Shoot me translate Turkish
6,568 parallel translation
Buddy, they got to shoot me first.
Buddy, ilk beni vurmaya lazım.
He was gonna shoot me.
Beni vuracaktı.
You'll shoot me?
Beni vurur musun?
You can't shoot me.
Durdur! Beni vuramazsın.
You shoot me and then you cover up the whole thing.
Beni vurup her şeyi örtbas edeceksiniz.
That would explain why she didn't shoot me when she had the chance.
Fırsatı varken beni niye vurmadığı anlaşıldı.
Okay, if we're going to shoot me coming out of a coma, we're going to do it my way.
Tamam, eğer komadan çıkış anımın videosunu çekeceksek, bunu benim yöntemimle yapacağız.
You shoot me, my finger goes off the trigger.
Beni vurursanız düğmeye basarım!
So then the first black guy said to the second black guy, "Don't shoot me. I'm on your side."
Sonra, birinci siyahi adam diğerine dedi ki'Beni vurma, senin tarafındayım.'
If you think... that I am capable of this atrocity, then shoot me...
Benim böyle bir vahşet yapabileceğime inanıyorsan beni vur o zaman.
Shoot me!
Vurun beni!
You're trying to shoot me?
Beni vurmaya mı çalışıyorsunuz?
You shoot me, she's dead before I hit the ground.
Beni vurursanız daha yere düşmeden onu öldürürüm.
If you want to stop me, you'll have to shoot me.
Beni durdurmak istiyorsanız vurmanız gerekecek.
Shoot me, you'll never find her!
Beni vurursanız, onu asla bulamazsınız!
I thought he was going to shoot me, too.
Beni de vuracağını sandım.
If you have no idea what I'm talking about, then shoot me.
Söylediklerime dair hiçbir fikrin yoksa beni vur.
Me, I can see how you're kind of doing us a favor, so don't shoot me, all right?
Ama ben, bize nasıl bir iyilik yaptığının farkındayım. O yüzden beni vurmayasın sakın, olur mu?
- If you don't shoot me in the back.
Ben mi, sen mi? - Tabii beni sırtımdan vurmazsan.
Shoot me... you won't get five feet without being killed.
Beni vurursan üç adım atmadan öldürürler seni.
- Stokes tried to shoot me.
Efendim, hava kilidinde Stokes beni vurmaya çalıştı.
Once this is fixed, shoot me and get out.
Bu iş bittiğinde beni vurup dışarı çık.
Shoot me now.
Vur beni.
Send up a flare, shoot me a text, crop circles, anything to let me know you're still alive.
İşaret fişeği atın, bir yere bir mesaj yazın. Tarlalara işaretler çizin. Yeter ki hayatta olduğunuzu bileyim.
I mean you could literally shoot me or torture me, and I could not disclose the password if I wanted to.
Demek istediğim, beni vurabilir veya işkence yapabilirsiniz ve istemezsem parolayı vermeyebilirim.
Shoot me, I drop it, and then we're both infected.
Beni vurursun, bu elimden düşer ve ikimiz de enfekte oluruz.
I shoot her, you shoot me!
Ben onu vururum, sen de beni!
Gonna shoot me, Danny?
Vuracak mısın beni Danny?
You either shoot me, or you say good-bye.
Beni ya vurursun, ya yolcu edersin.
You shoot me in the heart, son!
Beni kalbimden vur evlat. Yap şunu, hemen!
I-I didn't have it. I'm not gonna let that psycho shoot me.
O manyağın beni vurmasına izin veremem.
- Me. Shoot me.
- Ben, beni vur.
If you shoot me, I'll definitely drop it.
- Beni vurursan kesinlikle bırakırım.
Shoot me over to the cage, and I can swing them back on my cable.
Beni kafese doğru fırlat onları kablomla diğer tarafa sallayabilirim.
If you want to arrest me, you're gonna have to shoot me.
Beni tutuklamak istiyorsan vurmak zorundasın.
Okay, but if you shoot me in the back, that's murder.
Tamam, ama beni arkamdan vurursan bu cinayete girer.
Don't shoot me in the back,'cause that's murder.
- Sırtımdan vurma beni çünkü bu cinayete girer.
Well, you did nearly shoot me.
Az daha beni vuruyordun.
She didn't try to shoot me, at least on purpose.
Beni vurmaya çalışmadı. En azından isteyerek.
- You don't want to shoot me.
- Beni vurmak istemiyorsun. - İstiyorum.
No, she told me she was doing a photo shoot, but...
Hayır, bana bir çekim olduğunu söylemişti, ama...
Because if you ever slap me again I'll shoot you in the throat.
Çünkü bir daha bana tokat atarsan seni boynundan vururum.
You best come and talk to me before I shoot the piss out of this pig-shit town!
Bu boktan kasabayı kurşun yağmuruna tutmadan önce benimle konuşsan iyi olur!
You want to arrest them or you just want me to shoot them?
Onları tutuklamak mı istersin yoksa vurayım gitsin mi?
Let me see your hands. Wait, wait, don't shoot!
ellerini göster bekle, bekle ateş etme!
Lie to me again and I'll shoot you.
Bana bir daha yalan söyleyin ve sizi vurayım.
Lie to me again and I'll shoot you!
Bana bir daha yalan söyleyin de sizi vurayım!
And also, I need it for a shoot Wednesday morning, so you got to give it to me as soon as you're done.
Ayrıca, Çarşamba sabahı çekim için ona ihtiyacım var o yüzden mümkün olduğunca çabuk bana getirmen gerekiyor onu.
God, I told you that I was busy and that I had to study and I have all this stuff to do, and you bring me out here to shoot a gun.
Tanrım, sana ders çalıştığım için meşgul olduğumu söylemiştim ama sen beni atış yapmaya getiriyorsun.
And let me guess- - the gun used to shoot the couple belonged to the security guard.
Dur tahmin edeyim, çifti vuran silah güvenlik görevlisine ait.
I'm gonna shoot you, and when people ask me why,
Seni vururum ve insanlar bana sorduğunda da...