Straight down translate Turkish
951 parallel translation
We assume it should hang straight down, but because the ship is rolling it swings to and fro.
Düz sarkacağını düşünürüz ama gemi sallandığı için o da öne arkaya gider.
We'll head straight down the road as soon as we got all the dories spilled.
Bütün kayıkları denize indirir indirmez yola koyulacağız.
It's 3,000 feet practically straight down to the floor of the valley.
Vadinin tabanı 1 kilometre altımızda.
Straight down that road, it's about five miles.
Bu yoldan dümdüz, yaklaşık beş mil
Yes, I'll phone her at once, then we'll get straight down to Manderley.
Evet, hemen arayacağım, sonra da direk Manderley'ye döneceğiz.
He's gonna yank you straight down to hell.
Seni bir anda cehenneme çekiverecek.
Dig your way straight down to China.
Çin'e çıkana dek kazın.
It doesn't go straight down, it goes this way.
Böyle gider.
Well, I was in London at the Savoy and I got old Halliday's call and I come straight down.
Savoy'daydım, Halliday'den telefon aldım hemen geldim.
The butler says he'll come straight down, sir.
Kâhya diyor ki, Hemen inecekmiş, efendim.
Straight down the line. Straight down the line.
Sonuna kadar.
It'll be the train, Walter. Just the way you want it. Straight down the line.
Aynen dediğin şekilde sonuna kadar.
I'm shaking like a leaf. But it's straight down the line for both of us.
Yaprak gibi titriyorum.Artık sonuna geldik.
It's straight down the line, isn't it?
Sonuna kadardı değil mi?
Grandfather had a cigar blown straight down his throat once when he was on the foredeck.
Bir defasında büyükbabamın suratına rüzgarlı havada sigara üflemişler.
Now you just turn this way and then right straight down there.
- Bu tarafa dön ve düz git. - Bu tarafa mı?
- Straight down the block.
- Hemen bir blok ötede.
Straight down the street.
Sokağın hemen altında.
You just drive them straight down that main street... and let the folks have a look at'em.
Doğru kasabanın ana caddesinden geçirip halkın onları görmesine izin verin.
Suppose we set up a drill on top of the mountain... and go straight down.
Dağın tepesine sondaj makinesi koyup direk aşağı insek nasıl olur?
Now, see here, my boy, if you're going to fidget, you can go straight down the street and wait for me there.
Oğlum, yaramazlık yapacaksan... sokağa çıkıp beni orada bekle.
And the rest of us, all the rest of us, we go straight down to hell to eternal torments, don't we?
Peki diğerlerimiz, tüm geri kalanlar. Biz ebedi azap için dosdoğru cehennemi boylayacağız öyle mi?
No. But it proves that you've been lyin straight down the line.
Gelmez ama başından beri yalan söylediğin anlamına gelir.
Well, I dived straight down on the battleship's pagoda.
Savaş gemisine doğru pike yaptım.
That's 30 feet, straight down.
Derinliği neredeyse 9-10 m.
Straight down.
Doğruca aşağı.
Drink this straight down, just like medicine.
Bunu ilaç içer gibi hemen yut.
If you dug straight down far enough there, you'd find the ruins of Meggido.
Yeterince kazarsan, Megiddo'nun kalıntılarını bulursun.
Now, you go straight down there.
Dosdoğru şu tarafa gideceksin.
Straight down.
Aşağıya.
But you must have co-operation, right straight down the line.
Ama işbirliği yapmalısın, doğru yoldan şaşmamalısın.
They come straight down the valley.
Doğruca vadiden gelmek.
The long knives will come straight down the valley.
Uzun bıçaklılar doğruca vadiye girmek.
Willie, this time we'll dig straight down 30 feet before we go horizontal.
Willie, bu kez yataya geçmeden önce 10 metre dümdüz aşağı kazacağız.
This one must be deep and dark, straight down the line.
En derin ve en karanlık anda olmalı, tam tan yeri ağarmak üzereyken.
I brought you straight down here.
Doğruca seni buraya getirdim.
But I turned them down, I'm trying to go straight.
Ama onlarý reddettim. Hayatýmý düzene sokmaya çalýţýyorum.
- Straight down?
- Aşağı doğru mu?
It's straight down the line for both of us, remember?
İkimiz için de yolun sonuna kadar, hatırla.
Mitty's jaw was a grim, straight line... as he gave the Jerry three more lethal bursts... and watched him go down in flames.
Mitty gaddardı, düşmanın üzerine... üç bomba daha gönderdi... ve alevler içinde düşüşünü izledi.
Mrs Tribaum, did he walk straight to the car or did he look down at you?
Bayan Tribaum, direk arabaya mı yürüdü yoksa size doğru mu baktı?
We could pull this old tub out and take the shaft down and haul it over to the workshop and forge it straight again.
Bu eski küveti kıyıya çıkarıp... şaftı söküp atölyeye kadar taşıyıp düzeltirdik.
Now, sit him down straight, and gently pat him on his back.
Onu düz bir şekilde oturtup, nazikçe arkasına vurursun.
Straight the way down there.
Çabuk. Doğru ileri.
Now you turn left remember and go straight on down the canal.
Şimdi sola döneceksin, hatırladın mı? Ve kanal boyunca aşağıya direkt git.
STRAIGHT, SMACK, DOWN THE LIGHT WELL, 1 4 STORIES, JUST FOR THE EXCITEMENT.
Sırf heyecan olsun diye 14 kat aşağı atlayacağım! - Walter, lütfen! - Çekil yolumdan!
- Down there, straight ahead.
- Aşağı inin, doğruca devam edin.
Suzanne took her role as lady of the house seriously, but Guillaume went straight after Sophie and seemed set on breaking down her resistance.
Suzanne, evin hanımı rolünü oldukça ciddiye almıştı ama Guillaume Sophie'nin üzerine üzerine gidiyordu ve onu direncini kırmaya hazır bir şekilde beklediği görülmekteydi.
Then we dig down, take the dirt, spread it on top so it won't make a pile, and then straight out.
Sonra kazıyoruz, birikmemesi için toprağı ortalığa saçıyor, sonra da düzleştiriyoruz.
You come out on the other side, and you can see the road, white and narrow like a, uh, fresh-washed ribbon, twisting'and turnin all the way down, then kinda hurryin'straight across the valley,
Öteki tarafa çıktığında yolu görürsün. Yeni yıkanmış bir kurdele gibi beyaz ve dar ta aşağılara kadar döne kıvrıla gider. Şehre bir an önce kavuşmak istercesine vadiyi aşar.
Or I'd have shown them the straight way down the hill.
Etselerdi de tepeden aşağıya yolu gösterirdim.
down 3353
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
down low 42
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down here 450
down on the ground 130
down to business 31
down now 22
down in one 23
down to 41
down in front 26
downing street 23
down on the ground 130
down to business 31
down now 22
down in one 23
down to 41
down in front 26
downing street 23