English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Prove me wrong

Prove me wrong translate Turkish

206 parallel translation
You'd like to prove me wrong, wouldn't you?
Benim haksız olduğumu kanıtlamaktan hoşlanırsın değil mi?
Because I accused you unjustly, you were determined to prove me wrong.
Seni haksızca suçladığım için, benim yanlış olduğumu kanıtlamakta kararlıydın.
In order to prove me wrong, you closed the door and left me in there alone?
Benim yanıldığımı kanıtlamak için kapıyı kapatıp beni orada bir başıma bıraktınız.
And Duchemin is not going to prove me wrong.
Duchemin de beni yalancı çıkarmayacak.
- You're not doing very much to prove me wrong.
- Beni yanlış çıkaracak geçerli nedenler sunmuyorsun.
Don't prove me wrong, Larry.
Beni yanlışlamaya çalışma, Larry.
Try and prove me wrong!
Tersini ispatlayın da görelim.
You fucking, new guys will do everything to prove me wrong.
Siz, yeniler, hatamı kollayacaksınız.
Do me a favor and prove me wrong
Bana bir iyilik yap ve yanıldığımı kanıtla.
Who's going to prove me wrong?
Kim yanlış olduğumu kanıtlayacak?
Prove me wrong.
Beni haksız çıkart!
Prove me wrong, kids.
Beni yalancık çıkarın çocuklar.
Prove me wrong.
Beni yalancı çıkarın.
I still have my doubts as to your inherent goodness... but only time will serve to prove me wrong.
Hala özde iyi olduğunuza dair şüphelerim var. Haklı olup olmadığımı zaman gösterecek.
But a crossbow bolt to the throat and a fall of several thousand feet may prove me wrong, eh?
Ama boğazımda bir kesik ile, onlarca metreden düşünce kendimi ispatlayabilirim, değil mi?
So prove me wrong.
Bana tersini ispatla.
Do me a favor and prove me wrong.
Bana bir iyilik yap ve yanıldığımı kanıtla.
Prove me wrong, Jen.
yanıldığımı kanıtla o zaman, Jen.
Well, prove me wrong.
Aksini kanıtla.
If there is a woman here who can come up here and prove me wrong I will shut my mouth and pay her $ 500!
Eğer bu gece burada gelip, yanıldığımı kanıtlayacak bir kadın varsa, çenemi kapatacağım ve ona 500 dolar ödeyeceğim.
But how about a chance to prove me wrong?
Ama benim yanıldığımı ispatlama şansın hakkında ne düşünüyorsun?
Well, then you go ahead and prove me wrong, Scully.
Öyleyse yanıldığımı kanıtla, Scully.
Please, prove me wrong.
Lütfen, haksız olduğumu kanıtlayın.
Prove me wrong.
Bunun saçama olduğunu bana kanıtla.
She's been driving around for two hours just to prove me wrong.
Yanıldığımı kanıtlamak için iki saattir araba kullanıyor.
Now, ifyou could prove me wrong, ifyou could prove that I'm wrong, even one time... then, great, I'm- - I'm not a prophet.
Hata yaptığımı, bir kez olsun sözümün yanlış çıktığını ispatlarsan ne ala.
Show me one thing in a book ask me if it's imagination or invention and i'll tell you every time, let's see you prove me wrong.
Fritz mutfakta en iyi yaptığı şeyi yaparak vakit geçirdi.
I'm hoping you can prove me wrong.
Umarım beni haksız çıkartırsın.
I hope you prove me wrong.
Umarım yanıldığımı kanıtlarsın.
But I'd rather you prove me wrong by checking it out.
Ama oraya bakarak beni haksız çıkarmanızı tercih ederim.
Prove me wrong. What makes you think Barbossa will give up his ship to you?
Barbossa'nın gemisini sana vereceğini düşündüren şey ne?
- lt's been your job to prove me wrong.
- Yanıldığımı ispatlamak sizin işiniz.
Maybe you'll prove me wrong about that one day.
Belki bir gün bana öyle olduğunu kanıtlarsın.
Well, why don't you cook Thanksgiving dinner and prove me wrong.
O halde Şükran Günü yemeği pişirip yanıldığımı bana kanıtla.
Prove me wrong.
Yanıldığımı kanıtla.
Prove me wrong, Silent Bob.
Aksine kanıtla bana, Sessiz Bob.
Now, time may prove me wrong, but I don't expect him to be in a coma.
Şimdi, zaman beni yanlışlayabilir, fakat komada olmasını beklemiyordum.
It's more important to prove me wrong than to actually...
Benim hatalı olduğumu kanıtlamak daha mı önemli?
Prove me wrong!
Bunda yanlış olan ne!
Prove me wrong.
Hatalı olduğumu kanıtla o zaman.
The very honesty of your behaviour would appear to me to prove them wrong.
Davranışınızdaki açık yüreklilik, bana onların yanıldığını gösterdi.
I couldn't prove you're wrong, of course, sir... but some fellow criminologists, including some behavior scientists... have begun to make me believe... we've all been putting too much emphasis on environment... and too little on heredity.
Hipotezinizi çürütemem efendim ancak bazı suçbilimci dostlarım ki aralarında davranış bilimci olanlar da var toplum etkisini abartıp genetik faktörleri gözden kaçırdığımız konusunda beni ikna etmeye başladılar.
Frank Shaw turned me down, but I can prove him wrong.
Shawn hayır dedi, ama ben onun yanlış düşündüğünü kanıtlayabilirim.
In fact, I used to go out of my way to prove my mother wrong, that I wasn't cut out to be the best anything, I could only be me.
Aslında annemin yanıldığını, en iyi herhangi bir şey değil, yalnızca ben olabileceğimi anneme kanıtlamak için kendi yolumun dışına çıkmıştım.
Prove to me that the way I brought you up wasn't wrong, that my mother wasn't wrong, that what she found was wonderful, that it was worth everything.
Bana seni yetiştirme tarzımın yanlış olmadığını ıspatla. Annemin haksız olmadığını ıspatla. Bulduğu şeyin harika olduğunu ıspatla.
I know that, but Rom is convinced all humans look down upon Ferengi and by allowing me to come on this trip you can prove him wrong.
Bunu biliyorum, ama Rom'un inandığı şey tüm insanların Ferengilere yukarıdan baktığına ve bu gezintiye izin vererek yanlış yaptığına inanıyor. Onun yanlış düşündüğünü kanıtlayabilirsin.
- Oh, big time. - You prove me wrong, I'm easy.
- Warren, yanıldığımı kanıtla pes edeyim.
Call them. Prove to me I'm wrong.
Güzel, onları ara ve yanıldığımı kanıtla.
Prove me wrong.
Öyle olmadığını kanıtla.
It's just that in the next 36 hours... I would like to prove to myself that my father's been wrong about me my entire life.
Sadece önümüzdeki 36 saat içerisinde kendime, babamın tüm hayatım boyunca hatalı olduğunu kanıtlamak istiyorum.
You just wanna prove that you're a better mother than me, that Lindsay was wrong.
Bana senin benden daha iyi anne olduğunu ispatlamaya çalışıyorsun, Lindsay'in hatalı olduğunu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]