Take a bow translate Turkish
206 parallel translation
And if she will, I'm going to ask Sally Manners to take a bow.
Kabul ederse, Sally Manners'ı takdim ediyorum.
You can take a bow for that.
Kendine pay çıkarabilirsin.
- Take a bow.
- Selam ver.
Wait a minute, take a bow.
Bekle biraz. Selam ver. Sen ver.
Step up and take a bow
Öne çık, selam ver
Take a bow
Selam ver
Take a bow
Ver selamını
Take a bow.
İnsanları selamla.
Take a bow.
Eğilerek selam ver.
- Take a bow.
- Alkışları kabul et.
You've got to take a bow.
Tebrikleri kabul etmelisiniz.
You should really take a bow.
Gerçekten önünde eğilmelisin.
Now, take a bow.
Selam ver.
Take a bow.
Selam ver.
They won't until we take a bow.
Reverans yapana kadar durmazlar.
Just dance around Lina and teach her how to take a bow.
Yalnızca Lina'nın etrafında dans et ve ona nasıl reverans yapılacağını öğret.
Take a bow, Lily.
Selam ver, Lily.
We were a smash, let's take a bow.
Başarılıydık, Selam verelim.
Darling, I think you should take a bow for that.
Hayatım, bence teşekkür etmelisin.
Take a bow!
Selâmla!
- Take a bow, toots.
Selam verin, lütfen. - Hanımefendi.
The least you could do is tip your hat or take a bow, make a speech.
En azından şapkanı çıkartıp, konuşma yapabilirsin.
Take a bow, Baron.
Selamlayalım, Baron.
Go out there and take a bow.
Çık oraya ve seyirciyi selamla.
I'll take a bow later.
İş bitince teşekkür edersiniz.
Take a bow, Bryan, you did that beautifully.
Selam ver Bryan, çok başarılıydın.
One second, take a bow...
Kafanı ayarla bakayım heh.
Annie, take a bow.
Annie, lütfen. Seyircileri selamla.
Take a bow, ladies.
Kızlar selamlayın.
So, take a bow.
Selam ver bakalım.
Don't I wave or take a bow or something?
El sallayıp, eğilmeme gerek yok mu?
- Take a bow, darling.
- Selam versene hayatım.
Come take a bow.
Bir selam veriyoruz.
Mr. Owney Madden. Take a bow, Owney!
Bay Broadway'in ta kendisi burada.
Kermie, you have to go out and take a bow!
Kermie, sahneye çıkıp, selam vermelisin!
Go take a bow!
Gidip bir göle dal.
You answer, "Coming, sir," and you go out and take a bow.
O zaman evet efendim deyip selam vermeye geliyorsun, tamam mı?
- Take a bow!
- Eğilin!
stand up and take a bow.
Ayağa kalk ve reverans yap.
Immediately. Take a bow, mrs. Powers.
Saygıyı hak ettiniz, Bayan Powers.
Take a bow, little lady.
Selam ver, küçük bayan.
Take a bow.
Eğil.
Take a bow!
Selamlaşın!
Give me a kiss, baby. Take a bow, baby.
Bana bi öpücük ver, bebek.
Rosie, stand up, take a bow.
Rosie, ayağa kalk ve herkesi selamla.
Brad Kitchner. Stand up. Take a bow.
Brad Kitchner, ayağa kalkıp selam ver.
Eddie, take a bow!
Eddie, selamla!
- Take a bow, Mike.
- Selamla Mike.
Take a bow, Fletcher.
Lütfen selamını ver Fletcher.
So now why don't we bow our heads and take a moment of silence.
Onun için şimdi neden başımızı eğip saygı duruşunda bulunmuyoruz.
Take a bow. Come on.
Hadi.
take a nap 62
take a shower 102
take a walk 160
take a seat 906
take a bite 43
take a bath 39
take a break 211
take a guess 81
take a look 936
take a load off 65
take a shower 102
take a walk 160
take a seat 906
take a bite 43
take a bath 39
take a break 211
take a guess 81
take a look 936
take a load off 65