So you just translate Turkish
30,316 parallel translation
So you just busted her lip, you bruised her shoulder, you gave her a black eye?
Sen de kızın dudağını patlattın, omzunu zedeledin... ve gözünü morarttın öyle mi?
Oh, okay, so you just want me to go?
Pekala, gitmemi istiyorsun demek?
- Aaaaaaaaah... - I don't want to pressure you, - so you just...
Sana baskı yapmak istemem, o yüzden bunu bir düşün.
I'm sorry, but I have to protect you a little, okay, so just deal with it.
Üzgünüm ama birazcık da olsa seni korumak zorundayım, o yüzden katlanmaya çalış.
Listen, just so you know, we're good people, all right?
Bak, biz iyi insanlarız, tamam mı?
So, if you could just see your way clear to reinstate that aid, well, that'd go a long way to get me out of the old doghouse with the old wife.
Mali yardımı eski haline getirebilirseniz yaşlı eşimin verdiği cezadan kurtulmamı sağlayabilirsiniz.
And there's not a day that goes by I don't think about him, so I understand how this must haunt you, knowing that your running away affected your dad the way it did and if you'd have just gone home, just gone home... your dad would probably still be alive right now.
Onu düşünmeden bir günüm bile geçmiyor, o yüzden bunun seni nasıl yiyip bitirdiğini anlayabiliyorum. evden kaçmanın babanın ölümüne neden olduğunu ve eğer eve dönseydin babanın şu an muhtemelen hayatta olacağını bilmen falan.
You just lift the crunchy layer and you leave the corners underneath so there's support.
Gevrek tabakayı kaldırıyorsun ve köşelerin altından bırakıp destekliyorsun
So, sometimes you just have to do what you do to survive.
Bazen hayatta kalmak için yapabileceğini yapmalısın.
So, what, are you just gonna stare at me?
Ne yapacaksın, gözlerini dikip bakacak mısın?
So, you just stay out of it.
Yani, bu işe karışma.
You're here for another 36 hours, so why don't we just...
36 saat daha buradasın, neden...
And we know that you tried to harm Joe, so for a girl your age, there had to be a really big reason, and I just need to know...
Ve senin Joe'ya zarar vermeye çalıştığını biliyoruz. yani senin yaşında bir kız için çok büyük bir nedenin olmalı... ve bu yüzden bilmem gerekiyor...
You know, when I got the results of my MRI, I thought that everything I ever wanted, everything that I worked so hard for was just... gone.
Anlarsın ya MR sonuçlarımı aldığımda istediğim her şeyin uğrunda onca çaba sarf ettiğim her şeyin yok olup gittiğini sandım.
So, I'm just gonna have to leave you behind on this one, okay?
Şimdi, bu sefer, bu işten uzak durmanı istiyorum, tamam mı?
So, I thought I'd just ring you up and see if you had any more flats available?
Bu yüzden sizi arayıp başka uygun daireniz olup olmadığıyla ilgili görüşmek istesem?
Just so you know, once we get out of here... it's all on you.
Bil diye söylüyorum, bir kere buradan çıktık mı ondan sonrası senin.
Yeah, well, obviously, she's a little skittish about you meeting him, so just don't overreact.
Belki de tanıştırmaktan utanıyordur o yüzden aşırı tepki verme.
Um, just so you know, a gas that kills freaks will also kill anyone that goes into the shelter to get the masks.
Biliyorsun ki o gaz ucubelerle birlikte, maskeleri almak için sığınağa giren kişileri de öldürür.
Just so you know, I trained in gymnastics for half my life.
Sadece bil diye söylüyorum, hayatımın yarısını jimnastik yaparak geçirdim ben.
I can so see your mom just thinking you're eating too much.
Annenin, çok yediğin için böyle olduğunu düşündüğünü anlayabiliyorum.
So, you just transferred Emme into another class, without asking Andi?
Andi'ye sormadan Emme'yi başka sınıfa mı aldırdın?
And I haven't been able to find a replacement so, maybe you could, you know... Just...
Ve yerine geçecek birini bulamadım, belki sen, bilirsin...
So, you're saying just because Bozer can't hack the Pentagon his only options are witness protection or a black site?
Yani diyorsun ki, Bozer sırf Pentagonu hekleyemedi diye tek seçeneği tanık koruma ya da karanlık tarafta kalmak.
So your donor kind of is a superhero, because they're one in a million just like you.
O yüzden donörün bir tür süper kahraman sayılabilir. Çünkü onlar da senin gibi milyonda bir.
But wouldn't it be better... if he left his wife... so he could travel alone with just you?
Ama karısını terk ettikten sonra seninle yalnız seyahate çıksa daha iyi olmaz mıydı?
If you think it's so dumb, then just sign'em.
O kadar aptalsan, imzala şunları gitsin.
And, just so you know, this wasn't really about you being the grandma.
- Biliyorum. Ve bil diye söylüyorum bu sadece senin büyükanne olmanla ilgili değildi.
So, just to be clear, you sent two highly-trained operatives into a mission that, by your own account, should have taken a matter of minutes, and instead, they turned what was a peaceful, diplomatic gathering
Yani kısacası, sana göre dakikalar sürecek bir operasyona iki üst düzey ajan yolladın. Ama barışçıl bir diplomatik toplantıyı, hiçbir iz bırakmadan, savaş alanına çevirip ortadan kayboldular.
Except I just found your offshore bank account that you're transfer empties into... and it's just been seized by the FBI, so you're not gonna make a cent off this sale.
Yalnız senin yabancı ülkedeki, paraları transfer ettiğin hesabını buldum. Ve FBI tarafından el koyuldu. Bu satıştan 1 kuruş bile alamayacaksın.
But we just slipped on our own peel here, so if it makes you feel any safer, we'll have someone keep an eye on you.
Burada kaçırdık ama güvende hissettirecekse, sizi izleyen biri var.
Make it so much easier if I could just tell her that you turn out okay, you know?
İyi olacağını söyleyip kurtulsam çok daha rahat olur anlıyor musun?
Just so you know, it wasn't me who called in that noise complaint last week.
Geçen hafta gürültü şikayetinde bulunan ben değildim.
Thanksgiving sucked, so please just promise me you'll come home for Christmas.
Şükran Günü berbat oldu o yüzden bana Noel'de eve geleceğine söz ver.
I just feel so trapped in that fishbowl of a neighborhood, everybody always judging you.
O mahalleye sıkışmış hissediyorum, herkes beni yargılıyor.
I think it's sweet that you think We're capable of having an affair, but we're just so tired.
Birbirimizi aldatabileceğimizi düşünmen çok tatlı ama biz çok yorgunuz bir kere.
Hey. I just saw we were running out of pumpkin dip, And i know it's your favorite, so i brought you some.
Bal kabaklı sosumuzun bitmek üzere olduğunu gördüm ve çok sevdiğini bildiğim için biraz getirdim.
Fine, I told Sheldon that her apartment's been finished, but then you just said it's not, so now I'm all confused.
İyi, Sheldon'a dairesinin bittiğini söyledim. Ama sen demin bitmedi dedin, o yüzden kafam karmakarışık.
Great, and just so you know, I'm not getting rid of all your stuff.
Harika ve haberin olsun, bütün eşyalarından kurtulmuyorum.
No matter what happens, we're celebrating right now. And right now, I am just so proud of you.
ve şu anda seninle gurur duyuyorum.
- I just met you, so I want to tell you something very private.
- Yeni tanıştık, ve sana çok özel bir şey söylemek istiyorum.
Just so you remember.
Sadece unutamayacak kadar.
So you think the rebels are more than just saboteurs?
Yani siz asilerin sabotajcılardan fazlası olduğunu mu düşünüyorsunuz?
And that is why you need to come with me, so I can retrieve the answers which are just out of reach.
İşte bu yüzden benimle gelmelisin bu şekilde ulaşılamayan cevaplara ulaşabilirim.
I'm gonna take a while, probably, so you can just go on without me.
Biraz vakit alır herhalde, o yüzden bensiz devam edebilirsin.
There's gonna be a really loud banging noise, so just, raise your hand if you feel any discomfort.
Çok yüksek bir çarpma sesi duyacaksın. Kendini çok rahatsız hissedersen elini kaldır.
So now we just need you to answer our questions so we can get a good read.
Şimdi sonuç alabilmemiz için sorularımızı cevaplaman gerek.
The pressure you must feel keeping history intact so more people aren't just... erased.
Geçmişin bozulmaması için üzerinde baskı hissediyorsun, böylece daha fazla insan yok olmamış oluyor.
It just goes to show, you can have all the money in the world and still be so unhappy.
Acı ama gerçek, dünyadaki bütün paraya sahip olabilirsin ama gene de mutsuz olursun.
Wait, so in one breath, you just told me that you almost aborted me and I may lose one of my best friends forever.
Bekle, bir kerede beni neredeyse aldırıldığımı ve en iyi arkadaşımı sonsuza kadar kaybedebileceğimi mi söylüyorsun?
Just so you know, dinosaurs have not been around for, like, thousands of years.
Bilesin diye söylüyorum dinozorlar binlerce yıl önce öldü.
so you don't have to worry 27
so you know 208
so you are 73
so you know what 79
so you're fine 16
so young 116
so you lied to me 29
so you're leaving 30
so you're here 33
so you're good 22
so you know 208
so you are 73
so you know what 79
so you're fine 16
so young 116
so you lied to me 29
so you're leaving 30
so you're here 33
so you're good 22
so you can 39
so you see 221
so you know him 19
so you're saying 94
so you're staying 16
so you're okay 21
so you're not mad 16
so you 433
so you're right 22
so you say 133
so you see 221
so you know him 19
so you're saying 94
so you're staying 16
so you're okay 21
so you're not mad 16
so you 433
so you're right 22
so you say 133