Then go for it translate Turkish
445 parallel translation
Then go for it
O zaman arttır!
Then would it be okay for me to go thank him myself?
O zaman yanına gidip selam verebilir miyim?
You can go on wherever you like and take it easy for a couple of weeks, and I'll join you then or sooner.
Dilediğiniz yere gidip... ben sizinle buluşana dek birkaç hafta geçirin.
Now, I think perhaps if you'II make my pardon to the ladies, alex... for my leaving so early, then I go... I think maybe, EmiI, it wouId be better if I came with you.
Şimdi, belki benim yerime bayanlardan af dilersin, AIex erken ayrıldığım için sonra giderim belki de, EmiI, seninle gelmem çok daha doğru olur.
Then when he came home and wanted to hide out, the old man wouldn't go for it!
Sonra eve gelip saklanmak istediğinde yaşlı adam istemedi.
Then it was possible for you to go to Villette's house.
Villette'in evine gitmeniz mümkündü.
Then it's safe for me to go back East?
Doğuya dönmemde sakınca yok mu yani?
I can't believe he'd send me for medicine and then... go away before I came back with it.
Beni bu ilacı alamam için gönderdi ve ben dönmeden gitmiş.
'Cause if he did win it fair, then why did you go after him for it?
Eğer öyleyse neden onu kovaladın?
There must be traces of a struggle between you and Withers, then it will hardly be safe for you to go to the police.
Seninle Withers arasında bir mücadele izi olmalı, bu durumda polise gitmen hiç de güvenilir olmayacak.
I'll give the word when it's time to go, and then it's every man for himself.
Ayrılma vaktini haber vereceğim, o zaman herkes kendi başının çaresine bakacak.
If you don't want me to do it, then let me go back for one of the men.
Benim yapmamı istemiyorsan dönüp, adamlardan birini getirmeme izin ver!
And then my stoolie's gotta go and blow that, and you say, "It's not that bad for you."
Muhbirim de bunu toz ediyor... sen de "o kadar kötü değil" diyorsun.
- I'll wait until you call... and I'll meet you when you come to buy the living room drapes at Bloomingdale's. Yeah, and then we'll have lunch downstairs... and we'll come up here till it's time to get dressed... and go out and buy lamb chops for his dinner.
Evet, sonra aşağıda yemek yiyeceğiz ve giyinme zamanı gelene kadar yukarı çıkmış olacağız ve akşam yemeği için kuzu pirzolası almak için dışarı çıkacağız.
She didn't go for it, so... And then getting that $ 50.80 outta her, you know.
Ama kabul etmedi... 50,80 doları ondan alabilmek.
So, after that have happen to me, then, uh, I said to myself, "Now it's time for you to go from Quebec."
Ondan sonra kendi kendime "Artık Quebec'ten ayrılmanın zamanı geldi." dedim.
Does it seem logical to you that a person would starve himself for two days and then go scuba diving?
Bir insanın iki gün süreyle aç kalıp, sonra da tüplü dalışa gitmesi sana mantıklı geliyor mu?
Go on, Paolo, It's just for a bit, then I'll be back.
Hadi Paolo, beş dakika sürmez, geri döneceğim.
They'll never go for it, and then again they might.
Bunu asla kabul etmezler, belki de ederler.
Or two, she's sitting here and the film breaks and all by herself she sits here for 11 minutes and she watches a white screen and then she decides to go in there and she fixes it.
İki, burada oturuyor ve film kopuyor ve yalnız başına burada 11 dakika oturuyor ve beyaz ekrana bakıyor, sonra oraya gitmeğe ve onarmağa karar veriyor.
After the war, you must get in shape, then have a go for five or six rounds a night, that's more like it.
Savaştan sonra, biraz şekle girer... gecede 4-5 kere yaparız! Değil mi?
Squeeze it for a sec then we'll go.
Tamam, gideceğiz, bir dakika şunlara dokunun. Sonra istasyona gideriz.
And then wait for it to go down.
Sonra da inmesini beklersin.
I was gonna go for it right then... because you never know when something's gonna happen to you.
tam zamanında ne olacağını hiç bilemezsin zira...
And if you take the kid, then it's to see football, you have a good time, him too, you take him for a walk you go to the cakeshop, I have to do the hard stuff,
Eğer çocuğu sen götürürsen de maç izlemeye götürüyorsun o da sen de iyi vakit geçiriyorsunuz, onu yürüyüşe çıkarıyorsun pastaneye gidiyorsunuz, işin zor kısmı bana kalıyor...
I pool my resources, I consider my options and then I go for it.
Yeteneklerimi ortaya koyarım, seçeneklerimi hesaplar ve işe koyulurum.
No-no... Then I prefer to go home. Well, at least wait for it to stop raining.
Hayır-hayır... sonra eve gidin en azından yağmur durana kadar beklersiniz.
If you want to go for the jackpot, then you must sign it.
Büyük ikramiyeyi kazanmak için imzalaman gerek.
Then go home and learn it for another 10 years
- o zaman gidip on yıl çalışta gel.
It'll go faster for a minute, and then it'll stop.
Bir an için hızlanır, ama sonra geçer.
If, however, you have had a body in the house for more than five days and if it is safe to go outside, then you should bury the body for the time being in a trench or cover it with earth and mark the spot of the burial.
Bir ceset, evin içinde beş günden fazla kaldıysa... ve dışarı çıkmak güvenli ise... cesedi bir süreliğine bir çukura gömmeli... ya da üstünü toprakla örtüp defin yerini işaretlemelisiniz.
But now, it is time for you to attend to your duties, so go and change your dress, and then look to little Edward in the nursery.
Ama şimdi görevinizi yapma vaktiniz geldi, gidin ve elbisenizi değiştirin, ve küçük Edward ile ilgilenin.
I'd do it for you. - And then we can go?
Dünyanın dört bir yanından kadınlar bana ahlaksız tekliflerini yazarlar.
Then let's go for it.
Öyleyse, yapalım şu işi.
All I have is these cancer sticks without filters, but I figure if you gotta go for it, then why not go with gusto?
Sadece bu filtresiz kanser çubuklarım var. Ama siz aldığınıza göre neden tadını çıkarmayalım?
Let's go and open it for him, then! Edmund!
Haydi gidelim ve o çukura gömelim onu!
And if it is that comet that's making everything go crazy... then all we gotta do is stay alive for the next seven days.
Her şeyin delirmesine sebep olan o yıldızsa yedi gün daha hayatta kalmamız gerek.
Then let's go for it.
O zaman oraya gidelim.
And when everything is totaled up, then they go for the checkbook, like it never occurred to them that they have to pay.
Her şey tamamlandıktan sonra çek defterlerini ararlar sanki para ödeyecekleri hiç akıllarına gelmemiş gibi.
So all I gotta do is starve and be miserable for a week, then my life will go back to the normal hell it always was?
Tek yapmam gereken bir haftalığna açlık ve sefalete katlanmak, böylelikle hayatım eskisi gibi cehenneme dönecek öyle mi?
Then it's even more important to go away for a few weeks.
Bu buradan iki haftalığına ayrılman için daha iyi bir neden.
We were at The Top of the World and then we saw that shooting star and we decided to go look for it.
Biz Top of the World'daydık ve sonra düşen bir göktaşı gördük ve onu aramaya karar verdik.
It makes a hearty base for soup. Well, then, I'll get the hanger, and a little piece of gum, and a-hunting we will go.
ve eminim çoraplarını aynı zamanda gözden kaybolmuştur, ve idea ederim ki, eşleri hiçbir şey bilmiyorlardır.
Then it's time for me to go.
O zaman gitme zamanı geldi demektir.
Each image came up, was there for a flash to be appreciated and savored... and then let go because you know it's gonna be superposed with others.
Her görüntü tadımlık ve anlık görünüyordu gözümüze sonra aklınızdan silmeniz gerekiyordu çünkü üst üste bineceklerini biliyorduk.
- Then enter the tournament and go for it.
- O zaman turnuvaya gir ve kazan.
Well, then it's time for me to go.
O zaman gitme vaktim gelmiş.
I can stay silent for days, then suddenly let go if it seems right.
Günlerce sessiz kalabilirim ama doğru geliyorsa, kendimi bırakabilirim de.
Well, if you're not gonna help me look for it, then this whole fucking place has gotta go.
- Aramama yardım etmeyeceksen, tüm bu lanet yerin yok olması gerekecek.
Then we'll just go for a walk or a drink. It doesn't matter to me.
O zaman yürüyüşe veya içki içmeye gidelim.
If General Wellesley wants me to go into country infested by French patrols, grab a bridge, and hold it long enough for you to blow it to kingdom come, well, then, sir, I'll need a crack company of first-class men.
Eğer General Wellesley benden Fransız devriyelerinin istila ettiği iç bölgelere gidip köprüyü almamı istiyor,... ve onu sizin için yeterince tutup krallığın gelmesi için uçurmamı istiyorsa,... o zaman efendim, birinci sınıf bir vurucu bölüğe ihtiyacım var.
then go ahead 63
then go 256
then go home 40
then go in 18
go for it 869
for it 119
then nearly 94
then don't 282
then you're an idiot 17
then what 1564
then go 256
then go home 40
then go in 18
go for it 869
for it 119
then nearly 94
then don't 282
then you're an idiot 17
then what 1564
then prove it 86
then i'm leaving 17
then you're wrong 16
then you know 40
then i 166
then it's a date 18
then you 156
then it's settled 125
then leave 77
then i'll wait 16
then i'm leaving 17
then you're wrong 16
then you know 40
then i 166
then it's a date 18
then you 156
then it's settled 125
then leave 77
then i'll wait 16