Then go in translate Turkish
2,610 parallel translation
If things go well then he could be your in-law.
Belki de yakında bununla akraba olacaksın.
Then play and go in.
O zaman git, dolaş.
If you get shot in your face, the bullet will go in your cheek, then come out the other side.
Suratından vurulursan mermi çenenden girer, diğer taraftan çıkar.
If John wasn't gonna come home, then he, Red Dog, would go out in the world and find John.
Eğer John eve geri dönmüyorsa o zaman Red Dog dışarı dünyaya çıkmalı ve John'u bulmalıydı.
Then... the poor bastard, had to walk 20 miles in the desert. 20 mile just to go get some help.
Sonra zavallı piç kurusu çölde yardım bulmak için 32 km tam 32 km. yürümek zorunda kaldı.
We're in the only building with direct access to the street, if we're going to go, then we need to go now!
Dışarıya direk çıkışı olan tek binadayız bu yüzden gideceksek hemen gitmemiz gerek.
Then we go to the Consulate and say : 'Hey, we want to look in Iran too'.
Bu sırada İran konsolosluğuna gidip, "İran'ı da incelemek istiyoruz." diyebiliriz.
Then it might have the ability to go in and cripple financial networks, nuclear plants, chemical plants, all of which would have devastating effect.
Biz millet olarak, bu tehdit ile karşı karşıyayız bu tür güçleri devre dışı bırakmak zordur Finansal şebekeler, nükleer tesisler, kimya tesisleri Tüm bu olanlar yıkıcı etki yapabilir.
And then, they actually go to court and they involve themselves in what they call "testal lying."
Bunlar sonrasında sokaklara döner ve tekrar işe bulaşırlar "yalan testi" denilir bu tekniğe.
And then Lacey wants to go to her stepfather's in Aspen so that she can tell him to fuck off.
Sonra Lacey Aspen'e uvey babasinin yanina gitmek istiyor ki ona s * ktir ol diyebilsin.
Okay, then, since you're starting to burn up, you tell her you love her, too, but you really have to go, and if you don't get caught or shot, maybe you'll see her again in ten years.
Tamam, o zaman, yanmaya başladığında sen de kıza kendisini sevdiğini söylersin, fakat gerçekten gitmen gerektiğini söylersin. ve eğer bunları yapmazsan ya yakalanırsın, ya da vurulursun. belki de kızı bir on sene sonra tekrar görebilirsin.
I'm gonna go to the little Men's-in-Black room then we'll go find those morons from Pox Ethera.
Küçük Siyahlı Adamlar tuvaletine gidiyorum. Sonra Pox Ethera'daki o salakları buluruz.
Go hop in my bed, 10 minutes and then off to your room.
En fazla 10 dakika ama. Sonra da odana git.
They're gonna go around Venus, past Earth, and then start orbiting Jupiter.
Venüs'ün etrafında bir tur atıp, Dünya'yı teğet geçtikten sonra Jupiter'in yörüngesine girecekler.
So, we're playing until the 28th, then we have a ten-day break then we go to Stockholm for four days and then to Kuhmo in Finland.
Şimdi, 28'ine kadar konserlerimiz var sonra 10 günlük bir aranın ardından dört günlüğüne Stockholm'e, oradan Finlandiya, Kumho'ya geçeceğiz.
Trent lived in Miami until three years ago, and then he had to go off the grid.
3 sene öncesine kadar Trent Miami'de kalıyordu. Sonrasında ortadan kaybolması gerekti.
And then, Matt... can you just go right in front of Steve?
Ve Matt... Steve'in karşısına geçer misin?
Then go on down.
Öyleyse in aşağı.
- Go on then, bring it in.
- Haydi o zaman, çek ipi.
Go on then, get in.
Haydi, in oradan.
Then we go down there and... all of a sudden, there's a couple hundred cops all over the place... and I got the shotgun in the trunk.
Gittik oraya... durup dururken, etrafta yüzlerce polis toplandi... benim de pompali tüfegim bagajdaydi.
I'm just gonna walk around with him for a bit so he can relax, and then we'll go back in.
Onu biraz dışarda dolaştıracağım, rahatladıktan sonra tekrar içeri girip devam edeceğiz.
And then you go in there and stay with them.
Sonra tekrar dönüp onların yanında kalacaksınız.
Go in, then.
Gir hadi.
Then you give him the money. He'll go in the back, get the shit, and then you get out of there, all right?
Parayı verip arkadan malı getirince oradan çık, tamam mı?
If we're in british territory then you go further South.
Ve eğer İngilizce coğrafyasında olsaydık daha da güneye giderdin.
If you take one woman living in the middle of America, break her family apart, force her to work harder to get ahead in her career than any man would force her to live with the knowledge that her daughter was killed while she was at work, trying to make money to pay for food, and then have her son lose his mind and massacre 42 people, massacre children, and make sure that nobody talks to her, nobody listens to her, and then fire her... In an equation like that, how long would it be until she would go completely insane all alone in here?
Amerika'nın ortasında yaşayan bir kadını alır ailesini parçalarsan, başarılı olmak için erkeklerden çok daha fazla çalışmak zorunda bırakırsan ve onu kızının kendisi evde yokken, yiyecek parası kazanmak için çalışırken öldürüldüğünü bilerek yaşamaya mahkum edersen ve sonra oğlu da aklını kaybederse ve kırk iki insanı, kırk iki çoğu öldürürse katlederse ve artık kimsenin onunla konuşmamasını ve kimsenin dinlememesini sağlarsan ve sonra da işinden kovarsan, böyle bir denklemde, evinde yalnız başına kalmış bu kadının tamamen aklını kaçırması için daha ne kadar zaman geçmesi gerekir?
Then we'll go in yours.
O halde seninkiyle gideriz.
But, uh, I went to go talk to her at the Empire, and then I saw her and Chuck leaving together in his limo.
Ama Empire'a onunla konuşmaya gitmiştim ve sonra Chuck ile ikisini beraber limuzinle ayrılırken gördüm.
And then I'd panic and I'd email Microsoft. The game doesn't show PEGI ratings...''... if it's run in European regions.' And I'd go :
Ve ardından paniklerdim ve Microsoft'a eposta yollardım.
I'm trying to recreate that experience of playing games as a kid before the Internet existed and hearing these kind of urban legends "Hey, I hear if you go stand in the corner for 5 seconds and press down" and then, you jump two times and it warps you somewhere. "
Çocukken oynadığınız oyunların deneyimini canlandırmak istedim İnternet olmadan önce ve bu çeşitli şehir efsanelerini duyduğunuz zamanları Hey, duyduğuma göre eğer köşede 5 saniye durup aşağıya basarsan ve ardından, iki kere zıplarsan seni başka bir yere ışınlıyormuş.
And I thought if I could go to him, and let him see how terrified and upset he was making me, then I could persuade him to resume his medication in return for becoming my patient again.
Düşündüm ki, ona gidip beni ne kadar çok korkuttuğunu ve üzdüğünü görmesini sağlarsam..... ilaçlarını almaya devam etmesine ikna edip yeniden hastam olmasını sağlayabilirim.
"You only go around once in life, and sometimes, not even then."
"Hayatı sadece bir kez yaşarsın hatta bazen bir kez bile yaşayamazsın."
Then when their guard is down, you go back in.
Sonra, gardları indiğinde oraya geri dön.
But if I was and seeing a psychiatrist could stop it, then I would go in a second.
Ama ben olsaydım ve psikiyatriste gitmek bunu engelleyecek olsaydı bir saniye bile durmazdım.
Haley, if I tell Julian, he's gonna go after Xavier and then either murder him or get murdered by him, and either way, my boys grow up without a father.
Haley, Julian'a söylersem, Xavier'in arkasından gider ve ya onu öldürür ya da ölür, her iki durumda da, oğlum babasız büyür.
Go in there and tell her what a good phone fucker you are and then come home to me and we can celebrate'cause it's commercial night!
Git, ne kadar başarıIı bir telefon orospusu olduğunu söyle, sonra evde kutlamamızı yapalım, bu akşam reklamı izleyeceğiz!
I was all set to go to Alvin Ailey, and then Joffrey in Chicago offered me a scholarship.
Alvin Ailey'ye gidecektim ama Chicago'daki Joffrey bana burs teklif etti.
She has to put on her face and go out into the world, sit in the bar or the lobby or wherever it is they've decided to meet, and then she has to look him in the eye and know
Yüzünü düzeltip dünyaya açılması gerekiyor bir barda ya da lobide beklemesi gerekiyor veya buluşmanın nerede olacağına karar verilmişse işte.
If she doesn't come back, then we'll go first thing in the morning.
Eğer geri gelmezse, yarın ilk iş onunla ilgileniriz. - Tamam.
Go on, then, in you go.
Yürü, haydi, gir içeri.
If every time you go away we have to go through this, then I don't want to be in this relationship anymore.
Her gittiğinde bunları yaşayacaksak ben bu ilişkiyi sürdürmek istemiyorum.
I don't like going in and seeing and getting, you know, swept up with a performance and then seeing it go out of focus on a 25 - foot screen and knowing that there's no way to retrieve that.
Gidip alıp gelme işini sevmiyorum, bilirsiniz, Bir şeyler ortaya koyup terledikten sonra görüntüler basılır bunu geri almak gibi bir şansınız yoktur.
When you go "cut," then all of a sudden, everybody gets in there, and you were at a place where it was just there, and then everything stops.
"Kes," dediğimde bir anda, herkes ortaya çıkıyor, sen hala olduğun yerde oluyorsun ve her şey duruyor.
When you used to go to an editing room, they brought in the trim basket, they took the film out, they looked at it through the moviola, and then you slapped it together like this-you remember, the white gloves - and they were incredibly
Eskiden bir kurgu odasına gittiğinizde, makaralar açılır, filmler dışarı çıkarılır, moviola'dan filme bakılır, ve birbirinin üzerine eklenirdi. Bunu hatırlarsın, beyaz eldivenler ve bu işte, gerçekten hızlıydılar.
So we get the day off'cause of snow... then we gotta go work out... in more snow?
O zaman bir günlük izni kar yüzünden aldık sonra da daha fazla karda çalışmaya mı gidiyoruz?
And then you and I go out for a bomb ass evening in Myrtle Fucking Beach proper, fucking awesome style.
Daha sonra sen ve ben beraber Myrtle sahiline gidebiliriz mükemmel hayat.
All right, um... Uh, we'll go in the other direction then.
Pekala, o zaman diğer yolu takip edeceğiz demektir.
You'll leave in disgrace, go home to California, keep a low profile for a while, and then some fancy publishing house will pay you a fortune for a book, which you'll write, only it won't talk about
Utanç içinde evine, California'ya dönersin, Bir süre gözlerden uzak olursun. Ve daha sonra bilinen yayıncının biri sana yazacağın sadece insanları gerçekten öğrenmek istediklerinden bahsetmeyen kitabın için bir servet öder.
I told chalky and puff puff and them down at pub about me trouble and strife, and then she come in all hungry-like, make me go down to chip shop, put me Magnum in his mouth, and right spray his brains.
Barda Tebeşir'e ve Puf Puf'a sorunumu ve kavgayı anlattım... ve sonra o aç bir şekilde geldi... bir fast food dükkanına gittik, silahı ağzına soktum... ve pekmezini akıttım.
'cause then we could just go in there and steal that kid.
Gidip çocuğu çalabilirdik o zaman.
then go ahead 63
then go 256
then go home 40
then go for it 19
go inside 366
go in peace 51
go in there 78
go in 254
ines 33
in fact 10253
then go 256
then go home 40
then go for it 19
go inside 366
go in peace 51
go in there 78
go in 254
ines 33
in fact 10253
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
intelligent 217
internet 115
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
intelligent 217
indiana 185
instant 24
indeed 4544
international 47
intel 28
independence 32
interpol 81
incredible 769
indians 76
insight 19
instant 24
indeed 4544
international 47
intel 28
independence 32
interpol 81
incredible 769
indians 76
insight 19