You could say translate Turkish
5,854 parallel translation
I guess you could say I'm a disappointment.
Hayal kırıklığıyım diyebiliriz sanırım.
Yeah, I guess you could say Gholem is somewhat of a renaissance man.
Evet, zannedersem bu bağlamda Gholem'in bir tür Rönesans adamı olduğu söylenebilir.
I guess you could say I came here for a fresh start.
Sanırım, buraya taze bir başlangıç için geldiğimi söyleyebilirsin.
You've reached your goal, I guess you could say.
Hedefine ulaştığını söyleyebilirsin sanırım.
So you could say I'm a man who believes in repaying a debt.
Yani benim borcunu ödemesi gerektiğine inanan adamlardan olduğumu söyleyebilirsin.
You could say that.
- Bunu ancak siz söyleyebilirsiniz.
Look, you could say no.
- Bakın, hayır diyebilirsiniz.
♪ There's nothing you could say ♪ ♪ Nothing you could say ♪
Söyleyebileceğin bir şey yok
- Well, you could say "on a trip", you could say "running away".
- Şey, öyle diyebilirsin. Kaçış da diyebilirsin.
I guess you could say...
Sanırım, siz...
You could say that, yeah.
Evet, diyebiliriz.
Did you guys find something at Ella's apartment? - You could say that.
- Öyle de denebilir.
I guess you could say things got out of hand.
Sanırım öyle diyebilirsiniz.
Guess you could say that.
- Öyle de diyebilirsin.
There is nothing you could say that could ever make that right.
Bunu düzeltebilmek için yapabileceğim hiçbir şey yok.
Guess you could say I have a different perspective on life and death now. Yeah?
Sanırım, şimdi hayat memat hakkında farklı bir bakış açım olduğunu söyleyebilirsin.
So, you could say Gilgamesh fulfilled his quest for immortality.
Yani, Gılgamış ölümsüzlük arayışına bir nevi ulaşmış diyebilirsiniz.
You could say that our world is radiating stories.
Dünyamızın insan öykülerini yaydığını söylemek yanlış olmaz.
Yes, you could say that.
Evet, öyle de diyebilirsin.
I think you'll find it beneficial to have me on your side. Even if it's just to prevent my less civil brethren from lashing out in ways that could prove painful to you.
Etrafa zarar verip sana karşı can yakıcı olabilecek hükümet kollarını engellemek bile bir fayda sayılabilir.
Jerry, it's your house whatever you say it is is how it is but I think a blind man could see that Beth is looking for the door.
Jerry, burası senin evin ve sen ne diyorsan odur ama kör biri bile görebilir ki Beth elinden gitti gidecek.
How could you say that?
Nasıl dersin bunu ya?
- You know, I wonder if the tumor could be a good thing for all of us, not just Melanie.
Belki beyin tümörü sadece Melanie için değil hepimize iyi olur. - Hayır, hayır, sosyal medya danışmanı twitlerimin çok ben merkezcil olduğunu söylüyor. - Aslında iyi bir şey sayıImaz.
Guess I could say the same, since I was lead to believe you just about swore you're taking the boy to Miami.
- Al benden de o kadar. Çünkü oğlanı Miami'ye götüreceğine söz verdiğine inandırılmıştım.
Did I say that you could have that? I'm just borrowing it.
Sadece... ayaklarımın üstünde durma zamanım geldi.
Well, then, why would you say that we could adopt them?
O zaman neden onları evlat edinebileceğimizi söylediler?
I shouldn't care but I just think if if I could hear him say I'm sorry just once, that would be something, you know?
Umursamamam gerekir ama hep şunu düşünüyorum : Onu bir kez olsun üzgünüm derken duyabilirsem bu bile önemli olurdu biliyor musun?
You want me to say Mom did the best she could.
Annemin elinden geleni yaptığını söylememi istiyorsun.
I could likely say anything to you and you wouldn't blink.
Sana istediğim her şeyi söyleyebilirim, sen de gözünü bile kırpmazsın.
Well, first of all, we would be happy to have both you and your husband as participants in the study together, and I could see to it that you could experiment with different sexual positions, which is, I think, what you're trying to say.
Öncelikle hem seni hem de kocanı birlikte çalışmada katılımcı olarak görmekten mutluluk duyarız ve söylemeye çalıştığın şey olan farklı cinsel pozisyonlardaki deneyimlerinizi gözlemleyebilirim.
Did you think that you could bully me into this and I'd just shuffle away and say, " Yes, sir.
Bunu bana zorla yaptırabileceğinizi ve korktuğum için "Tabii efendim" diyeceğimi mi düşündünüz?
What would you say to him if you could?
- Yapabilseydin eğer, ona ne söylerdin?
Let's just say that I could use some of what you have in abundance... Nerve.
Bir nevi sende şu bolca bulunan cesareti kullanıyorum diyelim.
No, I didn't say that you could move.
Hayır, hareket edebileceğini söylemedim.
Never could say no to you.
Sana hayır denmez ki.
And didn't Adrian say that you could get his album over there?
Adrian sana albümünü orada aldığını söylemedi mi?
I could say the same for you.
Sen de farksız değilsin.
You know, they could say the same thing about us.
Onlar da bizim hakkımızda aynısı söyleyebilirler.
Guys... I hate to even say this, but... do you think it's possible that I could eat six of these saltines in under a minute?
Çocuklar bunu söylemek istemezdim ama sizce bu mümkün mü?
I brought her in like you asked me to, Dr. Murphy, so you could help me say good-bye to Vallenwe'en.
Senin gibi onu getirdi Dr Murphy, bana sordu böylece söylememi yardımcı olabilir güle güle Vallenwe'en için.
[Gail] I just wanna say... to you, Nina... that I don't understand how you could give up.
Nina, ben sadece şunu söylemek istiyorum ki nasıl vazgeçebildiğine aklım bir türlü ermiyor.
- Wish I could say the same about you.
- Keşke ben de aynısını sana söyleyebilsem.
I dare say you could give Mrs McCarthy a run for her money.
Bayan McCarthy'ye kök söktürebileceğini söyleme cüretini göstereceğim.
I didn't say you could get up.
Ayağa kalkabilirsin demedim.
Mm-hmm. Well, I guess you could say that I'm spiritual but not, uh, denominational. I...
Tamam, peki.
I wish I could say I miss having you around, brother.
- Yok. Keşke seni burada ağırlamayı özlediğimi söyleyebilsem, kardeşim.
Marty, I love you more than words could ever say.
Marty, seni kelimelerle tarif edilemeyecek kadar çok seviyorum.
Well, I could say the same thing for you!
- Aynısı senin için de geçerli.
The invention of a motor that could work continuously, eliminating countless human hours of drudgery, would be more than enough to make you a fortune and land you in the history books.
Durmaksızın çalışan motorun icadının insanların angaryayla geçirdiği sayısız saati saf dışı bırakması servet edinmek ve adınızın tarih kitaplarına yazılması için yeter de artardı bile.
If they say they downsized you, you could get unemployment.
Kısıtlamaya gittikleri için seni işten attıklarını söyledilerse tazminat alabilirsin.
How could you say that to your father?
! Bunu babana nasıl söylersin?
you could say that 389
you couldn't have known 62
you couldn't be more wrong 21
you could have fooled me 52
you could 500
you couldn't 169
you couldn't wait 16
you could've called 20
you couldn't have 43
you couldn't do it 34
you couldn't have known 62
you couldn't be more wrong 21
you could have fooled me 52
you could 500
you couldn't 169
you couldn't wait 16
you could've called 20
you couldn't have 43
you couldn't do it 34