Sorry to interrupt you translate Turkish
408 parallel translation
I'm sorry to interrupt you again, Jerry.
Yine kestiğim için bağışla Jerry.
I'm sorry to interrupt you.
Kestiğim için üzgünüm.
I don't want to buy anything, and I'm sorry to interrupt you, but I wanted to tell you, you're making a serious mistake.
Bir şey satın almak istemiyorum... ve işinizi de böldüğüm için üzgünüm... ama ben çok ciddi bir hata yaptığınızı size söylemek istiyordum. - Ha?
- I'm sorry to interrupt you, Your Majesty.
- Sözünüzü kestiğim için üzgünüm Ekselansları.
Sorry to interrupt you. - Don't mention it.
- Sonra dönerim.
I'm sorry to interrupt you, sir, but this is impossible for me.
Sizi durdurduğum için özür dilerim efendim, ama bu benim için imkânsız.
I'm sorry to interrupt you. Excuse me, señora.
Konuşmanızı böldüğüm için özür dilerim, senyora.
Sorry to interrupt you, gentlemen, but I overheard you conversing.
Böldüğüm için özür dilerim baylar, Konuşmanıza kulak misafiri oldum da.
I'm sorry to interrupt you.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim.
Sorry to interrupt you, but I asked M for a list of all the ports
Rahatsız ettiğim için üzgünüm ama M'den Stromberg tankerinin gittiği
Well, sorry to interrupt you two.
Şey, böldüğüm için kusura bakmayın.
Not quite, Woody. Well, I'm sorry to interrupt you, but, uh, Denise called.
- İşini böldüğüm için özür dilerim ama Denise aradı.
Sorry to interrupt you, sir.
Kestiğim için özür dilerim.
Sure sorry to interrupt you fellas.
Rahatsızlık verdiğim için affedin baylar.
Sorry to interrupt you here at work.
İş yerinizde sizi rahatsız ettiğimiz için üzgünüz.
I'm so sorry to interrupt you while you're busy writing letters.
Meşgulsün, mektup yazmanı böldüğüm için üzgünüm.
I'm sorry to interrupt you but could you read number two again?
Randy, afedersin. Kestiğim için özür dilerim, Ama ikinciyi tekrar okur musun?
I'm sorry to interrupt you, Doctor but Ensign Tyler has broken his leg and...
Böldüğüm için üzgünüm doktor ama asteğmen Tylerın bacağı kırılmış ve...
Inez, I'm sorry to interrupt you, but I think I've got it.
Inez, işini böldüm, kusura bakma ama sanırım buldum.
Sorry to interrupt you.
Ara verelim.
Dr. Vucelich, Dr. Benton, I'm sorry to interrupt you.
Dr. Vucelich, Dr. Benton. Böldüğüm için üzgünüm.
I'm sorry to interrupt you, but Mr. Steinbrenner and I want you to know we appreciate all the hours you've been putting in.
Çalışmanı böldüğüm için özür dilerim, ama Bay Steinbrenner ve ben senin bu kadar azimle çalışmana minnettarız.
I'm really sorry to interrupt you but the case with the stones where is it?
Böldüğüme üzgünüm ama... Çanta, taşların olduğu nerede o?
Sorry to interrupt your downward mobility, but you won't be meeting Coach Foster, the woman with the chest hair, because gym was cancelled due to the extreme dead guy in the locker.
Keyifsiz eğlencenizi böldüğüm için kusura bakmayın ama göğüs kılları olan hocamız Koç Foster'la tanışamayacaksın. Çünkü dolabın birinde ölü birini buldukları için beden eğitimi dersi iptal oldu.
- Hi. I'm really sorry to interrupt you.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm.
I'm sorry to interrupt you, but, uh, I'm having a bit of a problem.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm... ama bir sorunum var.
I'm sorry to interrupt you.
Araya girdiğim için üzgünüm.
I'm sorry to interrupt this serenade, but I really wish you'd go to bed.
Serenadınızı bölmek istemem ama gerçekten yatağa girmelisin.
Yes, I know. I'm awfully sorry to interrupt this way... but it's so hard to get to see you the regular way, and... this will only take a minute, really.
Evet, farkındayım ve bu şekilde böldüğüm için son derece üzgünüm ama normal yollardan sizi görmek çok güç, ayrıca bu sadece bir dakikanızı alacak, gerçekten.
Sorry to have to interrupt you.
Böldüğüm için üzgünüm.
I'm sorry, but you'll have to interrupt him.
Üzgünüm ama bölmek zorundasınız.
Sorry to interrupt, but I'm back on duty at 2 : 00 and you won't have time to cook my mackerel.
Yarıda kestiğim için özür dilerim, ama 2'de işe dönmem gerekiyor. ve bana uskumru pişirecek kadar vaktin olmayacak.
Sorry to interrupt, sir. There is a call for you.
Böldüğüm için özür dilerim efendim ama size bir telefon var.
- You're welcome. Sorry to interrupt.
- Hayır, sizden özür dilemek istiyorum.
Sorry to interrupt. As I understand it you feel the signing of this pact has been detrimental to our security.
Kestiğim için bağışlayın ama... anladığım kadarıyla... bu anlaşmayı imzalamak, sizin açınızdan ulusal güvenliğimize aykırı.
I'm sorry. I didn't mean to interrupt you.
Afedersin, lafını kesmek istemedim.
Sorry to interrupt.Two gentlemen from Scotland Yard want a word with you.
Sözünüzü kestiğim için özür dilerim. Scotland Yard'dan iki bey sizinle görüşmek istiyor.
I'm sorry to interrupt the dance, but I'm sure you'll want to hear the news.
Dansı böldüğüm için özür dilerim, ama bu haberi hepiniz duymak istersiniz.
Lauren, I'm sorry to interrupt, but Anne Tyler called when you were out.
- Lauren, sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm, ama siz dışarıdayken Anne Tyler aradı.
Sorry, I didn't mean to interrupt you.
Affedersin. Sizi bölmek istemedim.
I'm sorry to interrupt, Mr. Woeste and you gentlemen but now it's time to relax.
Böldüğüm için bağışlayın, Bay Woeste ve baylar... ancak şimdi rahatlama zamanı.
Sorry to interrupt the party, but you need to know right away.
Partinizi engellediğim için üzgünüm ama bilmen gereken bir şey var.
I'm sorry to interrupt, but I just have to ask you have we met somewhere before?
- Pardon, böldüğüm için üzgünüm ama sormam gerek, acaba daha önce tanıştık mı?
I'm sorry to interrupt, Doctor Sutphin, but there are two police detectives waiting to see you in your office.
Özür dilerim kestiğim için... ama iki Polis Dedektif ofisinde sizi bekliyor.
Mr Skinner, I'm very sorry to interrupt, but Agent Mulder is demanding to see you.
Bay Skinner, böldüğüm için özür dilerim, ama Ajan Mulder sizi görmekte ısrar ediyor.
I'm sorry, Dr. Crane, I hate to interrupt but you're all out of time for today.
Özür dilerim, Dr. Crane, sözünüzü kesmekten nefret ediyorum ama bugünkü vaktimizin sonuna geldik.
Sorry to interrupt, but Mr. Weaver wants to see you.
Böldüğüm için üzgünüm ama Bay Weaver sizi görmek istiyor.
Captain, I'm sorry to interrupt, but you must come with me to the White Star at once.
Kaptan, rahatsız etmek istemezdim ama hemen Ak Yıldız'a gitmeliyiz.
I'm sorry to interrupt... But Dr. Stroomkoning wants to see you urgently.
Özür dilerim ama Dr. Stroomkoning, acilen sizi görmek istiyor.
Gentlemen if I'm boring you... I'm sorry, Bill. I didn't mean to interrupt.
Üzgünüm, Bill.
I'm sorry to interrupt, but Dad needs you, Frasier. - No, he doesn't.
Sözünüzü kestiğim için özür dilerim ama babamın sana ihtiyacı var.
sorry to bother you 488
sorry to interrupt 698
sorry to hear that 198
sorry to disturb you 153
sorry to bother 18
sorry to trouble you 44
sorry to have bothered you 32
sorry to keep you waiting 279
sorry to waste your time 18
sorry to intrude 38
sorry to interrupt 698
sorry to hear that 198
sorry to disturb you 153
sorry to bother 18
sorry to trouble you 44
sorry to have bothered you 32
sorry to keep you waiting 279
sorry to waste your time 18
sorry to intrude 38
sorry to disappoint you 99
sorry to wake you 60
sorry to disappoint 42
sorry to call so late 16
sorry to have troubled you 22
sorry to disturb 29
sorry to barge in 37
sorry to be late 20
sorry to make you wait 25
sorry to hear it 27
sorry to wake you 60
sorry to disappoint 42
sorry to call so late 16
sorry to have troubled you 22
sorry to disturb 29
sorry to barge in 37
sorry to be late 20
sorry to make you wait 25
sorry to hear it 27