Save them translate Turkish
1,937 parallel translation
We'll save them.
onu koruyacağız.
Claim to be into birds, but not enough to do anything to save them.
Kuşlarla ilgiliymiş gibi yapıyorsunuz, ama onları kurtaracak kadar ilgil değilsiniz.
Can you save them, Chitti?
Onları kurtarabilir misin, Chitti?
- l can save them.
- Kurtarabilirim. - Git.
- Save them!
Onları kurtarın! Kurtarın beni.
Back in communist days some people thought that if Armageddon comes this place will save them.
Komünist dönemde, bazı insanlar eğer mahşer günü gelirse... burasının onları koruyacağına inanıyordu.
According to your story, how would I save them?
Hikâyene göre, onları nasıl kurtarabilirim?
And Sid wants to sacrifice his sleep to save them.
Ve Sid onları kurtarmak için uykusu kurban ediyor.
Go ahead. Save them.
Git. ona git.
Deep inside, they wanted me to save them.
Derin içtenlikle, benim onları kurtarmamı istediler.
Like the teacher in Fellini's Dolce Vita, who murdered his whole family to save them from life.
Fellini'nin Dolce Vita'sındaki öğretmen gibi ; kendi ailesini yaşamdan kurtarmak için öldürdü.
"can't save them all." So what?
Tabi hepsini kurtaramazsın ama. Ne istiyorsun?
Sir, we could still save them.
Bayım onları hala kurtarabiliriz.
I beg you. Save them both.
Yalvarırım, ikisini de kurtarın.
Save them both.
İkisini de kurtarın.
Help save them.
Kurtarmaya yardım et.
I will save them.
Onları ben kurtaracağım..
- But you didn't save them either.
- Ama kurtarmadınız da.
I fear no amount will save them from the shadow's grasp.
Korkarım, ne kadar çalışsalar da bu onları gölgenin elinden kurtaramaz.
What if you can pick up life you've wasted... and used that to save them?
Çocukları kurtarabilir misin?
And now I wanna save them, too.
Şimdi onları da kurtarmak istiyorum.
I shall save them for Jupiter.
Onları Jupiter için saklayayım.
Why don't i save them the trouble?
Onları neden sıkıntıdan kurtarmıyorum.
Colonel carter knew she'd lose her ship if she tried to save them, but it was the right decision.
Albay Carter onları kurtarmaya çalışması hâlinde gemiyi kaybedeceğini biliyordu ama doğru karar buydu.
You do know there is a way to save them.
Onları kurtarmanın bir yolu olduğunu biliyorsun.
Well, you know, you can't save them all.
Hepsini kurtaramazsın.
Sylar has to save them.
Sylar onları kurtarmak zorunda.
No, I was trying to save them from you.
Hayır, onları senden kurtarmaya çalışıyordum.
Do we have enough time to save them, too?
Onları da kurtarmaya yetecek kadar zamanımız var mı?
Because you can't save them both.
Çünkü her ikisini de kurtaramazsın.
If we can save them, and not just from Anna... I mean, if we can set things right... we have to try.
Eğer onları kurtarabilirsek, sadece Anna'dan bahsetmiyorum demek istediğim, her şeyi yoluna koyarsak, denemek zorundayız.
- What, that their sons are back from the future to save them from an angel gone "Terminator"?
Onları yokedici bir melekten kurtarmak için gelecekten gelen çocukları olduğumuzu mu söyleyeceğiz?
I couldn't... I couldn't save them.
Onları kurtaramadım.
And who are they to you that you would risk everything to save them?
Peki onlar neyin oluyor da onları kurtarabilmek için her şeyi tehlikeye atıyorsun?
You are the only one who can save them!
Onları kurtarabilecek tek kişisin!
Thought I'd save them some trouble. Take care of this one in the field.
Buradakinin icabına bakarak onları bir sıkıntıdan kurtarabileceğimi düşündüm.
I had to hide the truth from them, because I couldn't save them.
Onlardan gerçeği sakladım, çünki kurtaramadım.
I'll save them.
Ben onları kurtarırım.
You think you're here to save them, Claire, But they don't need saving.
Onları kurtarmak için burada olduğunu sanıyorsun Claire ama onların kurtarılmaya ihtiyacı yok.
It's difficult to save one of them's life.
İçlerinden birinin hayatını kurtarmak zor.
Please save both of them.
Lütfen ikisini de kurtarın.
Eight of them could not save my wife.
Sekiz tanesi eşimi kurtaramadı.
So what you're saying is that if someone were to take me hostage, you'd let them kill me before you did anything to save me?
Yani demek istiyorsunuzki, biri beni rehin alırsa beni kurtarmak için hiçbir şey yapmadan ölmeme müsade mi edeceksiniz?
Your men kidnapped them in order to save you.
Sizi kurtarmam için adamlarınız ailemi kaçırdı.
He was gonna let them kill me. I ain't risking my life to save his dead ass.
Beni öldürmelerine izin verecekti. O ölünün götünü kurtarmak için hayatımı tehlikeye sokamam sen de sokmamalısın.
But you sacrificed them to save Clark Kent.
Ama Clark Kent'i kurtarmak için onları feda ettin.
There's no way to save them both.
İkisini birden kurtarmaya imkan yok.
Claudia. If someone was at your hospital, someone hurt really bad, who witnessed a crime committed by your brothers, would you help them or would you let them die to save your brothers from jail?
Claudia eğer ki hastanende biri ciddi zarar gören biri kardeşlerin tarafından cürme uğramış olsa yardım eder miydin?
Now, I give each one of my wrestlers one shot to save their ass before I toss them from the team. This is your shot.
Ben bütün güreşçilerime onları takımdan atmadan önce kendilerini kanıtlamaları için bir hak daha veririm.
And then they started shutting them down to save money.
Tasarruf etmek için kapatılmıştı.
I accidentally told them what you were doing in an attempt to save some government jobs.
Kazara insanların işlerini kurtarmak için onlara ne yaptığını söyledim.
theme 39
them 588
themselves 24
theme song 16
themed 19
theme music playing 79
theme music 17
them's the rules 20
them too 26
theme song playing 16
them 588
themselves 24
theme song 16
themed 19
theme music playing 79
theme music 17
them's the rules 20
them too 26
theme song playing 16
save me 469
save it 493
save us 140
save you 24
save the world 62
save her 89
save your breath 161
save your money 33
save your energy 28
save your strength 54
save it 493
save us 140
save you 24
save the world 62
save her 89
save your breath 161
save your money 33
save your energy 28
save your strength 54