On the plane translate Turkish
3,892 parallel translation
Hank Gerrard wasn't killed on the plane, he was killed elsewhere, and earlier in the morning.
Hank Gerrard uçakta öldürülmedi, sabahın erken saatlerinde başka bir yerde öldürüldü.
It would explain why the wrench hasn't turned up,'cause it wasn't on the plane.
Bu ingiliz anahtarının neden ortaya çıkmadığını ve uçakta olmadığını açıklıyor.
And he was probably following him to the airport to make sure he got on the plane when Stone got into the car accident.
Ve muhtemelen Stone'un araba kazası geçirdiğine emin olmak için onu havaalanına kadar takip etmiş olmalı.
And then she got on the plane for Dallas.
Sonra uçağa binip Dallas'a gitti işte.
Is that where he got on the plane?
Uçağa oradan mı binmiş?
What I'm wearing on the plane, what I'm wearing on the beach.
... uçakta ne giyeceğimden, plajda ne giyeceğimden falan.
- She was on the plane?
Uçakta mıydı?
Apparently, Forsythe wasn't on the plane.
- Anlaşılan Forsythe uçağa binmemiş.
You and I met on the plane for the first time.
Sen ve ben ilk kez bir uçakta karşılaştık.
Have you been on the plane?
O uçakta mıydın?
Okay. Get me a seat on the plane.
O uçakta bana bir yer bul.
Sam, I'm on the plane in a dress I can barely breathe in.
Sam, içinde zorlukla nefes alabildiğim bir elbiseyle uçağa yetiştim.
Two of m y exes are on the plane.
- İki eski sevgilim aynı uçakta.
What do we do with a dead man on the plane?
Naparız ölü bir adamla bir uçakta?
I met him on the plane.
Uçakta tanıştım.
He went right to the desk, got the ticket changed, hustled me right on the plane.
Danışmaya gidip bileti değiştirdi ve öylece beni uçağa gönderdi.
Did they feed you on the plane?
Uçakta yemek verdiler mi?
You put the bomb on the plane.
Bombayı uçağa koydun.
But I didn't really sleep on the plane.
Ama uçakta pek uyuyamadım.
Hey, now listen, you keep an eye on the plane.
Şimdi dinle, sen uçağa göz kulak oluyorsun.
The people who put you on that plane.
Sizi o uçağa bindirenlerin.
Also, the killer committed a murder on a very small plane with a very large wrench.
Ayrıca, katil küçük bir uçağın içinde çok büyük bir ingiliz anahtarı ile cinayet işledi.
Mr. Callen, I thought you'd like to know that the microbotic device is safely back at the Naval Tech Lab, and Mr. Demir is on a plane back to Turkey.
Bay Callen, mikrobotik aygıtın tekrar Deniz Donanma Teknoloji laboratuarına geri döndüğünü bilmenizi istedim. Ve Bay Demir uçağa bindi, Türkiye'ye geri dönüyor.
No warning. Just takes the kid, hops on a plane to Sao Paulo.
Tek kelime bile etmeden çocuğu alır ve Sao Paulo'ya giden bir uçağa atlar.
According to the tail number on that Cessna... the plane is registered to a David Dunne.
Uçağın kuyruk numarasına göre, David Dunne adına kayıtlı.
Well, the plane was transporting a couple million dollars'worth of diamonds for a jewelry expo on the Island.
Uçakta adadaki bir fuarda sergilenmek üzere getirilen iki milyon değerinde elmas varmış.
Channeling the power of human sacrifices calls on darkness that can't exist on this plane without swallowing it whole.
İnsan kurbanının gücünü yöneltmek, bu dünyanın tamamını yutmadan burada var olamayan bir karanlığı çağırır.
One of them then passed on the package to a passenger who was travelling with Hitler on his plane.
Alman halkının geleceğinde yalnız yürümek yatıyor.
The conspirators wanted Hitler's death to be blamed on a plane crash. That way, they wouldn't be criticised by other officers who remained loyal to Hitler.
Alman halkı olarak, onların çalışmaları karşısında kendi azmimiz ve direncimizle durursak başarılı olabiliriz.
The reason why you see all the planets going around the sun in the same direction on the same plane is because they are all formed from the same belt, from the same disc.
Tüm gezegenleri görebilmemizin nedeni güneş etrafında aynı düzlemde aynı yönde dolaşmaları. Çünkü hepsi aynı kuşaktan aynı diskten meydana geldiler.
I mean, the last plane I was on got gay-jacked.
Son bindiğim uçak geylerin saldırısına uğramıştı.
As soon as I get 30 % of your workers to sign the union cards, and that rep is gonna get on a plane and come down here and supervise a vote.
En kısa sürede çalışanşarına % 30 indirimle, sendika kardı imzalatacağım ve bir temsilci buraya bir uçakla gelecek ayrıca denetleyip bir karar verecek.
I'm not sure. But it's certainly a mystery why the pilot stopped communicating with the tower, why the plane nose-dived near the Strip, what happened on that plane.
Emin değilim ancak pilotun kuleyle irtibatı neden kestiği uçağın Strip yakınlarında neden burun üstü çakıldığı o uçağın içinde neler olduğu tam anlamıyla bir muamma.
You think I brought down my own plane with the most important person in the world to me on board?
Kendi uçağımı düşürdüğü mü sanıyorsunuz? Hem de benim için dünyadaki en önemli kişi içindeyken?
Fuel log says that you refueled and performed the last safety check on that plane 12 hours before it crashed.
Yakıt kayıtları, uçağın çakılmasından 12 saat önce yeniden yakıt doldurduğunu ve son kontrolleri yaptığını söylüyor.
Yours. Found on the coveralls you were wearing when you sabotaged the plane's cabin door.
Uçağın kabin kapısını sabote ederken giydiğin tulumda bulundu.
At the start, I hang back until take-off, but once the plane left the ground, it was game on.
Startta uçak kalkana kadar bekliyorum, ama uçak yerden kalkar kalkmaz oyun başlıyordu.
One of them then passed on the package to a passenger who was travelling with Hitler on his plane.
İçlerinden biri paketi bir yolcuymuş gibi davranarak Hitler'in uçağına soktu.
The conspirators wanted Hitler's death to be blamed on a plane crash.
Komplocular Hitler'in ölümünün uçak kazası gibi görünmesini istediler.
I'm going to be on the next plane.
İlk uçakta olacağım.
I spent the night hanging on to the wing of the plane, sharks bumping my legs in the dark.
Geceyi köpekbalıkları karanlıkta bacağıma vururken bir uçağın kanadına tutunarak geçirmiştim.
They get on the jet, private jet, fly to Denver, get to Denver, order Fool's Gold sandwiches to be delivered to the plane, eat them, fly back to Graceland without ever getting off the plane.
Özel jetlerine bineler, Denver'a giderler, birtane Fool's Gold sipariş ederler özel jetlerine, yerler ve Graceland'a hiç uçaktan inmeden geri dönerler.
I'm getting on a plane right now, and I'm wondering if you're free for lunch tomorrow at, like, noon, at the George Street Diner?
Uçağa biniyorum şu an ve eğer zamanın varsa yarın yemek yiyelim mi? Öğleden sonra George Street Diner'da
And then the next day, we were flying to Boston, with me on to New York and he on to West Lebanon, and somehow in the airplane, he was told that his plane was cancelled.
Ertesi gün Boston'a uçtuk. Ben oradan New York'a gittim. o da West Lebanon'a.
Operating on a special plane because of The Eye?
"Göz" sayesinde özel uçağınızla mı iş yapıyorsunuz?
I don't press charges and you're free to walk out... get on the next plane, train, bus, I don't care what... back to New Orleans to never come back here again.
Şikayetimi geri alacağım, sonra buradan çıkınca uçağa mı, trene mi, otobüse mi binersin, umrunda değil. New Orleans'a geri dönüp, buraya bir daha dönmeyeceksin.
Can you get on the first plane to Reykjavik?
Reykjavik ilk uçakla gelebilir misin?
Well, I caught a cargo plane to Kuala Lumpur, got on a boat to Pondicherry, went up India to Nepal, down to Karachi, across the Middle East,
Kuala Lumpur'a giden bir kargo uçağı buldum. Puduçeri'ye tekneyle geldim. Hindistan'dan Nepal'e geçtim, oradan Karaçi'ye...
What's the point in going over it all again when I'm getting on a plane at 10 : 00 in the morning?
Sabah 10'da uçaktayken tekrar tekrar incelesem ne fark ederdi ki?
The reason my email mentioned my kids is'cause we both know what might be about to happen and I've got to get on a plane and leave them here, so don't expect me to be fucking calm about it, all right?
Emaili çocuklara bahsetme sebebim ikimizin de neler olabileceğini bilme sebebimizle aynı. Ve uçağı binip, onları arkada bırakmak zorundayım. O nedenle sakın sakin olmamı bekleme, tamam mı?
You can still get on a plane, but the only way I'm gonna stop this is with you, if you'll help me.
Hala, şu uçağa binebilirsin. Ancak, bunu durdurmak için eğer yardımcı olursan tek şansımız sensin.
on the whole 55
on the tv 16
on the other hand 1607
on the table 116
on the plus side 107
on the 426
on the floor 300
on the ground 440
on the way home 32
on the roof 79
on the tv 16
on the other hand 1607
on the table 116
on the plus side 107
on the 426
on the floor 300
on the ground 440
on the way home 32
on the roof 79
on the contrary 1002
on the other side 107
on the bench 17
on the right 145
on the beach 77
on the other 48
on the internet 51
on the dot 66
on the house 231
on the surface 75
on the other side 107
on the bench 17
on the right 145
on the beach 77
on the other 48
on the internet 51
on the dot 66
on the house 231
on the surface 75
on the record 70
on the one hand 116
on the street 102
on the side 64
on there 23
on the inside 58
on the sidewalk 17
on the back 61
on their own 19
on their way 28
on the one hand 116
on the street 102
on the side 64
on there 23
on the inside 58
on the sidewalk 17
on the back 61
on their own 19
on their way 28