English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / She can wait

She can wait translate Turkish

385 parallel translation
She can wait.
Bekleyebilir.
If she's waiting for me to ask her, she can wait till Havana freezes over. - Quite right.
Ondan istemem için beni bekliyorsa, Havana buz tutarsa belki.
She can wait too.
O da bekleyebilir.
She can wait
Bekleyebilir.
She can wait.
- Bekleyebilir.
She can wait.
Bekleyebilir!
She can wait.
Kız bekleyebilir.
She can wait. We don't want to be disturbed.
Rahatsız edilmek istemiyoruz.
She says she can wait for you in the bedrroom.
Seni yatak odasında bekliyor olacakmış.
- Ask her if she can wait.
- Söyle beklesin.
Wait until she gets to sleep, and then you can have the night off. All right?
O uyuyana kadar bekle, sonra gidebilirsin, tamam mı?
She could hardly wait to get out of New York.
New York'tan kaçmak için can atar.
Surely he's told you we have to wait until she's fit before we can treat her like a normal girl.
Sana söylemiştir ; normal bir kızmış gibi davranmamız için tamamen iyileşmesini bekleyeceğiz.
She does not get up until about 10 : 00 in the evening, so we'll probably have to wait awhile before we can talk to her.
Mal sahibidir. Akşam 10.00 dan önce yataktan çıkmaz.
But wait till later on, when they have kids, bills they can't pay, she starts wanting things he can't get for her.
Evet, şu an için! Ama çocukları olduğu zaman, faturalarını ödeyemediklerinde istediği şeyleri ona alamayıncaya dek bekle. Ondan sonra sorunlar başlar.
It's all she can do to wait it out.
Tek yapacağı şey beklemek.
She can just wait.
Beklesin.
You can easily understand why she asked you to wait.
Sizden beklemenizi istemesini şimdi anlayabiliyorsunuzdur.
The lady says she can't wait.
Anne? Bayan artık bekleyemiyorum diyor.
Anyway, Esmeralda can wait, as she's so in love with you!
Esméralda bekler. Zaten senin aşkından ölüyor.
She'll understand. " But a man can only wait for so long.
Ama bir erkek o kadar uzun süre bekleyemez.
She can hardly wait.
Hatta sabırsızlanıyor.
She can't wait till he gets back from Cyprus.
Ben Ami'nin Kıbrıs'tan gelmesini iple çekiyor.
Yes, but she can't wait forever
Evet ama, sonsuza kadar da bekleyemez.
- She can't wait till you get out.
- Çıkman için sabırsızlanıyor.
She can't wait to come in.
Gelmek için sabırsızlanıyor.
but the little girl simply feels like dancing and she can't wait until the lady who is talking to her Mom leaves.
ama bu küçük kız dans etmek istiyor. Bu teyzenin gitmesini sabırsızlıkla bekliyor.
Not now! Can't she wait?
- Bekleyemez mi?
" She just can't wait for spring to use it.
" Bisikleti kullanmak için baharı sabırsızlıklar bekliyor.
I left a woman in labour and she can't wait till the revolution's over.
Bir kadını bıraktım. Devrim bitene dek beni bekleyemez.
How long can she wait?
Ne zamana kadar bekleyebilir?
She can't wait to live in it.
Orada yaşamak için sabırsızlanıyor.
She can wait.
Beklesin biraz.
And can she wait!
Bekleyebilir de!
Our patient can't wait all night, can she?
Hastamız tüm gece bekleyemez, değil mi?
You see, we're on our honeymoon, and she can't wait.
Yani balayımız vardı da. O da bekleyemiyor.
The way i tlooks to me, she can hardly wait to get me into bed!
Bana öyle geliyor ki, beni yatağa atmak için sabırsızlanıyor.
- She can't wait, Leo.
Leo, bekleyemezmiş.
Like mother like daughter. You know how Lila Loomis feels about you. She can't wait to see you re-institutionalized.
Lila Loomis'e kalsa siz şimdiye kadar tımarhaneyi boylardınız.
But we can wait till she's a better candidate.
Ama biraz iyileşene kadar bekleyebiliriz.
Peels off her little silk panties... like she can't wait to get it in her.
Küçük ipek külodunu sıyırdı sanki içine almak için sabırsızlanıyordu.
What I can't understand is how in the world she managed to wait 15 years.
Anlayamadığım şey 15 sene boyunca beklemeyi nasıl başardığı?
She just thinks if it's good, it can wait.
Sadece şöyle düşünüyor ; eğer güzelse bekleyebilir.
WAIT, THOUGH. IF WE TELL HER SHE CAN'T GO THEN DENISE IS GOING TO FEEL VERY SAD.
Bekle, bekle... ama, ona gidemeyeceğini söylersek o zaman Denise çok üzülür.
Suddenly, she screams, "Wait!" and pulls out a five-gallon jerry can.
Birden "Dur" diye bağırdı ve 5 galonluk bir teneke çıkardı.
She can't wait to see you.
Helen seni görmek için can atıyor.
Wait till you see what she can do.
Neler yapabildiğini görünceye kadar bekle.
And you know, little Bonnie, she just can't wait to meet her Uncle Mike.
Küçük Bony de amcasıyla tanışmak için sabırsızlanıyor.
Agnes Reed is dead, now she can wait!
Duydun mu beni?
She said you must come. It can wait till tomorrow.
Yarına kadar bekleyebilir.
Different. - Anyway, she can't wait to see you.
Neyse, seni görmek için can atıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]