You could say that translate Turkish
2,329 parallel translation
You could say that, yeah, but he once described himself as a visionary.
Boyle de denebilir, evet, ama o kendini ilerici olarak tanimliyor.
You could say that.
Evet diyebilirsin.
So, you could say that I just saved a life.
Yani hayat kurtardım da diyebiliriz.
You could say that.
- Öyle de diyebiliriz.
You could say that.
Evet. Öyle de diyebilirsin.
I suppose you could say that She is my aunt's God-daughter..
Sanırım ona, teyzemin manevi kızı diyebilirsin.
You could say that.
Öyle de denebilir.
Um, you could say that. Yes.
Öyle deyebilirsiniz.Evet.
you could say that.
Öyle diyebiliriz.
You could say that.
Öyle diyebiliriz.
You think you could say that a little louder?
Daha yüksek sesle söyleyebilir misin?
We're childhood friends. You could say that... we're stuck with each other!
Biz çocukluk arkadaşıyız.
Yeah, I guess you could say that.
Evet, sanırım öyle diyebilirsin.
Yeah. Yeah, you could say that.
Evet, evet, öylede diyebilirsin.
You could say that.
Öyle de diyebilirsin.
- You could say that.
- Gerçekten de öyle.
Yeah, well, that's easy for you to say. But if Lucifer burns this mother down and I could have done something about it, guess what... that's on me.
Evet, senin için söylemesi kolay ama eğer Lucifer dünyayı yok edecekse ve benim yapabileceğim bir şeyler varsa bu, beni ilgilendirir.
There is nothing that you could say That is gonna fix things between us.
Aramızı düzeltmek için söyleyebileceğin hiçbir şey yok.
You know, not too long ago, another little girl, Who's not so little anymore, She taught me that I could say yes
Kısa bir süre önce pek de küçük olmayan başka bir küçük kız hayatım boyunca başıma gelen en güzel şeye "evet" demeyi öğretti bana.
That, you could say to her.
Ona, bunu söyleyebilirsin.
I say you could change that, Raymond.
Kanalı değiştirebilir misin, Raymond?
You could say it that way, Mike.
Ya da böyle söyleyebilirsin : Burada bir dakika bile huzur yok.
Did you not just hear Medina say that he could have hired someone to kill commissioner Ross?
Medina'nın, komisyon üyesi Ross'u öldürmek için, adam tutabileceğini söylediğini, duymadın mı?
Is there any chance that I could say to you uh, be careful, and then you could say, "Safety first"?
Sana dikkatli olmanı söylememin senin de "her şeyden önce güvenlik" demenin hiç ihtimali var mı?
But how could you say that?
- Nasıl öyle söylersiniz? - Çok saçma.
If you could find something or say there's something, something that means he can't go back to Iraq at all...
Bana ne sormaya çalıştığını anlayamadım. Bir şey bulabilirsen ya da bir şey var dersen.
You know, you could say, um, that's what we calls it
Bilirsin işte, Londra'da biz öyle deriz.
- You could say that.
- Öyle de denilebilir.
I wish I could say that I understood why you want to end your life.
Neden hayatınıza son vermek istediğinizi, anladığımı söylemek isterdim.
Say, do you think I could get a copy of that to show Mr. Jordan?
Baksana, mahzuru yoksa bunun bir kopyasını Bay Jordan'a göstermek için alabilir miyim?
I appreciate that profiling is one of your specialties but you could listen to what I have to say before you dismiss it.
Profil oluşturma senin işin, biliyorum. Ama başından savmadan önce en azından bir dinlesen diyorum.
I mean, well, not that you could really say.
Belki anlatmak istemezsin.
I have to say I'm impressed that I could get you with everything that's going on.
Bu kadar şey olup biterken seninle konuşabildiğime şaşırdım.
There was a time... a time I used to believe that you could say something clearly and the other person would hear it, digest it, respond.
Bir zamanlar çok net olarak söylediğin bir şeyi karşındakinin anlayabileceğine, özümseyebileceğine ve karşılık verebileceğine inanırdım.
What if I didn't say "spirits"? What if I said "instincts"? Would that be something you could accept?
"Ruhlar" değil de, "sezgiler" deseydim o zaman kabul edebileceğin bir şey olur muydu?
Could you say that again?
Tekrar söyleyebilir misin?
And then I could say that... You need to stop thinking that way.
Sonra ben de sana böyle düşünmemen gerektiğini söyleyebilirim.
Oh, you could say that.
Öyle de diyebilirsiniz.
Is there anything that you and I could possibly say that's going to make it any better?
İkimizin söyleyebileceği şeyler olanları daha iyi yapabilir mi ki?
It could also be argued that you thought having a compromised cop in your pocket was a good idea and there was nothing I could do or say to warn you.
Senin de elinin altında kimliği ifşa olmuş bir polisi tutmanın iyi fikir olduğunu düşünmen ve benim bu konu hakkında yapabileceğim ya da söyleyebileceğim bir şey olmaması tartışılır.
How could you say that to me?
Bunu bana nasıl söyleyebilirsin?
I wish that I could have shown you off to my friends and hear you say "dang" in front of my mom.
Keşke seni arkadaşlarımla tanıştırabilseydim ve "kahretsin" deyişini annem de duyabilseydi.
I feel like it would help give me closure if I could say good-bye to you in the way that I wanted to say good-bye to her.
Onunla vedalaşıyormuş gibi seninle vedalaşırsam bu eksikliğimi gidermiş olurum.
I mu say that I don't think I could have handled it Asiplomacally as you have.
Biz bunu sizin kadar diplomatik ifade edemezdik.
So, the life that we might find in, let's say, this much mud - - we could have billions of different microbes that are as different as you and I are to a mosquito.
Yani, içinde yaşam bulabileceğimiz, diyelim ki bu kadar çamur - - içinde milyarlarca farklı mikrop barındırabilirdi senin ve benim bir sivrisinek olmamız gibi, bu kadar farklı.
I must say, I find it extraordinary that you, a man in your early 30s, could have reached this point in your life without knowing that it is "squib".
Otuzlu yaşlarına gelen, "fos çıkmak" deyimini bile yanlış bilen bir adamın hayatında bir şeyleri başarmış olmasını çok şaşırtıcı bulduğumu söylemek istiyorum.
Now, what would you say if I told you that you could control your condition the way some people control their diabetes?
Şimdi, bazı insanların şeker hastalığını kontrol ettiği gibi senin de bu durumunu kontrol edebileceğini söyleseydim, ne derdin?
Even if you are who you say you are how could you possibly think that I would betray my people and join you? After everything you've done?
Söylediğin kişi olsan bile nasıl olur da tüm o yaptıklarından sonra halkıma ihanet edip sana katılacağımı düşünürsün?
Could you say that a little louder?
Biraz daha yüksek sesle söyler misin?
What could you say that would make any difference?
Bir şeyleri değiştirmek için ne söyleyebilirsin?
Well, it says on the box that your-your home pregnancy tests aren't 100 % accurate, so, you know, even if it's say that I'm pregnant, you could be wrong, right?
Kutuda evde yapılan hamilelik testinin % 100 kesin sonuç vermediği yazıyor. Yani eğer testte hamile olduğum sonucu çıkarsa bu yanlış olabilir, değil mi?
you couldn't have known 62
you could have fooled me 52
you couldn't be more wrong 21
you could 500
you couldn't 169
you couldn't wait 16
you could've called 20
you couldn't have 43
you couldn't do it 34
you could have said 25
you could have fooled me 52
you couldn't be more wrong 21
you could 500
you couldn't 169
you couldn't wait 16
you could've called 20
you couldn't have 43
you couldn't do it 34
you could have said 25