There is now translate Turkish
5,058 parallel translation
There is now.
- Artık var.
And there's nothing we can do about it now, but I just think we have to be a little more tactful than, you know, the usual.
Ve şimdi bunun için yapabileceğimiz bir şey yok. Ama istiyorum ki bu iş için normalde olduğumuzdan biraz daha ince düşünelim.
But there is no way I am backing out now.
Ama bundan şu anda vazgeçmem imkansız.
If he's in Storybrooke, there has to be a clue in here about how he got back or how we can find him now that he is.
Eğer Storybrooke'daysa buralarda bir yerde nasıl geri döndüğüne ya da onu nasıl bulabileceğimize dair bir ip ucu olmalı.
Hmm. Now, Mike, is there anything about your past that you'd like to talk about?
Şimdi Mike, geçmişin hakkında konuşmak istediğin bir şey var mı?
And there is one now.
Ve bir tane daha.
No! Now, is there anyone here who has not crossed the line when it comes to matters of the heart?
Hayır, burada konu gönül meseleleri olunca sınırı aşmamış olanımız var mı?
Now, if the North Star is over there, that must be the evening star in relation to the constellation of "I've-no-idea-what-I'm-talking-about!"
Şimdi, eğer Kuzey Yıldızı oradaysa, akşam yıldızı da olmalı ki onun da "Ne - söylediğim-hakkında - bir fikrim-yok!" takım yıldızı ile ilgisi var.
But now you know that there is an afterlife, even for us.
Ama şimdi bizim için ölüm sonrası yaşam olduğunu biliyorsun.
I mean, you're more interested in getting into the psychos hall of fame because... let's face it... what else is there for you now?
Yani, en ünlü psikopatlar listesine girmekle daha çok ilgileniyorsun çünkü... şununla bir yüzleşelim şu an senin için başka neresi var?
It's believed that cows are people who have died, and they've been reincarnated, and their new life is now the cow, which is why they don't eat them and why they give'em all the love and respect in the world over there.
İneklerin ölmüş insanlar olduklarına inanıyorlar. Reenkarne oluyorlar. Ve inek olarak yeniden geldikleri için onları yemiyor ve saygı gösteriliyor.
Now, what's odd is that for someone who appears to have been assaulted at time of death, there are no Colles fractures to the distal radius, or humeral head breaks.
Ölüm sırasında saldırıya uğrayan biri için tuhaf olan distal radyus ve kol kemiklerinde colles kırıkları olmaması.
But there is a big difference between now and then.
Fakat o zaman ve şu an arasında büyük bir fark var.
I didn't even think that was a remote possibility, and now I know... not only is it possible, without your help, it's likely I'll spend the rest of my life there.
En ufak bir ihtimal bile olduğunu düşünmezdim, ama şimdi biliyorum... sadece mümkün olduğunu değil, ayrıca yardımın olmadan orada hayatımın geri kalanını geçireceğimi de.
Now, is there anything you'll need tomorrow?
Şimdi, yarın istediğiniz herhangi bir şey var mı?
Now, she may have been there, she may have watched, but she is not the girl's killer.
Artık oraya gidebilir, orada asılırken izlenebilir ama o, kızın katili değil.
There is another circle coiled above me now, another snake.
Üstümde, etrafımı saran başka bir şey var, başka bir yılan.
But there is another circle I now see coiled about me.
Fakat burada etrafımda şekillenen başka bir halka var.
And now there is no longer the need for it.
Ve şimdi buna kesinlikle ihtiyaç yok.
"If there is justice where he now walks, it might be that the care which he wore so heavily will be lifted from him."
"Eğer şuan onun yürüdüğü yerlerde adalet varsa, bir zamanlar fazlasıyla üstlendiği bu görev ondan alınmış demektir."
And now, there is nothing.
Ve artık hiçbir şeyim kalmadı.
Now, is there anything else you want to confess since you're on such a roll?
Hazır başlamışken, itiraf etmek istediğin başka bir şey var mı?
Now, is it possible that you'll find a piece of evidence in there which suggests that he's a multiple offender?
Şimdi, O'nun da bir suç ortağı olduğuna dair bir parça kanıt bulmanın ihtimali var mı?
Now, going backwards, there's nothing particularly compelling about either of their graves, but, holy cow, everything before it is.
Geçmişte mezarları hakkında önemli bir şey yok ama Aman Tanrım, hepsi bunun öncesindeymiş.
Now tonight, I am gonna prove to you that he is a liar and that the greatest story ever told is, in fact, the greatest lie ever told because... and here's the nub of it... there is no God.
Bu akşam, sizlere onun bir yalancı olduğunu kanıtlayacağım ve anlatılan en mükemmel hikayenin, aslında en büyük yalan olduğunu çünkü... işin can alıcı kısmı burada Tanrı yok.
But there's not much point in that now, is there?
Ama artık bir anlamı kalmadı, değil mi?
But we called this meeting because now there is a pattern of harassment.
Fakat bu toplanmayı düzenlememizin nedeni taciz durumunun olması.
There is a larger power in play now, one that we are presently ill-equipped to face.
Artık oyunda daha büyük bir güç var ve şu an bu güçle yüzleşebilecek durumda değiliz. - Samaritan.
What is there to stop us from declaring our hearts now?
Kalbimizin istediğini şimdi yapmamıza engel olan ne?
There may will come a time when it is right for me to return to London but, uh... it isn't now.
Londra'ya dönmek için doğru bir zaman gelebilir ama.. şey, şimdi değil.
As for right now, Director- - while there is some very dense forest in that area, I will request immediately that search plans are dispatched for recovery.
Şimdiye gelince, Müdür Bey o bölgede birkaç sık orman olmasına rağmen arama planlarını, geri kazanım için bitirmelerini hemen talep edeceğim.
And wherever he is now, knowing all this, there's a good chance he'll be gunning for us.
Ve şimdi her neredeyse, tüm bu olanları biliyor büyük ihtimalle zayıf anımızı kollayacaktır.
And, as luck would have it... Her new book comes out today, and Mae is in there right now.
Ve şansına yeni kitabı bugün çıkıyor ve Mae de şu an içeride.
Now, he comes back once a year but tells his parents that his girlfriend out there is afraid of flying.
Bir yıllığına geri döndü fakat ailesine kız arkadaşının uçmaktan korktuğu bahanesini uydurdu.
From now on, I'm gonna volunteer for every business trip, and see all the great stuff that's out there.
Şu andan itibaren her iş gezisi için gönüllü olacağım ve harika şeyleri keşfedeceğim.
You know, Booth is there right now.
Booth şu an orada.
So if I walk in there right now and ask him who his attorney is, he's gonna say it's you?
Yani şimdi içeri girip avukatının kim olduğunu sorsam, senin adını mı verecek?
Is this all there is for us now?
Bizi bekleyen tek şey bu mu artık?
But now that you've admitted error, is there a chance that you could be wrong about Mr. Sweeney's alibi?
Madem ki bir hatanı kabul ettin,... Bay Sweeney'in bahanesi hakkında da yanılmış olma ihtimalin var mı?
Well, nobody noticed till now, but there is an hour-long gap in the surveillance video from three nights ago.
Ş imdiye dek kimse farketmemiş ama üç gece öncesinin güvenlik kayıtlarında bir saatlik bir boşluk var.
Half the city is out there looking for you right now... and since Gabe's not on our side anymore, I think that we have to think about what's best for you, not us.
Şehrin yarısı seni arıyor ve Gabe artık bizim tarafımızda olmadığı için bizim için değil de senin için en iyisinin ne olduğunu düşünmeliyiz.
There is no way Vincent's getting out now.
Vincent'ın buradan çıkmasının imkanı yok.
Where you're living now is right on the edge of Sabini's territory and all the coppers round there work for him.
Yaşadığın bölge Sabini'nin bölgesi ve oradaki tüm polisler onun için çalışıyor.
How many bakers is there in Camden Town now?
Camden Town'da kaç tane fırıncıları var?
If that's all there is to be said for now?
Konuşulacakların hepsi bu kadar mı?
Right now, that that story is out there, there is a target on my back.
Şu an bu hikaye ortaya çıktı arkamda bir hedef tahtası var.
Now, that's all there is, so let's make it last.
Şimdi, Hepsi burada, hadi bunu sonuncu yapalım.
If there is anyone who thinks These two should not be united, speak now Or forever hold your...
Eğer bu ikisinin birleşmesini istemeyen birisi varsa şimdi konuşsun ya da sonsuza kadar...
The brother of a friend of mine came back from there and now he is a professor.
Arkadaşımın kardeşi Amerika'dan döndüğünde profesör oldu peki ya sen? !
Twe... rea... so, is he in there now?
Şu an içeride mi?
Is he in there right now with the...
Hala içeride mi?
there isn't 382
there is no such thing 30
there is no need 45
there isn't any 54
there is no escape 44
there is no god 74
there is nothing 106
there is hope 43
there is 1445
there is no time 77
there is no such thing 30
there is no need 45
there isn't any 54
there is no escape 44
there is no god 74
there is nothing 106
there is hope 43
there is 1445
there is no time 77