English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Scream for me

Scream for me translate Turkish

67 parallel translation
Scream for me.
Benim için çığlık at.
Come on, scream for me.
Hadi, bana bir çığlık at.
Scream for me.
Benim için bağır!
They scream for me : "Oh! You're so cool!"
Onlar benim için, "Çok havalısın" diye bağırırlar!
Scream for me. Melbourne!
Benim için bağırın, Melbourne!
Scream for me. Sydney!
Benim için bağırın, Sydney!
Scream for me. Costa Rica!
Benim için bağırın, Kosta Rika!
Scream for me. Santiago!
Benim için bağırın, Santiago!
Scream for me. Toronto!
Benim için bağırın, Toronto!
Scream for me. Toronto!
Benim için bağır, Toronto!
Scream for me, baby.
Cırla, yavrum!
Scream for me loud enough, and I'll let you out.
Yeterince yüksek çığlık atarsan seni serbest bırakırım.
They scream for me... Whistle...
Çünkü onlar benim için çığlık atıyor.
Oh, you're not gonna scream for me?
Benim için çığlık atmayacak mısın?
- Scream for me!
- Bağır!
♪ Live for the way ♪ ♪ That you cheer and scream for me ♪
# Yaşıyorum benim için tezahüratların ve çığlıklarınla #
♪ Way that you cheer and scream for me ♪
# Yaşıyorum benim için tezahüratların ve çığlıklarınla #
- Scream for me.
Benim için çığlık at.
Scream for me.
Bağır bakayım.
Go on, child, scream for me.
Hadi evlat, bağır bakayım.
Mr. DevIin heard her scream when he was waiting for me.
Bay Devlin beni beklerken çığlığını duymuş.
You'll force me to scream for the beetle!
Böcek için beni çığlık atmaya zorlayacaksınız!
Let me go or I'll scream for help.
Bırakın yoksa bağırırım.
Then he pointed a gun at me... and beat me so hard, I couldn't even scream for help.
Bilmiyorum dedim bana silah çekti beni dövdü yardım için bağıramadım bile.
You can kill me, but I won't scream for you.
Beni öldürebilirsin ama senin için çığlık atmayacağım.
Next time you get the urge to pick up the phone and scream at one of my residents, ask for me instead.
Bir daha hekimlerimden birine bağırma arzun olduğunda, beni iste.
Let go of me, or I'll scream for help.
Bırak beni yoksa bağırırım.
- Scream for me, bitch!
benim için çığlık at, orospu!
They left him to scream at me for over an hour about how I could flush any chances of a political career down the toilet.
Onlar gittikten sonra babam bir saat boyunca bağırdı durdu. Politik kariyer şansını nasıl heba ettiğimi başıma kaktı.
And if you need food or a magazine or someone to scream at the nurses for you, whatever, just call me, okay?
Ve eğer yemeğe ya da dergiye veya hemşirelere bağıracak birine ihtiyacın varsa, beni ara, tamam mı?
If I tell Mirta, she'll scream at me for hours.
Eğer Mirta'ya söylersem, saatlerce bana bağırır.
I'll scream for Åke if you don't let me go.
Gitmeme izin vermezsen Ake'ye seslenirim.
I didn't know if I was gonna scream at her for treating me like dirt... or beg her to take me back.
Neptune'e gittiğim zaman bana pislik gibi davrandığı için benimle tekrar beraber olsun diye bağıracağımı ya da yalvaracağımı bilmiyordum.
Mom would scream at Dad for the sprinklers Dad would get an apartment, Mom would make me sleep in her bed.
Babam da bahçe fıskiyelerini çalıştırırdı. Annem bu yüzden babamı haşlar, babam ayrı eve çıkar ve annem de beni kendi yatağında yatırırdı.
Are you going to let me pass or do I have to scream for help.
Geçmeme izin verecek misin, yoksa yardım için etrafa mı bağırayım?
Can you all scream a little louder for me?
Hepiniz benim için biraz bağırabilir misiniz?
Looking for a reason to scream at me?
Bana bağırmak için bir sebep mi arıyorsun?
Yeah, show me how you scream for that big fat vampire cock.
Koca vampir sikinin seni nasıl cırlattığını göster bakalım bana!
Please don't let me make you late for your shift,'cause then I won't have a reason to scream at you.
Lütfen benim yüzümden vardiyana geç kalma çünkü sana bağırmam için bir nedenim kalmıyor.
Finally, a scream that's right for me.
Sonunda bana da uygun bir çığlık.
There's no way for me to measure how loud I have to scream.
Ne kadar yüksek sesli bir çığlık atabilirim ki zaten?
Watching my wife scream for 10 hours, then shit right in front of me.
Karımın 10 saat boyunca çığlık attığını izleyip.. ... gözümün önünde altına etmesi.
First the scream, then a photograph of me being taken in for questioning.
Önce çığlık, şimdi de sorgum için çekilen bir fotoğraf.
But if I even think for one second you gonna scream, trust me, you gonna scream.
Eğer bir saniye bile olsa bağıracağını düşünürsem inan bana, bağırtırım.
All she does all day is scream for juice and play her music, cry, call me names through the door.
Tüm gün boyunca tek yaptığı meyvesuyu için bağırmak, müzik çalmak, ağlamak, kapının ardından bana isimler saymak.
If she knew I brought something for you, she would just scream at me.
Sana bunu getirdiğimi öğrenirse çok kötü azarlar.
You weren't in the woods, and you did not hear Meredith crying for Lexie and Mark moaning in pain or hearing me scream in pain.
Ormanda değildin sen. Meredith'in Lexie için ağlayışını Mark'ın acı içinde inleyişini benim acı içinde haykırışımı duymadın.
I used to scream, too, but for me, it wasn't so much the sharp instruments as it was the fingers.
Eskiden ben de çığlık atardım. Ama benim için böyle keskin şeyler yoktu. Parmaklarım vardı.
Our ancestors scream at me for repayment.
Atalarımız, intikam için bağırıyor bana.
But please don't mistake this for an act of kindness or an invitation to scream out, because if you do, these men will more than likely kill me.
Ama sakın bunu bir nezaket gösterisi veya çığlık atmaya bir davetiye sanma. Çünkü öyle yaparsan bu adamlar beni kesinlikle öldürür.
Squeeze the lemon in my eyes, so I can't see, stab me in the jugular with a claw, and then shove the tail down my throat, so I can't scream for help.
Gözüme limon sıkarsın, ben göremem. Kıskacı şah damarıma saplarsın kuyruğuna kadar boğazıma ittirirsin, böylece yardım diye bağıramam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]