Our way translate Turkish
13,248 parallel translation
His experiment is our way out.
Çıkış yolumuz onun deneyi.
But we can choose who we make our way through this world with.
Ama kaderimizi kiminle çizebileceğimizi seçebiliriz.
We must be on our way.
Yolumuza gitmeliyiz.
We cheat and deceive as we claw our way... to the pinnacle of what we define as achievement.
Başarı olarak adlandırdığımız zirveye ulaşabilmek için yalan söylemekten ve etrafımızdakileri kandırmaktan çekinmiyoruz.
- That is our way.
- Bizim usulümüz böyle.
- That was our way.
- Artık değil.
Just stay out of our way.
- Yolumuzdan çekilin.
Stay out of our way.
Yolumuzdan çekilin.
We're just gonna get our nuclear warhead and be on our way.
Nükleer başlığımızı alıp yolumuza gitmek istiyoruz.
Now, we're gonna work this out right now, - and it's going to go our way.
Bu meseleyi derhâl çözeceğiz ve bizim istediğimiz gibi olacak.
You know, we were just on our way to your place.
Biz de sizin oraya gidiyorduk.
- That should cut our way.
- Hem leyhimize hem değil.
We're on our way.
Geliyoruz.
We know our way around random gunplay.
Birden çıkan silahlı çatışmalardan nasıl sıyrılacağımızı iyi biliriz.
Getting there, babe, make it look good. We're on our way.
Geliyorum, bebeğim, iyi görünsün.
We're on our way.
Yoldayız.
Luna, we're on our way.
Luna, biz geliyoruz.
- On our way.
- Geliyoruz. Bekle.
Luna... we're on our way.
Luna, biz geliyoruz.
We need him if we're gonna fight our way out of here. Listen to me!
Buradan gücümüzle çıkacaksak bize lazım olacak.
We will find our way through this.
Bu sıkıntıyı bir şekilde atlatacağız.
Malick's convoy heading our way.
Malick'in konvoyu yolumuza doğru ilerliyor.
And we know our way around this house with our eyes closed.
Ve biz burada gözü kapalı bile yolumuzu bulabiliriz.
We're on our way, Professor.
- Yoldayız profesör.
We must slaughter anyone who stands in our way.
Yolumuza çıkan herkesi öldürmeliyiz.
We were just looking for a way out, and we never stopped believing the experiment was our escape.
Biz sadece bir çıkış arıyorduk ve kaçışımızın deney sayesinde olacağına inanmaktan hiç vazgeçmedik.
Either way, this is our only chance.
Her iki şekilde de en iyi şansımız bu.
How are we supposed to find our way back?
- Dönüş yolumuzu nasıl bulacağız?
Only way I see it, we got to steal it, stamp our papers quick and get it back before he notice it's gone.
Aklıma gelen tek yöntem mührü çalıp belgelerimizi damgalayıp kimse çakmadan yerine koymak.
Listen, can we just put our differences on the backburner for a few days and enjoy Christmas the way we always have?
Bak, bütün bu yaşananları... bir süreliğine ikinci plana atıp... her zamanki gibi bir Noel geçiremez miyiz?
It's the first place our spirits go on their way to Reinga.
Ruhlarımızın Reingo yolunda uğradığı ilk yer.
Whatever it is, it is way beyond our comprehension, like, uh, if you were to show a jet engine to somebody at the turn of the century.
Her ne ise, algımızın çok ötesinde bir şey. Yüzyılın sonunda birine uçak motorunu gösteriyormuşsun gibi bir şey.
Both fascinating in our own way.
İkisi de kendi yöntemiyle etkileyici.
And the next day, she disappeared... she was on her way to pick up our children from school. Who is her contact?
ertesi gün, ortadan kayboldu... çocukları okuldan almaya gitmişti.
You've stood in the way of our trade routes for 20 years.
20 yıl ticaret yolumuza çöktün.
The elevator shaft is our only way in.
Asansör boşluğu tek giriş yolumuz.
Jus drein just daun has always, always been the way of our people.
Kana kanla cevap vermek her zaman ama her zaman bizim usulümüz olmuştur.
Welcome Farm Station's own Monty Green and factory girl Zoe Monroe as we begin our next crucial phase... expansion and salvation, and this will lead the way.
Tarım İstasyonlu Monty Green ve fabrika kızı Zoe Monroe, hoş geldiniz. Artık sıra bir sonraki aşamada. Yayılma ve rahatlama.
Most of our customers feel the same way.
- Çoğu müşterimiz böyle düşünüyor.
Wanted to prepare her for the way the world chews up our kind and spits us out.
Dünyanın bizim gibilere nasıl acımasız davrandığına onu alıştırmak istedim.
Kaetenay and I will find our own way in.
Kaetenay'yle ben başka bir şekilde gireriz içeri.
Without me, you don't have a fucking school, and these rich people, these are the people who by the end of the night will have our entire school funded, and right now, you are getting in the way, and that is why I don't invite you to meetings.
Bensiz, bu okulu nah kurabilirsin bu zengin insanlar, tüm okulu gecenin sonunda finanse edecek olan insanlar, ve şu an sen araya girdin toplantılara seni davet etmemin nedeni bu.
There's only one way for this war to end... we put the Grounders down and keep them down until they know better than to take one more step in our direction.
Bu savaşın bitmesinin tek bir yolu var. Dünyalıların tepesine darbe indireceğiz ve yolumuza çıkmamayı öğrenene kadar indirmeye devam edeceğiz.
When this ends with our camp in ruins... you won't be able to say no one told you there was a better way out.
Bu iş, kampımızın yerle bir olmasıyla bittiğinde kimse sana başka çıkar yolu olduğunu söylemedi diyemeyeceksin. Bu iş, Arkadya'nın zaferiyle sona erdiğinde yanlış tarafı seçtiğin için kendini suçlayıp duracaksın. Hayır.
Our people need someone here to show them a way out of the dark.
Halkımıza burada onları karanlıktan çıkaracak birisi lazım.
You want to assassinate a former member of the World Council on Russian soil, knowing that if we get caught or our actions are tied to the U.S. government in any way,
Dünya Konseyi'nin eski bir üyesini Rus topraklarında öldürmek istiyorsunuz. Yakalanırsak hareketlerimizin her şekilde ABD hükümetiyle ilişkilendirileceğini biliyorsun.
The Wrysons had way more money than we did, but run away he would, at least once a month and come straight to our place.
Wryson'ların bizden çok daha fazla parası vardı. Ama ayda en az bir kez kaçıp bizim eve gelirdi.
Urban poultry farming is a great way to reduce our carbon footprint.
Kentsel tavukçuluk, karbon salınımını azaltmanın harika bir yolu.
He's our only way to Zac.
O bizim Zac için tek yolumuz.
They did not foresee the peril to our nomadic way of life.
- Göçebe yaşamımıza karşı olan vahameti göremediler.
We should be on our way.
Giyera içindekilerle beraber bir S.H.I.E.L.D uçağına el koymuş.
wayne 745
ways 66
wayland 30
waylon 24
way to go 1028
way off 17
way ahead of you 120
way too much 31
way ticket 45
way up 26
ways 66
wayland 30
waylon 24
way to go 1028
way off 17
way ahead of you 120
way too much 31
way ticket 45
way up 26
way better 36
way too long 22
way down 31
way trip 38
way mirror 27
way back 82
wayward pines 19
way tie 16
way out 21
way i see it 33
way too long 22
way down 31
way trip 38
way mirror 27
way back 82
wayward pines 19
way tie 16
way out 21
way i see it 33