That for me translate Turkish
33,418 parallel translation
Hold that for me.
Benim için şunları tut.
You would do that for me?
- Bunu yapar mısın?
You've done that for me a million times.
Bunu benim için milyonlarca kez yaptın.
Is that for me?
Bu bana mı?
That's why saving Nazis or letting Lincoln die, that's hard for me because... Feels like I'm letting him down.
Nazileri kurtarıp Lincoln'ü ölüme terk etmek benim için zor oldu çünkü onu hayal kırıklığına uğrattığımı düşünüyorum.
If he likes her, I'm happy for him... but there's something about her that bugs me.
Eğer seviyorsa, ikisi adına mutluyum ama kız konusunda bana itici gelen bir şey var.
That's the nicest thing anybody's ever done for me.
Hayatımda ilk defa biri benim için böyle bir şey yaptı.
That's not gonna work for me.
- Bu benim işime gelmez.
What he used his power for, now that would interest me.
Beni ilgilendiren, gücünü ne için kullandığı.
I mean, she'd kill me for saying it, but she doesn't find it easy connecting with people. I got that.
Anlattığım için beni öldürebilir, ancak insanlarla kolay kolay ilişki kuramıyor.
And then for him to have the nerve to be annoyed with me, to tell me I didn't tell him that I canceled Bonnie?
Sonra da Bonnie'yi iptal ettiğimi söylemedim diye sinirlenip duruyor.
"I want to lick the skin off your body, baby." Oh, that side's for me.
"Tenini yalayarak eritmek istiyorum, bebeğim." Bu taraf bana yazılmış.
When he comes near me and I'm waiting for that stupid noise it makes, my eye starts quivering.
Yakınıma geldiğinde o aptal sesi çıkarmasını beklerken gözlerim seğirmeye başlıyor.
But for me, that wasn't the biggest surprise.
Ama benim için, bu çok da büyük bir sürpriz değil.
Also, William, thank you for offering to teach me piano, but I don't think at this point in our relationship it would be healthy to introduce that dynamic.
Aah, ayrıca William, bana piyano çalmayı öğretme teklifin için teşekkürler, ama sanırım bu noktada aramızdaki ilişkiyi göz önüne alırsak, bu pek de sağlıklı bir karar olmayacak.
Okay. That must have hurt watching me look for other women without ever even considering you.
Seni dikkate bile almadan başka birini aramaya geçtiğimi izlemek seni incitmiş olmalı.
I mean, that woman made me so nervous, I started doing an English accent in the middle of it for no reason!
Yani, o kadın beni çok gerdi, durduk yere sebepsiz bir şekilde İngiliz aksanı yapmaya başladım!
So you're telling me that you work for my ex-wife?
Bana eski karımın yanında işe girdiğini mi söylüyorsun?
Clearly your only concern is that it might actually bother me that I'm about to entrap my biological father, that because of me, he's gonna go to prison for the rest of his life.
Ama senin tek endişen, biyolojik babamı tuzağa çekmenin beni rahatsız ediyor olması. Çünkü benim yüzümden ömür boyu hapis yatacak.
That's the nicest thing anybody's ever done for me.
Hayatımda daha önce hiç kimse benim için böyle bir şey yapmamıştı.
That's for me to know... And you never to find out.
Bu benim bileceğim senin ise asla öğrenemeyeceğin bir şey.
Randall's gonna punch me for that conversation.
Randall bu konuşma yüzünden bana yumruk bile atabilir.
- that anyone has ever done for me.
- en güzel şeydi.
For me, it was finding out that Shelly was having a baby with her butt-faced, ponytail husband.
Benim için, Shelly'nin at kuyruklu tipsiz kocasından çocuğunun olmasıydı.
He said something though that really threw me for a loop.
Beni kısır bir döngüye sokan bir şey söyledi.
I mean, I love that he bakes for me.
Demek istediğim benim için pişirmesini sevıyorum.
That doesn't work for me, sir. I'm sorry, but, you know, I cross-check and I figure it out quickly.
Ama karşılaştırıp hemen çözerim.
My folks, they blamed me for losing them that night.
Ailem de o gece onları kaybettiğim için beni suçladı.
You signed up for me to save your life, and that is what I'm doing.
Bana hayatınızı kurtarmam için geldiniz ve ben de bunu yapıyorum.
But also for you, so that you'll be with me.
ama aynı zamanda senin için ki, sende benim yanımda olacaksın.
That was amazing, what you did for me.
Benim için yaptığın inanılmazdı.
It's not that much more of a commute for me, and I don't mind waking up early.
Uzaklık benim için sorun değil. Erken kalkmayı dert etmem.
And I think it's important for you to know that no matter what anybody ever says, or what anyone else might call me,
Bilmen gereken en önemli şey bence, kim ne söylerse söylesin ya da beni herhangi biri gibi çağırsın fark etmez.
You know, the saddest part about this story for me is that you were a kid.
Bence bu hikayenin en üzücü kısmı ise sen daha çocuktun.
This all leads me to think that I'm correct to suspect that you once stole money intended for the Iraq War effort.
Tüm bunlar beni doğru yaptığımı düşünmeme neden oluyor Bir zamanlar para çaldığından şüphelenmek Irak Savaşı çabalarına yönelik.
Well, even if that was true, interacting with Tall Boy is no safer for you, than chatting with a heroin dealer would be for me.
Bu doğru olsaydı bile, Tall Boy ile etkileşim kurmak sizin için daha güvenli değil, Bir eroin satıcısıyla sohbet etmek benim için olurdu.
This is gonna sound a little crazy, but, um... I was hoping... for just one last time that Mayfair would have an answer for me.
Bu biraz delice olacak ama Mayfair'in, bana son bir kez yanıt bulmasını umuyordum.
Is that why you came back for me today?
Bugün o yüzden mi beni kurtarmaya geldin?
That means it's normal for you to screw me over.
Beni fırlatıp atman normal demek.
Listen, I'm kinda hoping that you can help out here, - answer a few questions for me.
Dinle, bana yardımcı olabileceğini, benim için birkça soruya... cevap verebileceğini umuyorum.
Huh? Are you telling me that... that you have more loyalty to Stan than you do for me?
Stan'e duyduğun sadakatin bana duyduğundan daha fazla... olduğunu mu söylüyorsun?
I have 50 reporters waiting for me to comment on that.
Muhabirler benden bu konuda yorum bekliyor.
You have that comment for me, or you just miss me already?
Yorumun hazır mı, yoksa beni mi özledin?
And on top of that, I understand the FBI's been asked to vet me for VP.
Üzerine bir de FBI, başkan yardımcılığı görevi için hakkımda inceleme yapacakmış.
You have that comment for me? No.
Yorum vereceksin yani?
I need you to verify for me that this is your work.
Bunun sizin çalışmanız olduğunu tasdiklemenizi istiyorum.
But even more unlikely is that someone who was tortured and killed by me... could pose for a photo on the Offshore in such a lively manner.
Ama daha da olasılık dışı olan, işkence yaptığım ve öldürdüğüm birinin gayet neşeli bir şekilde Açıklar'da fotoğraf çektirmiş olması.
Wait, before you pull that out, let me get a photo for the insurance.
Bekleyin, onu çekmeden önce sigorta için resmini çekeyim.
You know, if it weren't for me, our friend Sherlock would still think that the Sun revolves around the Earth.
Ben olmasaydım, arkadaşımız Sherlock güneşin hala dünya etrafında döndüğünü sanmaya devam edecekti.
That's why it was important for me that you all got recognized today.
Bu yüzden bugün hepinizin fark edilmesi benim için çok önemliydi.
I can't thank you and Chris enough for everything that you've done for me, but it's time for me to go.
Bana yaptıklarınız için sen ve Chris'e ne kadar teşekkür etsem yetmez. Ama gitme vaktim geldi.