You're with me translate Turkish
12,259 parallel translation
You're living on borrowed time with me.
Sabrım tükenmek üzere.
You're stuck with me.
Benimle kala kaldın.
If you're gonna be a baby and not suck dick, that's fine with me.
Bebeklik yapıp sik yalamayacaksan benim için sorun değil.
You're here with me.
Benimle buradasın.
When I go home. You're coming with me, right?
Eve giderken sen de benimle geleceksin, değil mi?
So we're gonna skip school on Friday, and I'll tell my dad I'm staying with you over the weekend, and you tell your mom you're staying with me over the weekend, and then when they find out, we'll already be long gone.
Cumartesi okulu kıracağız. Babama hafta sonu sende kalacağımı söyleyeceğim. Sen de kendi annene bende kalacağını söyleyeceksin.
All linemen, you're coming with me.
Bütün kenar oyuncuları, benimle geliyorsunuz.
And as long as you're with me- - you're starting to become- - what?
Benimle olduğun sürece tam şey olmaya başlamıştın... Ne?
You're not leaving me out here with all this shit.
Bunlarla burada bırakamazsın beni.
You're not cross with me?
Bana kızmadın mı?
Jesus Christ, Kurt, you're driving me crazy with this already.
Yüce İsa, Kurt, zaten beni bunla deli ediyorsun.
You're coming with me.
Bizimle geliyorsun.
Like, I can't do this anymore if you're not gonna be here with me at all.
Mesela, bunu artık yapamam Eğer burada benimle olmayacaksan.
Whether you say it or you don? My heart can hear... You're with me, my dear You're right here.
Teşekkür ederim.
You're with me, my dear You're right here. You're with me, my dear You're right here. Storms of disasters fail to make me cry.
Panditji?
You're both coming with me.
İkiniz de benimle geliyorsunuz.
That smug look on your face while you're overlooking the beautiful vistas with Gisele on your arm will be priceless. And, listen, if you need to get bailed out a Colombian prison, just give me a call. Anyway, have a safe flight, my man, and can't wait to hear all your stories.
Giselle'le olduğun sürece mizacın bir görünüm paha biçilmez olacak.
I'll call you when they're done with me.
Benimle işleri bittiğinde ararım.
You're coming home with me.
Benimle eve geliyorsun.
You're coming with me.
Benimle feleceksin.
You're gonna need to come with me.
Benimle birlikte gelmeniz gerekiyor.
You're coming with me.
Benimle gel.
- About you're coming to live with me.
- Benimle yaşaman konusunu.
You're coming to stay with me for a few days.
Birkaç günlüğüne benimle kalacaksın.
You're more than welcome to stay with me, dear, until your mother gets back.
Annenler gelene kadar benimle kalırsan... çok memnun olurum tatlım.
You're angry with me, and you have the right to be.
Bana kızgın olduğunuzu biliyorum. Bu da en doğal hakkınız.
And you're coming with me.
Ve sen de benimle geliyorsun.
A pretty girl tries to comfort you in your time of stress and whatever the hell else you're going through, and you gonna take it there with me?
Güzel bir kız stres anında sizi rahatlatmaya çalışır Ve cehenneme ne yaparsan yap, Ve sen de orada yanıma alacak mısın?
You're dealing with me.
Senin işin benimle.
You're with me now. Oh, Bix.
- Artık benimlesin.
You're just going to have to be staying here with me.
Benimle burada kalmak zorundasın.
You know you're going to need something damn sizable substantial if you really want to rough up with me.
Eğer elindekiyle beni indirmeyi planlıyorsan çokça mermiye ihtiyacın var.
You're a good guy, Vincent, but you don't wanna get mixed up with me.
Sen iyi birisin Vincent. Ama benimle karıştırılmak istemiyorsun.
- I know you're angry with me, but I didn't know that house I was watching was your brother's house.
- Bana kızgın olduğunu biliyorum Ama ben bu evi tanımıyordum izliyordum Ağabeyinin eviydi.
You're sleeping with me.
- Biz beraber yatalım.
Bodhi, you're coming with me.
Bodhi, sen benimle geliyorsun.
You're coming with me.
Benimle geliyorsun.
About my brother who you're in love with and who you left me for?
Âşık olduğun ve uğruna beni bıraktığın abim için mi?
And if you're not with me, then you're against me.
Ve benimle değilsen, karşımdasındır.
So you're not here to have sex with me?
Yani buraya benimle seks yapmaya gelmedin mi?
I'm not interested in being your hooker with a heart of gold or being some pity piece about how the system failed me or whatever bullshit angle you're taking.
Altın yürekli fahişen ya da sistemin beni nasıl bu hâle getirdiğiyle ilgili acıklı bir hikaye ya da hangi açıdan bakacaksan onunla ilgilenmiyorum.
If you're gonna be seen with me, I can't have you wearing that.
Benim yanımda olacaksan üzerinde bunlarla dolaşamazsın.
Well, if you're gonna be seen with me, this is what you're wearing.
Yanımda görüneceksen bunu giyeceksin.
Yeah, if you're gonna be in charge of my safety, I need to know that you're not gonna just sketch off and leave me with a potentially dangerous client.
Evet, güvenliğimden sorumlu olacaksan beni potansiyel tehlikeli bir müşteriyle yalnız başıma bırakmayacağından emin olmalıyım.
Shep's busy, so you're just going to have to deal with me.
Shep meşgul, o yüzden benimle iyi geçinmek zorundasınız.
I know what you're gonna say, but since I'm already here, you might as well take me in with you, right?
Ne diyeceğini biliyorum ama hazır buradayken ben de sizinle içeri gelebilirim, değil mi?
It is bad enough I gotta be trapped on this island. - You're gonna stick me with Mark, too?
Bu adada kalmam yetmiyormuş gibi bir de Mark'ı mı vereceksin yanıma?
"You're a kith, blend warp and woof with me!"
"Irkın ne olursa olsun, burada hepimiz eşitiz!"
- You're coming with me.
- Benimle geliyorsun. - Hayır!
It's all right, you're with me.
Her şey yolunda, benim yanımdasın.
You're leaving me alone with the undertaker?
Cenazeciyle beni tek başıma mı bırakıyorsun?
you're with me now 38
you're with them 22
you're with us now 16
you're with us 37
with me 1243
with men 23
mexico 335
metro 61
merci 624
menu 31
you're with them 22
you're with us now 16
you're with us 37
with me 1243
with men 23
mexico 335
metro 61
merci 624
menu 31