English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / She can't stay here

She can't stay here translate Turkish

78 parallel translation
She can't stay here where there's no womenfolks.
" Kadının olmadığı yerde kalamaz.
- She can't stay here.
- Kız burada kalamaz.
She can't stay here.
Burada kalamaz.
Franz will travel for the whole Empire and Sissy needs to follow him... she can't stay here taking care of a child.
Franz-Josef ülkesinin iyiliği için çok gezecektir. Sissi de çocuk odasında tıkalı kalmayıp onun yanı başında olması gerekir!
I don't care where she stays, but she can't stay here.
Nerede duracağı umurumda değil, ama burada duramaz.
She can't stay here.
Burada bırakamayız.
No, she can't stay here.
Hayır, o burada kalamaz.
- She can't stay here. - She refuses to leave. Look out.
- Ayrılmayı reddediyor.
- She can't stay here.
- Burada kalamaz.
She can't stay here.
Bu imkansız, Onu burada yakalarlarsa...
She can't stay here any longer.
Burada daha fazla kalamaz.
She can't stay here.
Hastaneyi arıyorum.
She can't stay here.
Burada kalamaz!
I mean, she can't stay here like she's a prisoner.
Sabah ne olacak peki?
She's gone, and he can't stay here. He's gotta come back with us to Indiana.
Onun bizimle Indiana'ya gelmesi gerekiyor.
And she can't stay here by herself, so...
Ve burada kendi başına da kalamaz, yani...
Well, she can't stay here.
Burada kalamaz.
She can't stay here, Lisa.
Burada kalamaz, Lisa.
She can't stay in this room, you have to get her out of here!
Bu odada kalamaz, onu buradan çıkartmalısın!
I CAN'T STAY. UH, THE ONLY REASON I'M HERE IS BECAUSE MY AUNT LULA, SHE ALWAYS TAUGHT ME THAT IF YOU HAVE TO DELIVER BAD NEWS,
Gelmemin tek sebebi halam Lula'dan, kötü bir haber vereceksem bunu yüz yüzeyken yapmam gerektiğini öğrenmiş olmam.
- I can't take it. Watching Donna lie out, knowing she's gonna go to college and I have to stay here,
- Haftaya üniversiteye gitmek zorunda olduğuna... ve benim burda kaldığımı bilerek, onu uzanmış şekilde izlemeye dayanamıyorum.
She can't stay here!
Burada kalamaz!
She can't stay anywhere near here.
Buraya yakın hiçbir yerde kalamaz.
- Don't ask if she can stay here.
Lütfen, burada kalabilir mi diye sorma.
- She can't stay here. Look at her.
- Burada kalamaz.
- She can't stay here.
Burada kalamaz!
She can't stay here.
Burada duramaz.
Can I meet her? - She doesn't stay here!
Insanlar diyor ki, bu evin Pooja isimli kızın evi olduğunu ve. ölmüş olan Jeetu'yla evlenecek olduğunu.
- Why can't she stay here?
- Neden burada kalamaz?
She wants me to make sure that you understand that we can't stay here past tomorrow night.
Yarın geceden sonra burada kalamayacağımızı anladığından emin olmamı istedi.
She... She can't stay here.
Burada kalamaz.
She's going to stay here with me. And you can't stop me.
O benimle kalacak.
She can't stay here in this heat.
Bu sıcakta burada kalamaz.
But if Andy can't stay here, then she has to move.
Eğer Andi burada kalamazsa taşınması gerekecek.
If Andi can't stay here, then she has to move to Cleveland.
Andi burada kalamazsa Cleveland'a taşınması gerekecek.
- Jake, she can't force you to stay here.
- Jake, burada kalman için seni zorlayamaz.
Listen, she can't stay here.
Dinleyin, burada kalamaz.
Asking too many questions, can't she stay here alone for few days?
Çok soru soruyorsunuz, bir kaç günlüğüne burada kalamaz mı yani?
She can't stay here much longer.
Klostrofobisi var.
- She's not going anywhere with you. - You know she can't stay here.
Seninle hiçbir yere gitmiyor.
Can't she stay up here for a minute and just talk?
Burada biraz kalsa da konuşsak olmaz mı?
She can't stay here.
- O burada kalamaz.
She's got a whole life out there. She can't stay here in Haven.
Haven'da kalamazdı.
No, Shawn, she can't stay here at my place.
Hayır, Shawn, burada benim evimde kalamaz.
She can't stay in here.
Burada kalamaz.
Can't she just stay here with me?
Burada benimle kalsa olmaz mı?
I know she can't stay here.
Burada kalamayacağını biliyorum.
Well, obviously, she can't stay here.
Peki görünen o ki burda kalamaz.
That she can't stay here anymore.
Artık burda kalamayacağını.
I think she put him off, but still, we can't stay here for much longer.
Debra onu geçiştirdi ama yine de burada uzun süre kalamayız.
All I know is, I told her she can't stay here if she's not sober.
Tek bildiğim alkolü bırakmazsa burada kalamayacağını söylediğim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]