To heaven translate Turkish
4,127 parallel translation
I just died and went to heaven.
Öldüm de cennete gittim sanki.
And to Muslims, it is the cave that Muhammad prayed in after being brought here from Mecca before he ascended to heaven to be confirmed as the seal of the prophets.
Müslümanlara göre burası, Muhammed'in peygamberliğinin nişanı olarak göğe yükseltilmeden önce Mekke'den getirildiğinde namaz kıldığı mağaradır.
The Rapture. When the end times come, the true believers in Christ will be lifted up, body and soul, into heaven, leaving everyone else to duke it out.
Kıyamet koptuğunda, geride kalanlar birbirini gebertirken İsa'ya gerçekten inananlar beden ve ruh olarak cennete taşınacaklar.
Does that mean you'll float up to heaven at half speed?
O zaman cennete doğru daha yavaş mı süzüleceksin?
ascended into heaven, is seated at the right hand of God the Father Almighty ; from thence he shall come to judge the living and the dead.
Allah, o sebepten dolayı ölü ve dirileri yargılayacak!
Maybe she came back as a cat just to see you, Tony, just to reconnect for a short time before she went back to Heaven.
Belki de cennete gitmeden önce kısa bir süreliğine seni görmek için kedi olarak seninle iletişim kurmuştur.
Trust Jesus and go to heaven.
İsa'ya inanın ve cennete gidin.
Because it's a direct link to heaven.
Çünkü o cennetten gelen direk bir yayın.
To heaven?
Cenneti mi?
Virtual passports to heaven... in exchange for hard cash.
Nakit para karşılığı cennet için sanal pasaportlar.
Do you want to go to heaven?
Cennete gitmek ister misin?
Go to heaven and give it to an angel.
Cennete gidip bir meleğe ver.
I go to heaven and hell back and forth everyday.
Her gün cennetle cehenneme gidip gidip geldim.
What if I were to slit this soft throat and release her soul to Heaven, then where would you go, foul thing?
Bu yumuşak boğazını kesiversem ve kızın ruhunu cennete göndersem o zaman nereye gidersin, seni rezil şey?
You think you're going to get to heaven?
Sence cennete gideceğine inanıyor musun?
All these hotties out here, I feel like I died and went to heaven.
- O kadar çıtır var ki kendimi cennette zannettim.
If they aren't baptized, they won't go to heaven.
Vaftiz edilmezlerse cennete gidemezler.
We're gonna have to get ready to go to heaven someday, aren't we?
Bir gün Cennete gitmek için hazırlanmamız gerekecek, değil mi?
I guess I just need to go to heaven.
Öteki dünyaya mı göçüp gitsem?
You have to send her to heaven like you promised.
Söz verdiğin gibi onu cennete göndermeliyiz.
I told you that I would send you to heaven.
Seni cennete göndereceğimi söylemiştim.
We need to dress you this way so that you will go to heaven looking beautiful. Wouldn't you agree?
Böyle süslü püslü şeyler giyin ki cennete güzel bir şekilde girebilesin, öyle değil mi?
No matter what the truth is, you can just go to Heaven.
Gerçek her ne ise, cennete gideceğini düşün.
But Dol Soe, I will soon be returning to heaven.
Bu arada Dol Sae yakında öteki dünyaya geri döneceğim.
I promised that I would send you to heaven peacefully, but... how I can now change anything without looking like a fool?
Seni cennete gönlüm rahat bir şekilde yollayacağıma söz verdim. Şimdi nasıl verdiğim sözden dönerim?
If I go to Heaven, you won't be able to remember me.
Cennete gidersem beni hatırlamayacaksın.
I will find my mother... And I will send you to Heaven.
Annemi de bulacağım seni de cennete göndereceğim.
I don't have to go to heaven.
Cennete gitmesem de olur.
If you go to heaven there is a price that you have to pay.
Ama cennete gitmek istersen bedelini ödemelisin. Bedelini mi ödeyeceğim?
You're somebody who can go to heaven and find a way to remember.
Cennette bile beni hatırlamanın bir yolunu bulabilecek birisin sen.
Even if I go to heaven and forget you... or I go to hell and you forget me and... even if we won't be able to recognize each other wherever we go...
Cennete gidersem seni unutmuş olacağım cehenneme gidersem de sen beni unutacaksın. Yani hiçbir şekilde birbirimizi hatırlayamayacağız.
Well, do you remember how we used to tell you there was a heaven for all the flowers that die?
Ölen çiçeklerin gittiği bir cennet var derdik sana, hatırladın mı?
What happened to the man who moved heaven and earth to get me out of jail when I'd lost hope?
Umudumu kaybettiğimde, beni hapisten kurtarmak için her yola başvuran adama ne oldu?
His wish was to reach the ninth heaven
# Muradı ermektir arşı tavafa.
- I want to see daddy. Baby, he's in heaven.
Bebeğim, baban cennete gitti.
After the things I did on earth and in heaven, I didn't deserve to be out.
Dünyada ve cennette yaptıklarımdan sonra oradan çıkmayı hak etmiyordum.
I have been trying to pretend that I can escape what I did in heaven, but I can't.
Cennette yaptıklarından kaçabilirim diye düşünmüştüm ama yapamam.
I sent more 30 guys to hell or to heaven.
Cennette veya cehennemde.
You must've been too busy falling from heaven to notice.
Cennetten düşerken telaşınız vardı herhalde ki farkında olmadınız.
Welcome to the Indiana Fine Woodworking Awards, or as I like to call it, heaven.
Indiana Güzel Marangozluk Ödülü'ne hoş geldin veya benim deyimimle cennete.
But I can try to forgive her, and I can carry on on my own personal road to true redemption... so that one day when I enter the gates of heaven,
Ama onu affetmeye çalışabilir ve gerçek kurtuluşa giden yoluma devam edebilirim.
# Am I dreaming...? # It was a monumental task to put that album together, which became called Made In Heaven.
Made in Heaven adllı o albümü bir araya getirebilmek anıtsal bir işti.
# Made in heaven # It was all meant to be! #
d Made in heaven d Made in heaven d It was all meant to be... d
" But I soar to the heights of heaven.
"Ama ben cennetin arşlarında süzülürken..."
You who know not the heights of heaven... Do you desire passage to the castle of the king?
Cennetin kudretini bilmeyen sizler kralın kalesine seyahat etmek mi istiyorsunuz?
You've been moving heaven and earth to get Charlotte through this.
Charlotte bunları atlatsın diye elinden geleni ardına koymadın.
When you allowed me to become a heaven's being, Jade Emperor, our destiny wasn't the only thing that ended.
Beni ahiretin bir parçası yapmaya karar verdiğinizde yalnızca kaderimiz sona ermemişti.
However, the sky ( meaning "Heaven" ) isn't up there just for scenery, so you'd better prepare yourself to get all the punishment from the Heaven!
Fakat Tanrı bu yaptığını yanına koymaz. Tanrının vereceği cezayı çekmeye hazır ol!
Because I'm going to give you that punishment from the Heaven!
Tanrının cezası neymiş gör.
Lord Choi who fell from Heaven to the ground, who knew this would happen?
Evet, Lord Choi'nin bir gün bu hale geleceğini kim tahmin edebilirdi?
I told you that I'm going to send you to heaven.
Seni cennete göndereceğimi söyledim ya!
heaven 227
heavenly 27
heavens 284
heavens above 20
heaven forbid 39
heavens to betsy 16
heavenly father 64
heavens no 32
to hell with it 59
to hell with him 30
heavenly 27
heavens 284
heavens above 20
heaven forbid 39
heavens to betsy 16
heavenly father 64
heavens no 32
to hell with it 59
to hell with him 30
to hell with you 63
to here 31
to her 130
to hell 46
to hell with her 28
to hell with that 38
to help 59
to help me 30
to help you 75
to help people 28
to here 31
to her 130
to hell 46
to hell with her 28
to hell with that 38
to help 59
to help me 30
to help you 75
to help people 28