English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / To hell with that

To hell with that translate Turkish

420 parallel translation
- Oh, to hell with that!
Canı cehenneme!
A long life eating gruel - to hell with that!
Kim pirinç lapası yiyerek uzun bir yaşam ister?
To hell with that garden of yours, do you understand?
Bahçenin canı cehenneme, anlıyor musun?
- To hell with that idea.
- Bu fikrin canı cehenneme.
To hell with that!
Cehenneme git. Senin söyleminle :
- To hell with that! I walked around all night, hoping to see you.
Bütün gece caddelerde seni aradım.
- To hell with that.
- Hayatta olmaz.
To hell with that director.
Müdürün canı cehenneme.
To hell with that, you dig?
Yemezler bunu, tamam mı?
To hell with that.
Boşversene.
To hell with that.
Canı cehenneme.
To hell with that!
- Boş versene!
Fletch Number 2 : He says, "To hell with that fool. " Walk across the border, get the film out and get myself an Emmy. "
İkinci Fletch ise boş ver şu aptalı sınırı geç filmi götür ve bir Emmy kazan diyor.
To hell with that!
Tatilin canı cehenneme!
- We're all rich. - - To hell with that.
- Artık zengin miyim?
What's the matter? Why didn't you bore in? To hell with that guy.
- Bu kadar kolay vazgezmeyeceksin herhalde?
To hell with that.
Beni ilgilendirmez.
You expect me to cry all over your big desk? Well, to hell with that!
Masanıza eğilip ağlamamı mı bekliyorsunuz?
To hell with that. Don't worry about that.
boş ver şimdi imla hatalarını.
To hell with that green of yours!
sana da yeşilede lanet olsun!
I'll make my heaven to dream... upon the crown... and, whiles I live, to account this world but hell... until this misshaped trunk that bears this head... be round impaled with a glorious - crown.
Yaşadığım süre cehennemim olacak bu dünya, bu kafayı taşıyan biçimsiz vücudumu görkemli bir taç süslemezse.
Well, now this is a hell of a time to bring that up with the trial half-over.
Pekala, Şimdi davanın yarısına kadar gelmişken kitap mı karıştıracağız.
I told you to go to hell and take that trollop with you.
Defol ve yanında bu pasaklı fahişeyi de götür.
Temper like that, and one of these days you'll find yourself riding through town with your belly to the sun, your best suit on, and no place to go but hell.
Bu sinirle bir gün kendini... sokakta üstün başın dağılmış halde... saklanacak delik ararken bulacaksın.
Besides, what the hell has that got to do with Fred being a good father?
Ayrıca bunun, Fred'in iyi bir baba olmamasıyla ne ilgisi var?
To hell with the money. We've got enough of that.
Yarından itibaren haftada üç gün evdeyim.
What the hell has that got to do with Chisum?
Bunun Chisum'la ne ilgisi var?
- Oh, the hell with that! I'd like to get some prophylactics or contraceptives.
Prezervatif veya gebelik önleyici var mı?
I hope he likes what he sees when he walks in here, because that's what he's taking to hell with him.
Umarım buraya geldiğinde görecekleri hoşuna gider... çünkü cehenneme giderken yanında götürecek.
When Gauche is finished with you, I pray to God that he sends you to hell.
Gauche seninle işini bitirince, Allah'a seni cehenneme göndermesi için dua edeceğim.
How the hell does he expect me to come up with that money?
O kadar parayı nasıl bulayım?
I'll count to 20, and if she's not here by that time the hell with her.
20'ye kadar sayacağım, eğer gelmezse lanet olsun.
This kid is and I'm just saying this because I don't know what the hell else to say he's a very smart....... you know, an ingenious guy that I think is one of the greatest guys I ever slept with, you know what I mean?
Bu çocuk... bunu söylüyorum, çünkü söyleyecek başka bir şey bulamıyorum... çok akıllı... ve marifetli bir çocuk... sanırım, yanında yattığım en mükemmel erkeklerden biri, anlıyor musun?
You mean, if we must fight for what we deserve, then to hell with it? Well, what is it, Louis? Is that your idea of revolution?
Hakkımızı almak yerine her şeyden vaz mı geçelim yani?
What the hell has that got to do with us?
İyi de, bunun bizimle alâkası ne?
What the hell has that got to do with some thief pushing him down the elevator shaft?
Birkaç hırsızın onu asansör boşluğuna itmesiyle bunun ne alakası var?
To hell with whose fault it is or anything like that.
Kimin hatası olduğu önemli değil.
What the hell's that got to do with it?
Ne alakası var şimdi bununla?
so I actually said it before Summer, so I'm gonna take credit for that the writers really have a great sort of playful spirit with the whole thing way to salt his game Mr. Cohen don't salt his game honey what the hell does that mean? it...
Ailem, bu partiyi veren çocuğun ailesinin arkadaşları.
To hell with that!
Boş ver!
To hell with school and stuff like that!
Okulun canı cehenneme!
What the hell does that have to do with anything?
Bunun konuştuğumuz konuyla ne ilgisi var?
This is most brave... that I, the son of a dear father murdered... prompted to my revenge by heaven and hell... must, like a whore, unpack my heart with words... and fall a-cursing like a very drab, a scullion!
Bu çok güzel işte... Ben katledilmiş bir babnın oğlu... Hem cennet hem cehennem öcünü al derken...
That's a hell of a way to break up with a guy.
Bu bir herifle yolları ayırmanın en uzun yolu.
Then some real estate developer... I can't remember the name, but the hell with it... decided just like that to move in! Sure they could...
Sonra bir müteahhit firma geldi... ismini hatirlamiyorum, ama her ne boksa iste firma bir anda oraya yerlesmeye karar verdi.
huh-huh, huh-huh, right, erm... ladies and gentlemen and fellow survivors of that stunning stag party... how did those two girls get under the table and what the hell were they up to with that toothpaste?
Pekala. Bayanlar, baylar, ve bu bekarlığa veda partisinden, sağ kurtulan dostlar. O iki kız masanın üstüne çıkıp ezmeyle neler yaptılar değil mi?
If that's the most that you have to leave me, then to hell with you.
Bana bıraktığın buysa canın cehenneme.
♫ To hell with love ♫ We could have used that money, Jerry.
O parayı kullanabilirdik, Jerry.
Why the hell is that? With all due respect, sir, your boys in intelligence never could decide who was a big enough threat to point those babies elsewhere.
Saygısızlık etmek istemem efendim ama, haber almadaki adamlarınız kimin daha büyük tehlike olduğuna bir türlü karar veremedikleri için başka bir yeri hedef almadılar.
This is most brave that I, the son of a dear father murdered prompted to my revenge by heaven and hell must, like a whore, unpack my heart with words and fall a-cursing like a very drab, a scullion.
Nasıl olur da öldürülmüş sevgili babasının biricik oğlu ben gökler, cehennemler öç almaya zorlarken beni oturmuş gönül avuturum kelimelerle, kaldırım yosmaları, aşçı yamakları gibi. Nasıl lanet okumakla yetinirim? Tüh, yazıklar olsun bana!
I THOUGHT THAT PART WAS GOING TO TAKE A LOT LONGER, SO I'M NOT REALLY PREPARED--AW, TO HELL WITH IT.
Beraber yaşamak uzun soluklu bir karar olduğu için tam olarak hazır olmadığımı düşünmüştüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]