Of course not translate Turkish
14,211 parallel translation
- Of course not, sir.
- Tabii ki hayır efendim.
Of course not, you're one of us now!
Tabii ki, sen de artık bizden birisin!
No, of course not.
Hayır tabii değil.
- Of course not.
- Of course not.
- Of course not.
- Elbette hayır.
Of course not.
Tabii ki de hayır.
- Of course not, they are pals.
- Tabii çıkaramazsın, sonuçta yakınımız.
Of course not.
Elbette hayır.
No, of course not.
Hayır, elbette hayır.
Of course not.
Tabii ki hayır.
No, of course not.
- Hayır, değil.
No, of course not, you're an underling.
Hayır, elbette veremezsin. Sen ast rütbeli birisin.
Of course not.
Tabii ki yoktu.
Of course not!
Aramadım tabii!
Of course not. No.
Tabii ki değil.
- No, of course not.
- Evet, kesinlikle.
Of course not.
Tabii ki öldürmedim.
Of course not.
Tabiki de hiç.
Of course not, that would be an appalling waste of brain space. I specialise.
Elbette hayır, dehşet verici bir beyin alanı israfı olurdu.
Of course not, but it is by far the greater pleasure.
Elbette hayır ama bundan aldığım zevk bir başka.
Of course not. I was hoping she would go. I also want some privacy.
Tabii etmem, gitmesini umuyordum, biraz özel alana ihtiyacım var.
Oh, no, of course not.
hayır, tabiki de hayır.
No, of course not.
Hayır! Elbette hayır.
Of course not, General.
Elbette hayir, General.
No, of course not.
Hayır, elbette vermedim.
Of course not!
- Tabii ki hayır!
No, of course not. Nobody has.
- Hayır, tıpkı diğer herkes gibi.
Of course not!
- Tabii ki istemiyorum!
Of course not!
Tabii ki değil!
- Of course not.
- Değilim tabii ki.
No, no, no, of course not.
Elbette ki hayır.
Of course not, Jones.
- Tabii ki hayır Jones.
- No, of course not.
- Olmaz tabii ki.
Of course not that.
Katiyen değil.
- It's not finished yet, of course.
- Tabii daha bitmedi ama.
Not right now, of course.
Elbette şu anda değil.
Someone's head will roll, of course, but she's not on the disk.
Birilerinin kellesi uçacak elbette fakat o diskte yok.
Of course not.
- Yok, tabii ki.
No, of course I'm not.
Hayır, tabi ki onu götürmeyeceğim.
Of course we're not gonna talk about it.
- Bu konuyu konuşmayacağız tabii.
! No, of course we don't, you're not making any sense, Sherlock.
Elbette anlamıyoruz, saçmalıyorsun Sherlock.
Of course it doesn't make sense, it's not real.
Tabii mantıklı gelmez, gerçek değil çünkü.
No. Of course, not.
Hayır, tabii ki hayır.
- Of course she's not a Muslim.
- Elbette müslüman değil.
Though not if you're Romanian, of course.
Roman değilseniz tabi.
Of course I'm not just gonna leave you alone.
Tabii ki seni yalnız bırakmayacağım.
No, of course I'm not.
Hayır, elbette değilim.
Of course, with this kind of move... you wonder whether the stock may have been mispriced... whether or not perhaps they left a little money on the table.
Tabii, böyle bir hareket hisselerin yanlış fiyatlandırılmış olabileceğini ve masada para kalmış olabileceğini düşündürüyor.
- Of course you're not.
- Tabi ki değilsin.
Of course, it's me you should be talking to, not the home guard.
Tabii aslında İç Güvenlik Kuvvetleri yerine benimle konuşuyor olmalıydınız.
That was, of course, a speech of Hamlet's from a play I was lucky enough to perform in on several occasions, though not, as yet, in the principal role.
Elbette bu Hamlet'in konuşmasıydı. Gerçi henüz başrol olmasa da Çeşitli vesilelerle icra edecek kadar şanslı olduğum bir oyundan
of course 48716
of course you can 486
of course you do 750
of course i do 1281
of course i can 204
of course you don't 199
of course i will 266
of course i am 561
of course it is 783
of course i did 471
of course you can 486
of course you do 750
of course i do 1281
of course i can 204
of course you don't 199
of course i will 266
of course i am 561
of course it is 783
of course i did 471