English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / On our way

On our way translate Turkish

4,327 parallel translation
on our way to the capital.
Yeri ise başkente giderken içinden geçeceğimiz Stohess olacak.
We're on our way from here.
- Buradan oraya gidiyoruz.
Okay, we're on our way.
Tamam, hemen geliyoruz.
We're on our way.
Yoldayız.
So now we're just gonna have to quick swing by Bed Bath And Between on our way to the college.
Şimdi Bed Bath ve Between'e hızlı bir dönüş yapıyoruz ve sonra üniversiteye gidiyoruz.
See, we're on our way to take our oldest to college.
En büyük çocuğumu üniversiteye götürmek için yoldayız.
We are on our way.
Geliyoruz.
Okay, on our way back.
Tamam, geri dönüyoruz.
Sort some sounds and read the books, and we'll be on our way.
Sesleri eşle ve kitapları oku sonra da yola koyulalım.
We're on our way.
- Yola çıktık.
We're on our way.
- Geliyoruz biz.
We're on our way.
Yola çıkıyoruz.
We're on our way.
Geliyoruz.
Okay, we're on our way.
- Tamam geliyoruz.
Now we will be on our way.
Artık kendi yolumuzda olacağız.
Yep, we're on our way back.
Peki, geliyoruz.
Chalk One to Tabletop, we're on our way back now.
Tebeşir 1'den Masaüstü'ne. Dönüyoruz yoldayız.
We're on our way in now.
Şu an yoldayız.
we'll be on our way.
- Pekala, bize artık müsaade.
Relax, bro, we are on our way.
Abi bir rahat dur gidiyoruz işte ya.
Hercules, we have to be on our way by dawn.
Herkül, sabah olmadan yola çıkmış olmalıyız.
Howard, call the office, - and tell them we're on our way.
Howard,... ofisi ara ve yolda olduğumuz söyle.
Howard. Call the office and tell them we're on our way.
Ofisi ara ve yolda olduğumuzu söyle.
! We were on our way to Vastrel and, uh...
- Vastrel'e doğru gidiyorduk ve -
We're on our way!
Önümüz açık!
OK, that's on our way.
He, bizim de yolumuzun üstü.
We're on our way back from the hospital.
Hastaneden geliyoruz.
We're on our way to the hospital.
Hastaneye transfer ediliyor.
Ah... we're on our way to Harry's house right now.
Şu anda Harry'nin evine gidiyoruz.
If it is anything less than a Boggart, we are on our way.
Bir Boogart'la tanışmaktan daha kötüsü, onun yoluna çıkmaktır
Now let's help these people and be on our way,
Şimdi,... bu insanlara yardım edelim ve yolu takip edelim.
Well the way I figure, we just knock out this panzer ourselves and be on our way.
Aksi takdirde, sanırım... iş başa düşüyor, yolu takip edelim.
I say we take out the Germans and be on our way.
Almanları öldürüp yolumuza devam edelim diyorum.
He signed us to a record contract and it seemed like we were on our way.
Bizimle plak anlaşması yaptı. Yola çıktık gibi görünüyordu.
Anyway, this was all just a mishap, just a little bump on our way to greatness.
Neyse, bu tamamen bir kazaydı. Muhteşemliğe giden yolda ufak bir tümsek.
We're on our way.
- Yoldayız.
Mr. Hawk wants to see you and... you know, this is on our way, so...
Bay Hawk seni görmek istiyordu ve biz de dedik ki madem yolumuzun üstü...
We are on our way to Riva.
Riva'ya gidiyoruz.
I'll tell the buyer we're on our way.
Alıcıya yola çıktığımızı söylerim.
Lisa, help Whitmore. Preston, we're on our way!
- Hayır, ben oraya gitmem!
Yeah, we've been back on the continent a while now, working our way west.
Evet, kıtaya döneli kısa bir süre oldu. - Batıya doğru ilerliyoruz.
The only way to justify a morning cigar is to be either out on a golf course or in a meeting, and since I was just fined last week for chipping golf balls up at that helipad, welcome to our meeting.
Sabah purosunu haklı çıkarmanın tek yolu golf sahasında ya da toplantıda olmam ve helikopter pistine golf toplarını atmayı az önce bitirdiğime göre, toplantımıza hoşgeldin.
Oh, we were just on our way back.
Biz de tam geri dönüyorduk.
Hold on, hold on. Janet, as our employee, if this in any way makes you feel uncomfortable, you don't have to date him.
Bekle, bekle Janet, çalışanımız olarak, eğer bu seni herhangi bir şekilde rahatsız ederse onunla çıkmak zorunda değilsin.
We could have a therapy session on the way, talk out our problems.
Yolda terapi yapıp, aramızdaki sorunları konuşarak halledebiliriz.
When the time comes... there's no way I'm gonna let you take care of our baby on your own.
Zamanı geldiğinde bebeğimizle ilgilenme işini asla tek başına yapmayacaksın.
On our way.
Yola çıkıyorum.
- We're on our way.
- Yola çıkıyoruz.
Our frontline combat soldiers battle their way deep into enemy territory followed by an endless bucket brigade of support troopers who roll on day and night keeping our fighting boys brimming with bullets, boots and bread.
Ön cephelerde savaşan askerlerimiz düşman hattına nüfuz ederlerken savaşçılarımızı kurşun, bot ve ekmekle takviye etmek için gece gündüz uğraşan bir tugayımızca takip ediliyorlar.
Which makes it slightly perplexing that you missed our sign on the way in.
İşte bu yüzden neden kapıdaki tabelayı görmediğine şaşıyorum.
You know, there might be a way that Sandra and me could get our hands on that kind of cash.
Sandra ve benim de o kadar paraya ulaşma yolu yok değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]