Of course i will translate Turkish
1,133 parallel translation
Of course I will, sir.
Tabii ki geleceğim.
- Of course I will stay and help you...
- Tabii kalıp sana yardım edeceğim...
- Of course I will.
- Elbette olurum.
Of course I will, Cecil.
Elbette yaparım Cecil.
Of course I will.
Elbette dinleyeceğim.
- Of course I will.
- Tabi söylerim.
Of course I will, funny-face, for you.
Elbette olacağım komik surat, senin için.
Of course I will, you silly ninny.
Bunu yapabilir misin? Kate, endişe etme!
Of course I will Where are you?
Tabii, olur. Neredesin?
Of course I will.
Elbette kalıyorum.
Of course I will.
Tabii ki.
Of course I will, Teddy.
Tabii ki, Teddy.
And of course I will stop in Saint Tropez.
Ve tabii ki Saint Tropez'de duracağım.
- Oh, of course I will.
- Oh, tabi kil.
Oh, well, of course I will.
Elbette sizleri eşit seveceğim.
- Of course I will.
- Elbette yazacağım.
Of course I will.
Tabii ki, seveceğim.
Of course I will arrange for the small matter of the 300 pounds.
Tabii ki 300 pound gibi küçük bir sorunu halledeceğim.
Of course I will help in any way I can, sensei.
Tabii ki elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım, usta.
- Of course I will!
- Elbette okurum!
Of course I will!
Tabii ki yapacagim!
Of course I will.
Elbette geleceğim.
Of course I will attend your wedding -
Tabii ki düğüne geleceğim.
" Of course, I will continue to write to you every week.
" Tabii her hafta size yazmaya devam edeceğim.
, I can't let her remain slave at the monster hunger of course you can't, and we will rescue her but I think you should let Adam and me handle it right brother?
Ajanlarımızdan biri onun Hunger'ın yaratıkları tarafından dağlarda esir olarak tutulduğunu öğrendi. O benim annem! Hunger'ın yaratıklarının esiri olarak kalmasına izin veremem.
And I knew, of course, that within a couple of hours after they arrived there, 90 % of them will be gassed, or something like that.
Oraya vardıktan iki saat içinde yüzde doksanının gazla boğulacağını biliyordum. Bunu biliyordum.
If your glasses are broken, I will, of course, reimburse you.
Gözlüğüm. Gözlüğünüz kırılmışsa, kuşkusuz telafi ederim.
Of course I love you, but if your song will attract every Roman in town.
Elbette seviyorum, ama şarkın kasabadaki tüm Romalıları buraya çekecek.
Of course I will.
Tabii.
I will, of course, Mrs. Malins.
Elbette, merak etmeyin Bayan Malins.
- Of course, I will.
- Elbette bakarım.
I will, of course, provide for my own needs and will require no financial assistance.
Elbette kendi ihtiyaçlarımı karşılayacağım ve hiçbir mali yardım talep etmeyeceğim.
- Well, of course I will.
Satışı iptal edeceğini nerden bileceğiz?
If you order me to agree to the transfusion, I will obey, of course.
Bana kan vermemi emrederseniz... elbette itaat ederim.
A decision will be made during the course of which I will be separated from the Enterprise.
Bir karar verilecek ve sonucunda ben Atılgan'dan ayrılacağım.
No will, no note, a hasty funeral, which, of course, I could not attend.
Ne bir vasiyet, ne bir not vardı. Çabucak bir cenaze töreni oldu. Elbette ben katılamadım.
Of course, I will!
Elbette evlenirim!
I will, of course.
Tabii anlatırım.
Of course, I will.
Gözetim altında olduğumdan atılırım.
And of course, the post will be a good one, I imagine.
Postahane mecburen önemli olacak.
Of course he will go back, and we'II eat it, but when I talked to the doctor, they didn't know.
Tabii ki geri dönecek ve biz de boku yiyeceğiz. Ama doktorla konuştuğumda, onlar bilmiyorlardı.
- Of course I will.
Elbette, ben...
I guess I'm terribly guilty, against my will, of course.
Son derece suçluyum, sanırım. Kendi isteğimle yapmadım, elbette.
Oh, I think you will be unless, of course, you'd rather I speak with Big Bad Harv.
Bence ilgileneceksin tabii "Koca Kötü Harv" ile konuşmamı istemiyorsan.
I shall not evade the clear course of duty that will then confront me.
Tarihte bilinen en büyük toplumsal sorunlarla karşı karşıyayız.
And I find myself hoping that the next man won't come in. But, of course, he does. In a few hours, the ceremony will begin, and she will...
Sonra kendimi gelmesi gereken keşke gelmese derken buluyorum ama elbette gelecek ve bir kaç saat içinde merasim başlayacak ve o kendisini anlaşmanın şartları kadar bile umursamayan bir adamla evlenecek.
Perhaps in the course of this investigation, we will. I hope so.
Bu araştırmanın seyri sırasında bulacağımızı umuyorum.
Of course, I will pay.
Elbette, parasıyla.
And I will have, of course, gone through it.
Ama sonunda elbette atlatırım.
of course, I will.
Tabii arayacağım.
I realize, of course, you will not be putting so much emphasis on the study of Greek and Latin.
Yunanca ve Latince çalışmalara pek önem vermeyeceğinizin farkındayım.
of course 48716
of course not 6388
of course you can 486
of course you do 750
of course i do 1281
of course i can 204
of course you don't 199
of course i am 561
of course it is 783
of course i did 471
of course not 6388
of course you can 486
of course you do 750
of course i do 1281
of course i can 204
of course you don't 199
of course i am 561
of course it is 783
of course i did 471