So you can go translate Turkish
2,417 parallel translation
So you can go to hell!
Cehennemin dibine kadar yolun var!
I am going to be your designated driver so you can go drink with your high-school nemeses.
Kendimi senin şoförün olarak atıyorum böylece lisedeki düşmanlarınla rahat rahat içebilirsin.
I knew it. You just want to tag along so you can go all Jane Goodall on me at my high-school reunion because you got imprisoned in an all-girls'
Sırf sen yatılı kız lisesinde hapis kaldığın için peşime takılıp mezunlar toplantısında neler olduğunu görmek istiyorsun.
You have to stop dancing, okay, so you can go to sleep.
Dans etmeyi bırakmalısın, böylece gidip uyuyabilirsin.
So you can go.
Yani gidebilirsin.
Go on, so I can see you better.
Hadi ben de seni izlerim
What I need you to do is reinstate my Five-O task force so we can go after this son of a bitch right here.
İhtiyacım olan tek şey Five-O ekibini tekrar kurmanız böylece buradaki orospu çocuğunun peşine düşebilirim.
I know you can, so you're gonna go blabbing to everybody. No, I'm not gonna tell anybody. Everybody expect a call.
Yaparsın, biliyorum sonra da boşboğazlık edersin.
No. No, I'm just gonna keep talking and talking, so you can't say you have some meeting to go to or make up whatever other excuse you're gonna make up, so you don't have to deal with me.
Konuşup duracağım böylece toplantıya gideceğim ya da işim var gibi şeyler diyemeyeceksin.
So you can only go to the mountain path if you know to drink water from the spring.
Eğer pınardan su içmeyi başarırsanız o zaman dağa gidebilirsiniz.
Far enough away so that you can't go running back.
Fikrini değiştirip eve dönme diye yeterince uzağa.
But you've got a lot going on, so... you can just give me the money to go alone.
Ama senin bir sürü işin var istersen bana para ver, ben yalnız gideyim.
As are we. So why don't we just get this over with, and you can go ahead and say no.
Biz de öyleyiz, kısa yoldan "olmaz" de, biz de yolumuza gidelim.
Well, I have to research the influence of celebrity bloggers for a marketing class tomorrow and I have this campus costume party, so no, I can't go to the Geffen with you.
Pazarlama dersi için yarına ünlülerin bloglarının etkisini araştıracağım. Ve kampüsde maskeli balo var. Yani seninle Geffen'a gelemem.
So you can tell him to go fuck himself.
Siktirsin kendi işine baksın.
But then... then, you and your middle-class, petty-criminal fucking mother pull a one-two punch of such brilliant theatrics, such heights of Shakespearean duplicity that I go and take down a fucking low-level bunch of college grads so you can protect your family's fucking pot business!
Ama sonra orta sınıf suçlulardan aşağılık annen çıkageldi Shakespear tarzı düzenbaz tiyatral yeteneklerini başarıyla sergiledi. Ben de gittim, bir avuç düşük profilli üniversite öğrencisine baskın yaptım. Yaptım ki ailenin anasını siktiğimin uyuşturucu işi bozulmasın!
So go back to your shelter where you can feel good about yourself for helping some poor colored people.
Şimdi kendini iyi hissettiğin barınağına git ve acınası zenci insanlara yardım et.
Roxy Music makes me want to build a time machine just so I can go back to the'70s and give Brian Ferry a high five. Do you think I'm boring?
- Sence sıkıcı mıyım ben?
You have enough pictures, so can we please just go?
Yeterince resim çektin, yani gidebilir miyiz lütfen?
So if you can't talk to your mother, if you can't talk to your friends, you can talk to me, but don't go.
Yani annenle konuşamıyorsan, arkadaşlarınla konuşamıyorsan, benimle konuşabilirsin ama gitme.
The nurse isn't in and I'm not feeling so hot, so can you write me a note to go home?
Hemşire odasında değildi ve ben kendimi iyi hissetmiyorum,... bu yüzden bana izin kâğıdı yazabilir misin?
So what you do is, you unlock the trap door so that you can go down and get the little circle things, and that's how you get to level 11.
Yani yapman gereken, tuzak kapısını açmak böylece aşağı inip küçük daireleri alabilirsin. 11nci bölüme böyle geçiliyor.
The police said you had to come to the station, so go get your stuff so we can go. Now!
Polis karakola gitmek zorunda olduğunu söyledi, eşyalarını topla da gidelim.
Hey, everybody, why don't you just give the gentleman what he wants so he can go- - does that sound good?
Hey, hepiniz, neden sadece beyfendiye istediklerini vermiyorsunuz böylece gidebilir- - kulağa hoş geliyor mu?
You are so dumb, how can you not go!
Çok sersemsin, nasıl gayret etmezsin?
Schmidt, I need you to help me get these off so I can go find Nick!
Schmidt, Nick'i bulmam için şunu çıkarmama yardım etmelisin!
So you can just go back to that other guy's mother and tell her that even if you did find that other guy, he's never coming back to ISIS.
O yüzden sen diğer herifin annesine git ve ona de ki herifi bulsan bile o ISIS'e geri dönmüyor!
Uh-huh. I can't believe you go to so much trouble to get laid.
Bir kız düşürmek için bu kadar zahmete girdiğine inanamıyorum.
- So I can go on the run like you?
Ben de kaçayım diye mi? Senin gibi olayım diye mi?
So all of a sudden you can go around the corner, put down your nickel or your dime or your quarter and have this entire world open up to you.
Yani sokağın köşesini dönünce, 5-10 sente ya da bir çeyreğe koskoca bir dünyaya ulaşır hale gelmiştir insanlar.
I told you that if all of this is true... all the effort between North and South Korea so far will go back to drawing board, and you can expect ultima ratio from us.
Eğer bunların hepsi doğruysa... Kuzey ve Güney Kore arasındaki ilerlemenin başa döneceğini ve son çare olan planımızı uygulamamızı beklemenizi söylüyorum.
Malu you go... pree... i did so much for you... now it's your turn... please please please don't say no, don't say no... god you little mongrel... fine we'll go!
Malu sen git... Pree... sana ihtiyacım var... şimdi sıra sende ne olur hayır deme. Tamam canım ya, gidiyoruz!
But Stan, you have to take down the bad guys and go through a personal transformation, so that everything can go back to the way it was.
Stan, ancak kötüleri indirip kişisel dönüşümünü tamamlarsan her şeyi eski haline döndürebilirsin.
So, you can go back to your policy of benign neglect.
İyi huylu ihmal politikanıza dönebilirsiniz.
So it was like, "well, you can go with Trey's as a plus one,"
"Trey'le beraber gidebilirsiniz."
So, you can't ever let it go.
Yani, hiç gitmesine izin veremem.
Uh, for the past 19 years, it seemed, uh, that hope was slipping away, but I think now we can all breathe a little easier, and our newfound freedom will not go unappreciated, so I thank you.
Son 19 yıldır, umut elimizden kayıp gidiyor gibiydi,.. ... ama hepimizin artık daha rahat nefes aldığını düşünüyorum,.. ... ve yeni kavuştuğumuz özgürlüğümüz takdirsiz bırakılmayacaktır, bu nedenle sizlere teşekkür ederim.
But you have to know... there is nothing I want more than to get rid of Gavin... and Goldman and this whole terrible lawsuit... so that the future can go back to what it used to be.
Ama, bak, anlamak zorundasın bu dünyada Gavin ve Goldman'dan kurtulmaktan daha çok isteyeceğim hiçbir şey yok ve tüm bu berbat dava... O zaman bırak ne olacaksa olsun.
Well, I'm supposed to go to my mom's birthday party, so... please make it as long as you can.
Annemin dogum gününe gitmem gerekiyor. Yani uzatabildigin kadar uzat lütfen.
You go over every inch of every image and assuming she survives, you get a C.T. to check the hardware and run a bone density test... so we can get a clue as to what the hell went wrong.
Tüm görüntülemelerin her bir santimini incele ve eğer ki kurtulursa, aksamı kontrol etmek için tomografisini çekip kemik dansite testi yap ki böylece nerede sorun oldu bir fikrimiz oluşsun.
Whatever you have to say, spit it out so I can go.
Ne söyleyecekseniz söyleyin de gideyim.
I don't suppose you'd consider taking your old job back so Homie can go back to his old job?
Acaba eski işinizi geri almanız mümkün mü? Böylece Homie de eski işine geri dönebilir?
Well, Simpson, you were willing to let me go over a waterfall, but you cut operating expenses by six percent, so you're forgiven.
Tamam, Simpson, bir şelaleden uçmama can-ı gönülden izin verdin ama harcamalarda % 6 düşüş sağladın yani affedildin.
So can you go get'em out of the trunk?
O zaman onları bagajdan alıp gelebilir misin.
You know the avatar that we're going to get to do all of our work for us, so I can go sailing, and-and Dee can tell her stupid jokes, and Dennis can pour more acid on his face.
Biliyorsun, avatar. Bizim yerimize geçip işlerimizi yapacak olanlar. Böylelikle ben denize açılabilirim, Dee aptal şakalarını yapabilir, ve Dennis suratına daha fazla asit dökebilir.
Your dinner can fucking kill you anyway so you don't have to go and look for danger.
Siktiğimin akşam yemeği de sizi öldürebilir, yani, tehlike aramak zorunda değilsiniz.
You should go bottom fýrst so then you can go up again.
İnmeli ki zemine sertçe vurup, tekrar yukarı çıkabilmeli.
Anyway, I'd like for you you to sign the divorce papers, so we can both go meet people we like better.
Her neyse, neticede boşanma kağıtlarını imzalamanı istiyorum böylece daha hoşumuza gidecek insanlarla tanışabiliriz.
So how'bout you let her go, and you and I, we can sit down and talk this through, okay?
Peki madem, kızı bırak da gitsin biz de oturur, bu konuyu enine boyuna konuşuruz, ne dersin?
I'll go with you so I can properly greet- -
Böylece tanışma fırsatı...
And honey, I am so sorry that your dad and I got divorced and you've had to go through all this.
Babanla boşandığımız ve tüm bunları yaşamak zorunda kaldığın için senden çok özür diliyorum canım.
so you don't have to worry 27
so you know 208
so you are 73
so you know what 79
so you're fine 16
so young 116
so you lied to me 29
so you're leaving 30
so you're good 22
so you can 39
so you know 208
so you are 73
so you know what 79
so you're fine 16
so young 116
so you lied to me 29
so you're leaving 30
so you're good 22
so you can 39