Of course, I also didn't think there was a woodchuck living on my arm, and lookie there!
- Beni dinle! Kolumda bir sıçan yaşadığını da düşünmüyordum ama şuraya bak!
No, of course it's your home, naturally but Mert and I are starting a new life and we want our own home so that we can make new memories.
Olamaz, tabi ki de senin evin ama Mert ve ben yeni evimizde yeni hatiralara sahip olmak istiyoruz.
Of course, Cousin Sissy won't be too happy about that, but as far as I'm concerned, Cousin Sissy can go and fuck...
Tabii ki Kuzen Çıtkırıldım buna hiç memnun olmayacak, ama bana kalırsa Kuzen Çıtkırıldım'ın canı...
Of course I do, sweetheart.
Elbette seviyorum, canım.
Mike : Of course I do, sweetheart.
Elbette seviyorum, canım.
Of course I do. I can't.
Elbette istiyorum ama olamam.
Of course, I can see you're busy.
Elbette, işiniz var, anlıyorum.
- So, I can leave? - Of course.
- Gidebilir miyim?
Of course, I might be willing to let you off with a warning this time, if we can come to some sort of arrangement.
Eğer bir anlaşma yaratabilirsek, elbette sizi sadece bir uyarıyla bırakmak isterim.
- I don't believe so. Of course that can easily be changed.
İnanamıyorum, tamam onu da değiştiririz.
- Of course. I need an hour before I can even think about it.
Unut bunu, bunu düşünmek bile en az bir saat sonra mümkün.
Dad, if I can still call you that? - Of course,
- Baba. "Baba" demeye devam edebilir miyim?
Of course I'm beautiful, darling.
Tabii ki güzelim canım.
If he doesn't want to, I can help! It's up to you, of course.
Eğer o istemezse ben yardımcı olabilirim.
Can I use your shower? Of course.
- Duşa girebilir miyim?
It's true, I think Crawford's proposal a highly desirable one if you can return his affection but, Fanny, if you can't, of course you mustn't accept him.
Doğru, Bence Crawford'un teklifi oldukça cazip bir teklif... tabi eğer onun sevgisine karşılık verebilirsen. Fakat Fanny, veremeyeceksen, elbette kabul etmemelisin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]