English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / So you know

So you know translate Turkish

40,301 parallel translation
So you know Harriet how?
Yani Harriet'i tanıyor musun nasıl?
Look, man, I've never been in an actual gunfight myself... so I'm not gonna sit here and tell you I know what you're going through, because I don't.
Bak ben hiç bir silahlı çatışmada bulunmadım. Bu yüzden burada oturup sana biliyormuş gibi davranmayacağım. Çünkü bilmiyorum.
You know, hey, i haven't really been in touch with ginnie recently, so...
Ginnie'yle epeydir görüşmüyorum
Well, you know, Dennis is a friend, so...
Dennis dostumdur bu yüzden...
I know you do, honey, but that's because you're scared and stupid right now, so you just sit tight, and sleep on it, okay?
Biliyorum tatlım ama aptal ve korkmuş olduğun için bu böyle. Bu yüzden burada kal ve kararını yarın ver, olur mu?
So, a little secret between you and I is I switched the brew in our office with decaf, you know, to take the edge off.
Aramızda aramızdaki küçük bir sır, ofisimdeki demleme geçiş yaptı... Kafeinsizlikte, bilirsiniz, kenarı atmak için.
Uh, you know what that is legitimately all I needed to know, so all right, I'm gonna let you keep that and thank you so much for your time.
Ah, biliyor musun meşrulaştırmak istediğim tek şey bu, yani... Pekala, bunu saklamanıza ve zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim.
It's so crazy to me that you, uh, that you know Salvatore Lopez, that's...
Salvatore Lopez'i tanıdığın için çok deliymişsin, bu...
Do you know, this is so old, I could even laugh at you?
Bu o kadar geride kaldı ki sana gülemiyorum bile.
You know, there are so many awful rumours flying around London about him.
Biliyorsunuz onun hakkında Londra'da korkunç rivayetler kol geziyor.
You seem to know such a lot for somebody who knows so very little.
Hakkında çok az şey bildiğiniz birini epey tanıyormuş gibi konuşuyorsunuz.
But I don't know why you're not arrested, so I also wrote a letter.
Ama neden tutuklanmadığını anlamadığım için ayrıca mektup da yazdım.
Sheriff Truman, and mailed it, telling him everything I know, and I told him if anything happens to me, it was you who did it, so... there!
Şerif Truman'a. Postaladım ve bildiğim her şeyi anlattım ona. Ayrıca başıma herhangi bir şey gelirse yapanın sen olduğunu söyledim.
You know, I work at the theater, and whenever we go into production, we hire freelance accountants, so I'll ask them if they have anything for you.
Tiyatroda çalıştığımızı biliyorsun ve ne zaman bir işe girsek serbest muhasebeci tutuyoruz. Senin için bir şeyler olabilir mi diye sorarım ben.
Or like... you know, like, I see this life and this moment, and it's so wonderful, but it doesn't quite belong to me.
Ya da hayatımı dışarıdan görüyorum, bu anı. Ayrıca o kadar mükemmel geliyor ki bana ait değil gibi.
You know, Norman, sometimes you can be so full of yourself.
Norman, bazen her şeyin merkezinde kendinin olduğunu sanıyorsun.
So... how do you guys know each other?
Pekala siz çocuklar nereden tanışıyorsunuz?
I know, but you could come out of retirement just this one time so you can safeguard all of the arts for Monterey.
Biliyorum ama bir seferlik istisna yaparak Monterey'in sanatını kurtarabilirsin.
You know, all... it's just all this traveling... I feel like I'm missing out on so much.
Bu seyahatler yüzünden çok fazla şey kaçırıyormuş gibi hissediyorum.
I've really dedicated a lot of my life to vets, specifically PTSD, so I'm gonna hold a little, you know, fundraising dinner party and help defray costs and keep the facility open.
Hayatımı bir nevi onlara borçluyum özellikle de TSSB'den sonra. Ben de bir bağış gecesi düzenleyip giderlerine katkıda bulunmak, hastaneyi açık tutmak istiyorum.
So... and, you know, I kind of expect her to be rough on me, but I think it's...
O yüzden bana kaba şekilde davranmasını anlayabiliyorum.
Well, you remember Stiles, so clearly you know more than we do.
Stiles'ı hatırlıyorsun, açıkçası bizden de daha çok şey biliyorsun..
So, what exactly do you know about our kind of medicine?
Şimdi, bizim tür ilaçlar hakkında tam olarak ne biliyorsun?
I know I should've called, but I wanted to surprise you, and my key didn't work, and so I set off your alarm, and I may have broken your door.
Biliyorum, aramam gerekirdi ama sürpriz yapmak istedim. Ama anahtar uymadı ve böylece alarmını tetiklemiş oldum. Bir de kapını kırmış olabilirim.
So, you two are close, then? Yeah, you know, I mean...
- Bayağı yakınsınız o zaman?
So I say "Who's there?" even though I know it's you.
Ben de "Kim var orada" diyorum senin olduğunu bildiğim halde.
So I say "who's there," even though I know it's you.
Ben de "Kim var orada" diyorum senin olduğunu bildiğim halde.
I... I know you have so many questions.
Ben... çok sorun olduğunu biliyorum.
I need to know why you're behaving as if victory is so far away when to me, it seems that it is so close at hand.
Ben kazanmamızın an meselesi olduğunu düşünürken sen neden çok uzak bir ihtimalmiş gibi davranıyorsun bilmek istiyorum.
We both know that Rosaura uses flour from the bakery, so those are the results you would have had if you'd given us the correct sample.
Rosaura'nın fırındaki undan kullandığını biliyoruz, yani bunlar bize doğru örnek verseydin... sende de çıkacak olan sonuçlar.
And he won't know shit about shit, so you'll be able to drag him around without him getting suspicious.
Konudan haberi yok. Çalışmalarını onu şüphelendirmeden yap.
Oh, so, you know something about me.
Demek hakkımda bir şeyler biliyorsun.
Amabella is so fond of her, as you know.
Amabella'nın ona olan düşkünlüğünü biliyorsun.
Her gpa was 3.9 coming into the year, so, you know, it's early.
Sene başında not ortalaması 3.9'du. Toparlamaya vakit var, panik olmayalım.
So i've always had this sense that- - That, you know, the day would come where she would just- -
Dolayısıyla içimde sürekli nasıl desem, bir gün gelecek ve beni öylece...
It's just been brought to my attention, mostly by concerned parents, so I'm bringing a fresh eye to this thing, you know?
Konuya dikkatimi çeken de endişeli ebeveynlerdi. Yani ben olaya farklı bir gözden bakıyorum, anlıyor musun?
So, you want to know about Samara Morgan.
Demek Samara Morgan'ı öğrenmek istiyorsunuz.
So, you know?
Yani biliyor musun?
But you know, I'm not gonna work for anyone who's got worse luck than me, so call.
Ama şansı benden daha kötü biri için çalışmayacağım, bu yüzden seç.
So what do you know?
Ee, ne biliyorsun peki?
So you can let everyone back home know where you're going.
Evdekilere kart atarak nereye gittiğinizi gösterebilirsiniz.
Do you know why Lois Schenken loved animals so much?
Lois Schenken'in neden bu kadar çok hayatı sevdiğini biliyor musun?
Do you know why he sang so much?
Neden bu kadar çok şarkı söylediğini biliyor musun?
So when you're confronted by an idiot, rather than make themselves aware of their idiocy, it's best just to treat them like a dumb, stupid child who doesn't know any better, you know?
Dolayısıyla aptal biriyle karşı karşıya kalırsanız, Kendilerini aptallıklarından haberdar etmek yerine, Onlara sadece aptal, aptal bir çocuk gibi davranmak en iyisidir
So I do all my research you know because as a TSA agent, you know you guys are detectives, I've got the same training.
Gittim, arastirmami yaptim. cunku simdi siz dedektifsiniz ya, Ulastirma Guvenlik'te ayni egitimi aldik.
We might know more than you all sometimes because we dealing with some terrorist shit, so...
Yerine gore daha bilgili bile olabiliriz, teror olaylari da bizde cunku.
You know? So...
Yani, bu yüzden...
So, as much as I hate to, um... you know, um...
Yani, her ne kadar istemesem de bilirsin...
So, if something were to happen, you know what I'm saying...
Eğer bir şey olduysa demek istediğimi anlamışsınızdır...
- It would make me so happy to know that you were wearing something of mine in Auradon.
- Bu beni çok mutlu eder. Yani, Auradon'da bana ait bir şeyler giydiğini bilmek.
It's so... disingenuous, you know?
Çok sahte, anlıyor musun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]