English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You're sorry

You're sorry translate Turkish

6,916 parallel translation
No, you're not getting my heart, I'm sorry.
Kusura bakma, benim kalbimi alamazsın. Hayır, olmaz.
You're sorry Livia's not here?
Livia burada olmadığı için mi üzgünsün?
You're sorry you can't do Latin with her.
Onunla Latince çalışamadığın için üzgünsün.
Sorry we aren't here to take your call unless you're a telemarketer.
Şu anda aramanıza cevap veremediğimiz için üzgünüz. Tabii bize bir şeyler satmaya çalışmıyorsanız.
You're just simply grabbing my ass. Oh. I am, sorry.
- Götümü düpedüz elliyorsun işte.
You're a bit outnumbered here, Miss... I'm sorry, what the fuck is your name?
Siz sanki burada fazlasınız Bayan... - İsminiz neydi acaba amına koyayım?
I'm sorry. So you're suggesting I do makeup tutorials or...
Yani, benim makyaj dersleri vermemi mi öneriyorsun?
Sure, you're very sorry.
Eminim çok üzgünsündür.
You're sorry?
Özür?
I'm sorry I'm nitpicking, but, like, you're breathing on me pretty hard right now.
Mızmızlandığım için özür dilerim ama şu an çok şiddetli nefes alıyorsun.
I know you're sorry.
Üzgün olduğunu biliyorum.
"Nah, you look kind of fat in it, you don't look that good in it, you're sorry you bought it, but there's another one you can buy."
"Hayır, biraz şişman gösteriyor, böyle pek iyi değil, aldığıma pişman oldum, ama alabileceğim başka bir şey daha var."
If you're saying 10 bucks, I'm sorry.
10 papel istiyorsan kusura bakma.
You're sorry?
Üzgünsün demek?
- No, no you're not sorry!
- Hayır, üzgün değilsin.
~ People don't know you're here, for good reason. ~ I said I was sorry.
- İnsanların burada olduğunu bilmemesinin bir sebebi var. - Tamam, özür diledik ya.
And now you say You're sorry For being so untrue
Şimdi vefasız olduğum için... ~... üzgünüm diyorsun ~
I'm so sorry, but I can't give you any information unless you're a family member.
Çok üzgünüm ama aile üyesi olmadığınız sürece size bilgi veremem.
I'm sorry. I don't know what you're looking for here.
Kusura bakma ama buraya ne amaçla geldiğini anlamadım.
You're right, and I'm sorry.
Haklıydın, özür dilerim.
Oh, sorry, sir, you're not supposed to... Mr. Burke.
Pardon efendim, sizin dışarı...
Sorry we aren't here to take your call, unless you're a telemarketer, and then we are thrilled to have missed your call.
Şu anda aramanıza cevap veremediğimiz için üzgünüz. Tabii bize bir şeyler satmaya çalışmıyorsanız. Öyleyse bize ulaşamadığınız için çok mutluyuz.
I'm sorry, you're saying that you...
Kusura bakma, şimdİ sen diyorsun ki..
You're right. I'm sorry.
Haklısın, kusuruma bakma.
- Sorry, Gwenny. But you're outta control.
- Kusura bakma Gwenny ama kontrolden çıktın.
You're sorry, you think sorry can undo this?
Demek üzgünsün. Sence üzgün olmak bunu düzeltir mi?
- Sorry, buddy. You're stuck with me.
- Üzgünüm dostum, bana mecbursun.
You're right, I'm sorry.
Haklısın, üzgünüm.
I'm so sorry that you're clearly going through a lot right now.
Şu an bir sürü sorunun olduğu için üzgünüm.
Why are you sorry, because you're ruining my life?
Hayatımı mahvettiğin için mi?
We're all sorry. But you know, that... That's what happens sometimes.
İkimiz de üzgünüz ama işte bazen oluyor böyle.
You're right. I'm sorry.
Haklısın, özür dilerim.
Mr Lombard, I doubt you're ever sorry for anything.
Bay Lombard daha önce herhangi bir konuda özür dilediğinizden şüpheliyim.
We're so sorry to bother you, sir, but could you please tell us where the Gregorys live?
- Rahatsız ettiğimiz için kusura bakmayın bayım ama Gregorys'lerin evinin yerini söyler misiniz acaba?
Sorry. Yup, that was... You're sick of that.
Kusura bakma, bu şakadan bıkmış olmalısın.
I don't care if you're sorry, max.
Üzgün olsan da umurumda değil Max.
- Good to see you. Sorry we're late.
- Sizi görmek harika, kusura bakmayın biraz geç kaldık.
You said you're sorry in a very sweet and humble way, and that takes a big man to do that, and that's what Johnny Rose is!
Sevimli ve mütavazi bir yolla üzgün olduğunu söyledin, ve bunu büyük adamlar yapar bu şekil de, ve bu Johnny Rose ne olduğunu gösteriyor!
I mean, just because you're not... sorry.
Yani sadece şey değilsin diye... pardon.
- I'm sorry, you're right.
- Üzgünüm, haklısın.
You're not replacing her, so sorry about it.
Sen de onun yerini almayacaksın. Yani üzgünüm.
Yeah, he, well, I'm sorry to tell you, he won, so we're gonna go meet the boys, but I think that means that you're buying.
Kazandı. Bizim çocuklarla buluşacağız ama bu sen ısmarlıyorsun demek sanırım, ha?
I'm sorry you're dead, but it happens to all of us, sooner or later.
Öldüğün için üzgünüm ama... Er ya da geç, bu hepimizin başına gelecek.
Tell her you're sorry, you buy her some flowers, and don't make me come back!
Bir çiçek al, git ondan özür dile.. ... ve beni buraya tekrar getirme!
You're... you're sorry?
Üzgün... üzgün müsünüz?
I'm sorry to have kept you waiting, but you're 20 minutes early.
Sizi beklettiğim için üzgünüm lâkin 20 dakika erken geldiniz.
I'm sorry you haven't found the answers you're looking for yet.
Aradığın cevabı daha bulamadığın için üzgünüm.
You're not sorry for what you did.
Yaptığın şey için üzgün değilsin.
You're sorry that I survived.
Ben hayatta kaldığım için üzgünsün.
I'm really sorry you're going through this.
Bunu yaşadığın için gerçekten üzgünüm.
Okay, I'm sorry, you're right.
Tamam, özür dilerim, haklısın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]