There is no escape translate Turkish
217 parallel translation
"There is no escape He must perform his sorry duty."
Kaçış yok. Bu acı görevi yapmak zorunda.
- There is no escape.
- Kaçış falan yok.
There is no escape from the Caine.
Caine'den kurtuluş yoktur.
Yes, there is no escape. Even the thoroughbreds end up like this.
Keşke yapacak bir şey olsaydı.
There is no escape, it seems.
Hiç kaçis yok anlasilan.
There Is no escape from the room that holds them.
Odadan kaçabilecekleri bir yer yok.
There is no escape now, except for us!
Biz hariç kimse ondan kaçamayacak.
No, my dear, there is no escape for you.
Hayır, sevgilim, senin kaçışın yok.
But there is no escape for you on this ship.
Ama bu gemide senin için kaçış yok.
But I am also sorry for you because I know there is no escape from this jungle.
Bir yandan senin için de üzülüyorum çünkü biliyorum ki, bu ormandan kaçış yok.
Welcome to the penal colony of French Guiana whose prisoners you are and from which there is no escape!
Fransız Guyanası, hapishane kolonisine hoşgeldiniz burada mahkumsunuz ve kaçmanız olanaksız!
Welcome to the penal colony of French Guiana whose prisoners you are and from which there is no escape.
Fransız Guyana'sının ceza kolonisine hoşgeldiniz burada mahkumsunuz ve hiçbir yere kaçamazsınız.
There is no escape.
Kaçiş yolu yok.
There is no escape.
Kurtulma imkanın yok.
There is no escape.
Hiçbir yere kaçamazsın.
I tell you there is no escape 20 years, 40 years, the land will be back to its people.
20 yıl da, 40 yıl da geçse toprak asıl sahiplerinin olacak.
But if there is no escape, I come after the trouble. There is no more killing
Ama bela üzerime gelirse, kaçacak yerim yoksa, ben belanın üzerine giderim.
There is no escape.
Kaçış Yok.
There is no escape... my young apprentice.
Başka seçeneğin yok... .. genç öğrencim.
I have repeatedly told you... that there is no escape from my camp... unless you consider death an escape.
Kampımdan kaçmanın imkansız olduğunu size tekrar tekrar söyledim. Tabii ölümü bir kaçış yolu olarak görmüyorsanız.
There is no escape from the grave.
Mezardan kaçış yoktur.
Surely this time there is no escape.
Bu kez kaçış yolu yoktu.
There is the theory of the Mobius- - a twist in the fabric of space where time becomes a loop from which there is no escape.
Möbius teorisi diye bir şey vardı. Uzayın dokusundaki bir yırtık, zamanı, kaçış olmayan... bir döngüye dönüştürüyordu.
Gather round, gather round... as Ulric the Undying defies the drowning chamber... a watery nightmare from which there is no escape.
Toplanın! Toplanın! Ölümsüz Ulric su dolu tanka kafa tutuyor kaçış olmayan sulu bir kabus yaşatacak.
There is no escape.
Kaçış yolunuz yok. Yüzbaşı!
There is no escape, Jason!
Kurtulma şansın yok Jason.
No doubt the third, when Luther realizes that there is no escape.
Üçüncünün sonu da yakın. Eğer, Luther, başka çıkış yolu olmadığını anlarsa...
But make no mistake, there is no escape.
Ama hata yapma, buradan kaçış yok.
Of course, the truth is, there is no escape.
Tabii gerçek şu ki, kaçış yoktur.
Don't bother to run... there is no escape.
Kaçma zahmetine girmeyin. Buradan bir çıkış yok.
There is no escape from the fortress of the moles!
Köstebeklerin kalesinden kaçış yoktur!
There is no escape.
Kaçamazsınız.
"Reports yesterday indicated that Frank James had made good his escape, but of Jesse James there is no news at all."
"Dünkü haberlere göre, Frank James kaçtı, ama Jesse James'den hiç haber yok."
I thought I could escape from it, but there is no place- -
Bundan kaçabilecegimi sanmistim, ama öyle bir yer yok...
Is there no way to escape?
Kaçmanın yolu yok mu?
Today there is no darkness into which they can escape.
Buğün kaçabilecekleri bir karanlık yok.
There is no escape.
Kaçış yok.
There is, of course, no escape for them.
Onlar içinse elbette kaçış yok.
There is, of course, no escape.
Elbette kaçış yok.
There is no way he can escape from my clutches
Benim çöplüğümde kimse bana yamuk yapamaz!
- Is there no escape?
- Hiç kaçış yok mu?
There really is no escape.
Karen!
And after all, there is no chance of escape.
Ve ayrıca, kaçma ihtimalleri hiç yok.
First is to trap'em in a place from which there is absolutely no escape.
Birincisi, onları kesinlikle hiçbir çıkışı olmayan, kaçamayacakları bir yerde tuzağa düşürüp, kapana kıstırmak.
[voice of Joshua] To kill'em, trap'em in a place from which there is absolutely no escape.
Onları öldürmek için kesinlikle kaçamayacakları bir yerde kapana kıstırmak gerek.
Japan is so small there's no escape.
Japonya o kadar küçük ki, kaçacak yer yok!
There is no chance of reprieve, no possibility of escape.
Buradan kurtuluş yoktur ve kaçmak imkânsızdır.
There's no way they could escape from the Institute of Bugs and Vermin because that place is a fortress.
Böcekler ve Haşereler Enstitüsünden kaçmalarına imkan yok, çünkü orası bir kale.
There is no escape. No escaping the true horror.
Ani bir sessizlik ve ardından, canhıraş bir gök gürültüsü şimşek, tufan, hortum kıtlık, salgın, yangın, deprem...
There is no release, no escape except death.
Buradaki yetkili kişi gibi görünüyorsun. Ben de bu arkadaşlarınıza burada talihsiz bir yanlış anlaşılma olduğunu açıklamaya çalışıyordum
There is no escape.
Kaçamazsınız.Seni tanıyorum.
there isn't 382
there is no such thing 30
there is no need 45
there isn't any 54
there is no god 74
there is nothing 106
there is hope 43
there is no time 77
there is 1445
there isn't time 60
there is no such thing 30
there is no need 45
there isn't any 54
there is no god 74
there is nothing 106
there is hope 43
there is no time 77
there is 1445
there isn't time 60