Straightforward translate Turkish
733 parallel translation
Knowing if a planet is inhabitable is not as straightforward as saying,
Bir gezegenin yaşama uygun diyebilmek için, Şunu söyleyebilmek yetmez
That's a plain, straightforward job.
Bu uzun ve yorucu bir iştir.
Straightforward scientists have no need for barred doors and drawn blinds.
Açık sözlü bilim adamlarının, kilitli kapı ve kapalı panjurlara ihtiyacı yoktur.
He just lied in a straightforward manner, and said he'd never met you.
Dürüstlük takınıp yalan söyledi, seninle hiç karşılaşmamış.
You're honest, straightforward and trusting.
Dürüstsün, açık sözlü ve güvenilirsin.
I don't see why it's quite straightforward.
Bu kadar basit olduğunu düşünmemiştim.
Their story seemed perfectly plausible and straightforward to me.
Hikâyeleri bana gayet makul ve doğru geldi.
Otherwise straightforward.
Ya da tersine çok basit.
This is a straightforward business proposition.
Bu dürüst bir iş teklifi.
Was her manner straightforward?
Bir şeyler gizliyor muydu?
You're simple, straightforward and honest.
Basitsin. Dobra ve dürüstsün.
They seem straightforward enough to me.
Doğru dürüst görebiliyoruz bunları.
He already knew about Cooney, and he was straightforward and understanding.
Cooney'nın neye mal olduğunu biliyor, beni anlayışla karşıladı.
I like your straightforward character.
Açıksözlü davranışlarından hoşlandım.
A chestnut leaf that sheds no light on an affair that is straightforward.
Çok açık ki ; vakaya hiç de ışık tutmayan, basit bir kestane yaprağı.
I'm straightforward, maybe even blunt.
Açık sözlüyümdür hatta patavatsız.
Personally, I'd rather take a chance on a straightforward holdup than try to bamboozle the bank examiners.
Kişisel olarak, ben banka müfettişlerini aldatmaktansa, doğrudan bankayı soymayı yeğlerdim.
For your information, gentlemen... this is a straightforward amputation of the lower extremity of the femur.
Bilginiz olsun beyler uyluk kemiğinin alt kısmından düz bir kesim yapılacak.
Just a decent, straightforward American snake like you'd come on in your own backyard.
Sadece arka bahçende karşılaşacağın türden sıradan, düzgün bir Amerikan yılanı olsun.
I wish the answer could be as good and straightforward.
Keşke cevabı da aynı derecede iyi ve basit olabilseydi.
Cruelty, loneliness and fear all these things would be straightforward and transparent.
Zulüm, yalnızlık ve korku bütün bunlar açık ve net bir hale gelmeli.
You seem very straightforward, but it's a defensive attitude.
Çok açık sözlü gözüküyorsun ama bu da bir kendini geri çekme biçimi.
- It all seems to be quite straightforward.
- Gayet açık görünüyor.
At the risk of pressing you on a point you seem reticent to discuss may I ask you a straightforward question?
Konuşmaktan kaçınıyorsunuz ama canınızı sıkmak pahasına size bir soru sorabilir miyim?
But there's no reason for a straightforward up-and-up, out-in-the-open fellow like yourself being involved more than he must.
Ancak sizin gibi açık sözlü, dürüst bir yol izleyen ve hiç gizlisi saklısı olmayan birinin bu işe gereğinden fazla bulaşmasının hiç anlamı yok.
If the Moon was in the first quarter at the time of birth, these tendencies would be manifested in a perfectly straightforward way.
Eğer doğum anında Ay ilk çeyrekse, bu eğilimler mükemmel bir şekilde oluşacaktır.
She's straightforward, doesn't want to be a housebreaker.
Kalbi çok temiz, ev yıkan kadın olmak istemiyor.
I admire your pioneer spirit and your straightforward manner, ma'am.
Ahlak anlayışına ve dürüstlüğüne hayran kaldım.
I've longed for a simple, straightforward man.
Hep sade ve açıksözlü bir adamın özlemini çekmiştim.
She's a child, simple and straightforward.
O bir çocuk, sade ve açık sözlü.
Clear and straightforward and plain as the nose on your face.
Yüzünüzün ortasındaki burun kadar düz ve doğru.
The Secret Service people are very straightforward.
Gizli Servis personeli hayli ileri görüşlü.
All straightforward, sir, She confirms Constable Pierce's report,
Her şey çok açık efendim. Memur Pierce'ın raporunu onaylıyor.
In the future if there are any favours that you seek better be straightforward about it
Bir daha ki sefere, bir iyilik istediğinde direk sorman daha iyi olur
You're practical, straightforward, with a belief in others... based on your own integrity and almost compulsive honesty.
Becereklisin, açık sözlüsün, kendinle barışık olduğun için insanlara güveniyorsun ve komposif derecede dürüstsün.
There is such a thing as straightforward tenderness.
Bu güçlüklerin üstesinden gelebilirdik.
It looks straightforward.
Apaçık ortada.
You like to sentimentalize straightforward matters.
Basit olaylara aşırı duygsal yaklaşmayı seviyorsun.
I want to get in a good, straightforward fight with some sonofabitch over a can of beans.
Yukardaki orospu çocuklarıyla bir kutu konserve uğruna dövüşmeyi bile buraya tercih ederim.
Well, that all seems very straightforward.
Her şey gayet açık görünüyor o zaman.
- Very straightforward.
- Çok doğru.
And the other is an equally straightforward X-ray.
Ve diğeri ise neredeyse doğrudan röntgen gibi.
This was not straightforward.
Bu apaçık değildi.
It's all quite straightforward. Checked and double checked by me.
Kontrolünü ve son kontrolünü ben yaptım.
Pretty straightforward, isn't it?
Çok açık değil mi?
I sympathize with you and I know how difficult it is to be straightforward.
S ¡ z ¡ anliyorum... ve dürüst olmak ne kadar zordur b ¡ l ¡ r ¡ m.
The acquisition of warm blood brought more advantages to these little creatures than straightforward speed of movement.
Sıcak kan kazanımı hızlı hareket etmenin yanında başka avantajlar da getirdi.
I'm sorry, but sometimes one is forced to consider the possibility that affairs are being conducted in a way which, all things being considered, and making all possible allowances, is, not to put too fine a point on it, perhaps not entirely straightforward.
Üzülerek söylemek durumundayım Bakanım bazen insan, meseleyi bir şekilde idare etmek ve her ihtimale hazırlıklı olmak için lafı dolandırarak söylemek zorunda kalabilir.
Well, since you ask, Humphrey, and to be perfectly straightforward, I have redrafted it myself.
Madem açık açık sordun Humphrey kendim yeniden düzenledim.
But it's an absolutely straightforward observation.
Fakat bu gözlem kesinlikle herkesin gözlemleyebilecegi bir olaydi.
The late lord was straightforward.
Merhum Efendimiz de öyle biriydi.