Say you're sorry translate Turkish
729 parallel translation
Say that you're sorry, okay? - No.
- Özür dile, tamam mı?
I'm sorry to say this, but it's become apparent that you're lacking in certain leadership qualities.
Bunu söylediğim için üzgünüm ancak belirli liderlik özelliklerinden yoksun olduğun belli oluyor.
Give'em back and say you're sorry.
Onlara ver ve özür dile.
You say you're sorry and we'll let you go.
Özür dileyin, sizi bırakalım.
At least say you're sorry you can't go to the depot with me.
Beni istasyona kadar geçiremediğin için üzgün olduğunu söylemeni.
And if you want my advice, you'll go to church on Sunday... and say you haven't been to Mass in 10 years and that you're sorry.
Sen de benim tavsiyemi istersen pazar günü kiliseye git ve... 10 yıldır ayinlere gelmediğini, üzgün olduğunu söyle.
You'll say you're sorry for that.
Efendi Phillipe, bunun için özür dileyeceksiniz.
- Don't say you're sorry.
- Üzgün olduğunu söyleme.
Aren't you even gonna say you're sorry?
Özür bile dilemeyecek misin?
Look, both of you, I know we're all upset and all that... but don't let's say anything we'll be sorry for later.
ikiniz de bana bakın, Hepimiz alt üst olduk ve hepsi bu... ama lütfen daha sonra pişman olacağımız sözler söylemeyelim.
I'm sorry to trouble you, but if the master should mention me to you, would you please say that we're engaged to be married?
Çok özür dilerim fakat eğer efendi benim hakkımda soracak olursa nişanlı olduğumuzu ve evleneceğimizi söyleyebilir misin ona?
What I mean to say is you do something you're real sorry for, and go and say you're real sorry.
Demek istediğim şey çok üzüldüğün bir şey yapıyorsun, ve sonra gidip özür diliyorsun.
Say you're sorry.
Üzgün olduğunu söyle.
Now, say you're sorry.
Şimdi üzgün olduğunu söyle.
If you want to take time off and run down to the Curry ranch... and say you're sorry or something and...
İzin alıp Curry çifliğine bir koşu gidip... Özür dilerim filân demek istiyorsan...
Come here, Berit, and say you're sorry.
Buraya gel Berit, ve üzgün olduğunu söyle.
- Say you're sorry.
- Özür dilediğini söyle.
Don't say that you're more sorry than I am.
Benden daha çok üzgün olduğunu söyleme.
Say you're sorry.
Git ve doktordan özür dile!
Say you're sorry, Morgan.
Üzgüğn olduğunu söyle, Morgan.
Now that they're just shaping up, you're gonna say, "Sorry, the deal's off"?
Şimdi, anlaşmayı iptal ettik mi diyeceksiniz?
Two minutes ago you told me I wasn't good enough, now you say you're sorry!
Önce beni küçümsüyorsunuz, sonra da özür diliyorsunuz.
You can't even say you're sorry!
Her zaman yanılıyor olmalıyım. Yanılıyorum! Özür dilemeyi bile beceremiyorsun.
But don't say you're sorry.
Ama üzgün olduğunu söyleme.
Love means never having to say you're sorry.
Eğer sevgi varsa, asla üzgün olduğunu söyleyemezsin.
Love means never having to say you're sorry.
Eğer sevgi varsa, asla üzgün olduğunu söylemezsin.
- Only if you say you're sorry.
- Özür dilersen almam.
If you're lookin'for me to say I'm sorry about last night... I can't.
DÜn gece için üzgün olduğumu... söylememi bekliyorsan... bunu söyleyemem.
I'm sorry to say, you're still in category B.
Söylemek istemezdim ama, ucundan azıcık hala B şıkkına yakınsın.
Claudito, say you're sorry.
Claudito, özür dile hemen.
"Love means never having to say you're sorry."
"Aşk, asla özür dilemek zorunda kalmamaktır."
Never say you're sorry.
Asla özür dileme evlat.
Oh my, if you have to say you're sorry again, I'll just...
Bir daha'Özür dilerim'dersen, seni öldürürüm.
Say you're sorry, Redmond.
Üzgün olduğunu söyle Redmond.
You came here in your pajamas to say you're sorry?
Üzerinde pijamayla buraya özür dilemeye mi geldin?
I just want to say, I'm very sorry you're leaving us.
Sadece, bizden ayrıldığınız için çok üzgün olduğumu söylemek istedim.
Well, there is this in your favor - You don't say you're sorry when you are not.
Çıkarın söz konusuysa, üzgün olmasan bile, değilim demezsin.
Say you're sorry she's been arrested.
Tutuklanmasına ne kadar üzüldüğünü anlat.
Say you're sorry.
Özür dile.
Go say you're sorry before she runs away...
Kadını kaçırmadan önce git ve üzgün olduğunu söyle...
No, don't say you're sorry.
Hayır, özür filan dileme.
I mean, they don't believe you when you say you're sorry.
Yani, üzgün olduğunu söylediğinde sana inanmazlar.
You go'round there and say you're sorry!
Oraya gidip özür dileyeceksin!
Why don't you just say that you're sorry for the way things never seemed to work out between us?
Neden sadece aramızdakilerin bu şekilde sonuçlandığı için üzgün olduğunu söylemiyorsun? Ne diyorsun.
So, Marianne, I hope you're listening, because I wanna say I'm sorry.
Ve Marianne, umarım dinliyorsundur çünkü üzgün olduğumu söylemek istiyorum.
You say you're sorry.
Üzgün olduğunu söyle.
You say you're sorry or I'm gonna make you fuckin'sorry.
Üzgün olduğunu söyle yoksa lanet olası seni üzmeyi bilirim.
Don't say you're sorry, because you're not!
Üzgün olduğunu söyleme, çünkü değilsin!
And to say you're sorry.
Ve özür dilemeye.
Mr. Burns, I'm not leaving until you say you're sorry for what you did to my wife.
Bay Burns, karıma yaptıklarınız için özür dileyene kadar burdan bir yere gitmiyorum.
And it's a good time to say you're sorry.
Ayrıca özür dilemek için en uygun zaman.
say you're right 21
you're sorry 317
sorry 58639
sorry for what 82
sorry to bother you 488
sorry about that 1692
sorry for the inconvenience 51
sorry to interrupt 698
sorry for your loss 95
sorry for the wait 54
you're sorry 317
sorry 58639
sorry for what 82
sorry to bother you 488
sorry about that 1692
sorry for the inconvenience 51
sorry to interrupt 698
sorry for your loss 95
sorry for the wait 54
sorry about the mess 94
sorry i'm late 1510
sorry for the delay 59
sorry we're late 195
sorry to hear that 198
sorry to disturb you 153
sorry to bother 18
sorry to trouble you 44
sorry to have bothered you 32
sorry to waste your time 18
sorry i'm late 1510
sorry for the delay 59
sorry we're late 195
sorry to hear that 198
sorry to disturb you 153
sorry to bother 18
sorry to trouble you 44
sorry to have bothered you 32
sorry to waste your time 18