The fools translate Turkish
832 parallel translation
But the fools wouldn't let me work in peace.
Ama ahmaklar, işimi bitirmemi engelledi.
The fools!
Aptallar.
I offer you the fools'crown, and you bite me.
Ben sana Soytarı Tacı verelim diyorum, sen beni ısırıyorsun.
" Quasimodo, Quasimodo King of the Fools is Quasimodo
" Quasimodo, Quasimodo Soytarı Kralı Quasimodo
" Hail to the king King of the Fools, cock-a-doodle-doo
" Kralı selamlayın, Soytarı Kralı, Ü ürüü üüüü
Let them wait, the fools.
Bırak beklesin aptallar.
The fools!
Aptallar!
They doubt, the fools.
Kuşku duyar, sersemler.
Oh, the fools!
Aptallar!
For the jesters... the fools...
Soytarılar... Aptallar...
But the fools will have a cup of coffee in the kitchen!
Ama aptallar kahvelerini mutfakta içecekler!
Most girls do it for nothing, the fools.
Birçok kız bir hiç karşılığında bu işi yapar, aptallar.
Long live the fools!
Yaşasın deliler!
But the fools in Washington say the scrap business is essential.
Ama Washington'daki salaklar parça işinin önemli olduğunu söyledi.
There's Uncle Jed and the stage manager and Faye Fanchett and the Flying Fools.
Jed amca var, sahne yönetmeni var Faye Fanchett ve Uçan Salaklar var.
Why did these fools not see the poor girl like I did?
Neden bu ahmaklar o zavallı kızı benim gördüğüm gibi görmediler?
They are only a trap to catch the pennies of fools.
Bunlar sadece bir kaç aptalın parasını almak için birer tuzak.
- What's in the articles, you fools?
- Kanun ne diyor, sizi salaklar?
Why should we surrender life to the brutes and fools?
Hayatı niye zalimlere ve aptallara bırakalım?
The meddling little fools!
Baş belası küçük sersemler!
The silly fools don't even know their own silly business.
Aptallar, kendilerini ilgilendiren şeyleri bile bilmiyorlar.
You've made fools of us for the last time!
Bizi son bir kez aptal yerine koydun!
The poor gallant fools.
Cesur aptallar!
We will now choose the King of Fools.
Şimdi, Soytarı Kral'ını seçeceğiz.
I am the true King of Fools.
Gerçek Soytarı Kralı benim.
Women are fools, but I top the lot.
Kadınlar ahmaktır ama ben en önde gideniyim.
All the good in this world came from fools with faith like that.
Dünyadaki bütün iyi şeyler, bu inançlı çılgınlar sayesinde oldu.
The police aren't fools.
Polisler aptal değil.
The Nazis aren't fools.
Naziler aptal değil.
The wise man gets drunk to spend his time with fools.
Akıllı adam sarhoş oldu ve vaktini aptallarla geçiriyor.
Oh, the fools.
- Aptallar.
We're trying our best to give the city a decent government... and Wade is making us look like a pack of fools.
Şehre iyi bir yönetim vermek için elimizden geleni yapıyoruz ve Wade bizi aptallar sürüsü gibi gösteriyor.
There's probably a dusty little man that rakes the centavos out every morning and blesses the credulous fools that throw them in.
Muhtemelen her sabah paraları tırmıkla toplayan küçük çirkin bir adam vardır ve paraları atan saf insanlara dua ediyordur.
Then the liars and swearers are fools, for there are liars and swearers enow to beat the honest men and hang up them.
Öyleyse yeminini bozan herkes aptal. O kadar çok ki öyleleri, neden onlar tutup asmıyor namusluları?
And all our yesterdays have lighted fools the way to dusty death.
Ölüm yolunda toz-toprak olmazdan önce.
There are buildings going up all over the city, chances refused to you and given to fools.
Şehrin her yanında yükselen yapılar var, size fırsat tanımayıp ahmaklara verildiler.
Riddles are the sport of fools.
Aptalların işi, bilmecelerledir.
Suppose he was laughing at fools like us all the time?
Bütün bu süre zarfında kahkahalar atıp dururdu.
And all our yesterdays have lighted fools the way to dusty death.
- Ve dünlerimiz ölümün tozlu yolunda aptalları aydınlatır
The fools are going to trade broadsides with us.
Aptallar bizimle borda ticsreti yapacaklar.
And now for the stuff that makes fools of princes... and princes of fools. Money.
ve soyluları aptallaştıran... ve aptalları da soylu yapan şey.
Be not fond to think that Caesar bears such rebel blood that will be thawed from the true quality by that which melteth fools.
Aklını kaçırıp Sezar'ın damarlarında bir vurguncu kanı akıttığını sanmayasın.
I want the roman traitor who's responsible, who made fools of the praetorian guard.
İmparator muhafızlarını aptal durumuna düşüren Romalı haini istiyorum.
The stupid fools!
Aptallar.
But for the promise of Wang Khan's alliance, would we have been fools enough to gather our tribes?
- Hakanın sözünü tutmayacağı belliydi.
Why, of all men, did I fall in love with the prince of fools?
Onca erkek arasında neden aptallar prensini sevdim?
They were as the children of fools and cast off their clothes.
Şapşal çocukları gibiydiler ve giysilerini çıkardılar.
We also have the Feast of Fools.
Flandres'de, biz de Deliler Bayramı'nı kutluyoruz.
The Feast of Fools has made her mad.
Affedin onu! Deliler Bayramı, onu delirtti.
Long live the King of Fools!
Yaşasın Deliler Kralı!
The police are not such fools as you seem to think.
Polis senin düşündüğün gibi çok aptal değildir.
fools 125
the floor is yours 27
the flash 89
the first one 115
the forest 35
the first time i saw you 26
the first of many 20
the family 112
the family business 35
the floor 53
the floor is yours 27
the flash 89
the first one 115
the forest 35
the first time i saw you 26
the first of many 20
the family 112
the family business 35
the floor 53
the final frontier 122
the first time we met 43
the future 293
the french 76
the first 240
the front 31
the fool 54
the food 120
the father 151
the first day 25
the first time we met 43
the future 293
the french 76
the first 240
the front 31
the fool 54
the food 120
the father 151
the first day 25
the fuck is this 18
the front door was open 16
the feds 64
the facts 28
the fire 114
the four 34
the funeral 36
the fuck 145
the fear 48
the fight 31
the front door was open 16
the feds 64
the facts 28
the fire 114
the four 34
the funeral 36
the fuck 145
the fear 48
the fight 31