The witnesses translate Turkish
2,576 parallel translation
In the last drawing from Gellar's book, one of the witnesses has a sword, and the animal approaching them is- -
Gellar'ın kitabındaki son resimde şahitlerden birinin kılıcı var ve yanlarındaki hayvan da...
The witnesses all say they were attacked by some giant scaled creature.
Tanıkların hepsi büyük pullu bir yaratık tarafından saldırıya uğradıklarını söylüyor.
Markham didn't kill the witnesses for what they did.
Markham şahitleri yaptıkları şey için öldürmedi.
Police sketch prepared according to the witnesses'statements are... distributed to the press a few minuted ago...
Görgü tanıklarının ifadelerine dayanarak hazırlanan robot resim bir kaç dakika önce basına dağıtıldı.
The witnesses heard exactly the same noise as that waitress.
Görgü tanıkları garsonun duyduğu sesin aynısını duyduğunu söylüyorlar.
They steal the drugs, the cash, and they kill all the witnesses.
Uyuşturucuları, parayı çalıp tüm şahitleri öldürüyorlar.
These are all the witnesses from the bar.
Bunlar bardaki tanıklar.
Before you start threatening me, or shooting me, for that matter, we still have that nagging problem of the witnesses.
Beni tehdit etmeye başlamadan önce ya da hatta vurmadan, hala görgü tanığı sorunumuz var.
You only heard and saw the witnesses from my past.
Siz sadece geçmişimle ilgili olan şeyleri dinlediniz.
The witnesses are primarily in America, so his Lordship has agreed to allow it to be videotaped here.
Tanıklar esasen Amerika'da bulunacak,... böylece Lord Hazretleri bunun kameraya alınmasına izin verecek.
All the witnesses described the same two perps.
Tüm görgü tanıkları bu ikisini tarif etti.
I've allowed your superior and the medical examiner in while we interview the witnesses. Okay.
Biz tanıklarla konuşurken yalnızca adli tabiple arkadaşınıza izin verdim.
According to Flack, all the witnesses at the club saw Josh throwing a lot of money around.
Flack'in verdiği bilgiye göre, kulüpteki bütün tanıklar Josh'u etrafa bir sürü para saçarken görmüş.
That's what the witnesses have described.
Görgü tanıkları böyle söylemişti.
Sketch artist is sitting with the witnesses right now.
Dışarıda görüşürüz.
And certainly not as plowed as the witnesses said he was.
Şahitlerin kurban hakkında ileri sürdükleri şeyler kesinlikle yanlış.
"The witnesses were right."
"Tanıklar haklıymış."
We're the two witnesses.
İki şahidiz biz.
He had on the same sweatshirt when he was shot he had the disc in his possession and Yale has two witnesses who say Leo was bragging he was gonna "smoke that Brother Sam".
Vurulduğunda aynı uzun kolluyu giyiyordu. Disk ondaydı. Yale'in elinde Leo'nun ahmak zenci Peder Sam'in işini bitireceğini söylediğine tanık olan iki kişi var.
And I know it sounds crazy, but he convinced me that God had chosen us to become the two witnesses.
Delice geleceğini biliyorum ama ama beni Tanrı'nın seçtiği iki şahit olduğumuza ikna etmişti.
And what do the two witnesses do?
Şahitler ne yapacakmış peki?
You the one who shot me. Sorry kid, no witnesses, remember?
Üzgünüm çocuk, tanık kalmamalı, hatırladın mı?
Bridge was out and we tried to find the links between the victims, locations, witnesses.
Olay sırasında köprü havadaymış. Kurbanların, mekanların ve tanıkların arasında ilişki kurmaya çalıştık ama elimizde bir şey yok.
We need statements from the staff and witnesses and a forensics and scene of crime team assembled.
Çalışanlardan ve şahitlerden ifade almamız Adli Tıp ve suç mahalli timi oluşturmamız gerek.
Put an APB out on the car, and let's go talk to witnesses. Hey.
Araba için anons geçip tanıklarla konuşalım.
Resulting in the deaths of two men in broad daylight in front of witnesses.
Şahitlerin gözü önünde güpegündüz iki adamın öldürülmesiyle sonuçlandı.
Talk to witnesses and find the girl, and hope we're not too late.
Olay yerindekilerle gorusun. Kizi da bulun. Umarim cok gec kalmamisizdir.
The perimeter's secure, and I got four pretty reliable witnesses right in front of me.
Çevre güvenli, ve karşımda oldukça güvenilir dört tanık var
They're witnesses in connection with the case.
Onlar dava ile bağlantılı tanıklar.
No witnesses saw the suspect leave, though.
Ama zanlının gittiğini gören yok.
So we have no evidence, and our best suspect, Uncle Arthur, has three witnesses who put him at his auto repair job at the time of the murder.
Yani elimizde hiçbir kanıt yok, ve en muhtemel şüphelimiz Arthur Amca'nın,... cinayetin işlendiği zamanda oto tamir işinde olduğuna dair üç tanığı var.
So, if I can get her and the others as cooperating witnesses, I have a case.
Onu ve diğerlerini işbirlikçi tanık olarak ikna edebilirsem, bir davam olur.
Witnesses outside the jewelry store confirmed that Roy took a bullet.
Kuyumcunun dışındaki şahitler Roy'un vurulduğunu doğruluyor.
All it requires is the simple statement of faith in front of two witnesses.
Tüm yapılması gereken 2 şahit huzurunda inanç belirten o cümlenin söylenmesidir.
The occupant described as unworldly by witnesses was given a Christian burial and put in an unmarked grave.
Bir Hıristiyan mezarı verilmiş ve isimsiz bir mezara konulmuş. 1897 yılında, bu olaydan altı yıl önce
Witnesses claimed that debris from the crash was recovered by local law enforcement and never seen again.
Askeri Kuvvetler tarafından kaldırıldı. bu güne kadar ne görüldü ne duyuldu Bazıları yargıç Proctorun bu gelişmelerden tam olarak bilgili olduğu iddaha ediilyor.... derin bir kuyu.
Now, the list of witnesses I can call - endless.
- Sınırsız sayıda tanık çağırabilirim.
He killed the rest of them because they were witnesses.
Kalanları tanık oldukları için öldürdü.
And I have witnesses that saw you harassing me at the race.
Ve beni yarışta taciz ettiğinizi gören tanıklarım var.
Witnesses have placed a man fitting that description near the scenes of four of the six murders.
Tanıklar altı cinayetin dördünde, bu tanımlara uyan bir adamı olay yeri yakınlarında gördüklerini söylüyor. - Kahretsin, bu o.
I got witnesses that said they saw an unmarked white van fleeing the scene just after 7 : 00 A.M.
Beyaz, üstünde logo olmayan bir minibüsün saat 7 : 00 civarı olay yerinden ayrıldığını gören görgü tanıklarıyla konuştum.
Security cam footage near the alley clocked three vans that matched our witnesses'description, two Astros and an Econoline.
Cinayet mahallinin yakınlarındaki kameralar görgü tanıklarının tariflerine uyan üç kamyonet saptamış. İki Astro, bir Econoline.
So I dug up a few possible witnesses in the first two cases.
İlk iki davadaki, olası birkaç şüpheli buldum.
Witnesses are saying the perps weren't wearing any gloves, so you got a lot to dust.
Tanıklar acemilerin eldiven giymediğini söyledi, yani yapacak çok iş var.
Also, I spoke to a number of witnesses at the nightclub who saw Michael and Josh together.
Ayrıca, Michael ve Josh'u gece kulübünde beraber gören, bir kaç tanıkla konuştum.
So, in front of all of these witnesses, on a recorded feed, the hit is off?
Doğru. Tanıkların önünde ve kayıt altında emir iptal oldu mu?
Well, other witnesses on the street also described Detective Reagan as... being agitated.
Ayrıca sokaktaki diğer görgü tanıkları da Dedektif Reagan'ı tedirgin olarak tanımladılar.
Plus we got no witnesses other than the cops who saw the shooting go down, and the dead guy's friends who are in the wind. Someone must have heard shots.
Atardamar doku sertleşmesi ya da kalp anomalisi olduğuna dair herhangi bir belirti yok.
Witnesses say he was swerving all over the road, clearly drunk.
Şahitler sürekli olarak yoldan çıktığını söylediler. Şüphesiz sarhoştu.
In the sky, he witnesses what he will later describe as a cross hovering above him.
Gökyüzünde, daha sonra üzerinde havada duran bir haç olarak tanımladığı şeye şahit olur.
Witnesses say the victim was doing her morning yoga routine when it started.
Görgü tanıkları olay olurken kurbanın yogaya gittiğini söylediler.
witnesses 171
the world is yours 18
the walking dead 44
the who 68
the way i see it 340
the whole thing 282
the way you talk 19
the way of the future 27
the world is changing 33
the walls 37
the world is yours 18
the walking dead 44
the who 68
the way i see it 340
the whole thing 282
the way you talk 19
the way of the future 27
the world is changing 33
the walls 37
the wall 69
the world has changed 35
the waitress 23
the wall street journal 16
the way i look at it 29
the way i figure it 33
the war is over 139
the way things are going 26
the whole nine yards 33
the wedding 120
the world has changed 35
the waitress 23
the wall street journal 16
the way i look at it 29
the way i figure it 33
the war is over 139
the way things are going 26
the whole nine yards 33
the wedding 120