There is none translate Turkish
422 parallel translation
Of course you can't say there is none. Because I have to be here so you can find your mother.
Söylemedin çünkü anneni bulmak için bana ihtiyacın vardı.
But there is none.
Ama yok.
- There is none.
- Paramız yok.
There is none, but we have to be careful.
Zararı yok, ama dikkatli olmalıyız.
I only know there is none in you.
Sadece sende olmadığını biliyorum.
- There is none to undo.
- Geri alınacak bir cinayet yok ki.
There is none but he whose being I do fear ;
Bir tek onun varlığı korkutuyor gözümü.
But there is none more remote than Mount Kenna observatory in this part of south Africa.
Ancak Güney Afrika'nın bu bölümünde yer alan... Mount Kenna Gözlem Evi kadar hiçbiri daha uzağa kurulu değildir.
There is none beside thee.
# Yalnızca sensin yaratan #
- There is none.
- Öyle biri yok.
I've heard so much about how quick you are with a gun. I've heard it said there is none quicker.
Sizin silah çekmede ne kadar hızlı olduğunuzu çok işittim ve daha hızlısının olmadığını da duydum.
In the darkness where you say you are... there is none to listen to your lament.
Onun mekanı olduğunu düşündüğün karanlıkta aslında ağıtlarını dinleyecek kimse yok.
Just as there was no profound reason to begin... this formless message, so there is none for concluding it.
Bu biçimsiz mesaja başlamak için... derin bir sebep olmadığı gibi... bir sonuca varmak için de bir sebep yoktur.
There is none, Montresor.
Burada yok, Montresor.
There is none, Montresor.
Burada değil Montresor.
There is none, Montresor.
Para yok Montresor.
There is none.
Hiç kimse yok.
There is none that can deliver out of Thy hand.
Senin elinden kimse kurtulamaz.
- There is none.
- Düşman birliği yok.
- There is none.
Elimizde yok.
Down, to where there is none but... Gollum.
Aşağılara, ta Gollum'dan başka bir şeyin bulunmadığı yerlere.
"There is none greater than he in Earth or Heaven."
Dünya'da ve Göklerde ondan büyüğü yoktur. "
Only now you know there is none left to save.
Yalnız artık kurtarılacak bir şey kalmadığını biliyorsunuz.
There is none.
Öyle bir kişisel çözüm yoktur.
There is none but he whose being do I fear.
Şu anda beni korkutan tek kişi o.
There is none!
Çünkü öyle bir şey yok!
- There is none.
- Kimse değil.
There is none on your part or mine.
Senin de benim de hiç dostumuz yok.
There is none!
Anlam arama!
- There is none.
- Makinist yok ki.
You know there is none around here.
Buralarda bar falan yok.
It would appear that you are creating a mystery where there is none.
Kendinizce bir gizem oluşturduğunuz görünüyor.
There is none in this world for us.
Bize yer kalmadı.
- There is none.
- Buğday mı kalmıştır?
Assigning human emotion where there is none, cannot be, in a machine.
Bir makinede, insan duyguları verilmiş hiçbir yer olamaz.
There is none.
Hiçbirşey.
There is none.
Hiç işsiz insan kalmadı.
How it got there is none of my business, Captain.
Oraya nasıl gittiği benim meselem değil Kaptan.
I submit that there can be no doubt whatever in the minds of thejury... that the prisoner is none other than Jean Valjean.
Suçlunun Jean Valjean olduğu konusunda, juri üyelerinin akıllarında en ufak bir şüphe bırakmayacağım.
But that there be no doubt in the minds of the jury... I am about to produce five witnesses — none of whom is connected even remotely with the Midland — who were present when Frank James confessed.
Jürinin aklında hiç şüphe olmaması için Midland ile uzaktan yakından hiç bir bağlantısı olmayan ve Frank James itiraf ettiğinde hazır bulunmayan beş tanık getirmek üzereyim.
But there is no more money. None at all.
daha fazla para yok. hepsi bu.
There is absolutely none
Amerika'lı bay Black, fransız bay Blue ve ingiliz bay Brown.
There is none else.
Sana şükrediyoruz.
Now, none of you is proud of being here, but there's no reason why you shouldn't be proud of your house.
Şimdi, hiçbirinizin burada olmaktan onur duymadığını biliyorum,.. ... ama evinizden onur duymamanız için bir sebep yok.
Is there any hope? - None.
Hiç umut var mı?
- I want him to know there ain't none.
- İş olmadığını bilmesini istiyorum.
- Is there a replacement for that? No, none.
- Yerini alacak bir şey var mı?
And when I say none I mean there is a certain amount- - More than we are prepared to admit- -
Hiç dediysem, bir miktar var itiraf edebileceğimden fazla.
There is no life before this one, just like there's none afterwards.
Sonrasının da olmadığı gibi.
There is good fight tonight ; none of the cocks have been defeatedþ yet.
Bu gece iyi dövüş var ; horozların her ikisi de yenilmemiş daha.
There's none on the jump suit, so she's saying that the jacket is missing cos it had the saliva on it.
Tulumda hiçbir şey yoktu bu yüzden üstünde salya olan hırkanın kayıp olduğunu söylüyor.
there isn't 382
there is no such thing 30
there is no need 45
there isn't any 54
there is no escape 44
there is no god 74
there is nothing 106
there is hope 43
there is no time 77
there is 1445
there is no such thing 30
there is no need 45
there isn't any 54
there is no escape 44
there is no god 74
there is nothing 106
there is hope 43
there is no time 77
there is 1445