You just translate Turkish
395,210 parallel translation
I would sit at her feet, taking in her wisdom, like how when you forget the lyrics, you just say... ♪ Mm, a-well-a-well-a-well ♪
Dizinin dibine oturup bilgeliğini özümserdim. Mesela sözleri unuttuğunda dersin ki...
Well, you just have to be patient.
Sabırlı olmalısın.
You just have no idea what it's like to have a child that you worry about every second of every day.
Bilmedikleri, günün her saniyesi endişelenmen gereken bir çocuğun olmasının nasıl bir şey olduğu.
Okay, you just stand here. As soon as they start sanding, Paige and I will get you out.
Zımparalamaya başlar başlamaz Paige ve ben seni çıkartacağız.
Why did you just scream?
- Neden bağırdın?
You just found us our mortar tube, Cabe.
Az önce bize havan namlumuzu buldun Cabe.
So you just found him like that.
Demek onu o halde buldun. - Ne olmuş?
You just left for the church.
Daha az önce kiliseye gitmiştiniz.
But when times are tough, you just got to trust that God has a plan.
Ama işler kötü gittiğinde, Tanrı'nın bir planı olduğuna inanman lazım.
You just lead him to the front door, and he'll take care of the rest.
Siz sadece ona yolu göstereceksiniz gerisini o halledecek. - Hanım efendi.
Okay, so, you just want us to play wingman to the Terminator over there?
Yani şuradaki Terminatör'ün yancısı olmamızı mı istiyorsunuz? Peki sen?
This might be a bad time, but can you watch Emma for just two sec... okay.
Yardım, güzel eşim. Yardım etsene kız.
No, it's just, how do you compete with a memory?
Hayır, sadece... Bir hatırayla nasıl başa çıkabilirim?
Well, I just don't want to be in the middle of it and you're thinking, "Well, my dead wife would've choked me harder."
Sadece tam iş üstündeyken "Ölü karım bile boğazımı daha iyi sıkardı." diye düşünmeni istemem.
We'll just tell them you're our Emotional Support Human.
Duygusal destek insanımız, deriz.
Oh, I'm sorry, Bon, but can you speed up a little? We're gonna be late for our massages. Hang on just a minute.
Üzgünüm Bon ama biraz hızlanabilir misin?
Can't they just stay home and lick themselves till you get back?
Sen eve dönene kadar evde kalıp kendilerini yalayamazlar mı?
- And she just gave it to you.
- Ve sana öylece verdi.
I don't care how you got there, I'm just glad you're happy.
Oraya nasıl geldiğin umurumda değil, sadece, mutlu olduğuna sevindim.
You and I didn't speak for years and it just made things worse.
Sen ve ben yıllarca konuşmadık ve bu işleri daha kötü hale getirdi.
'Cause just the other day you wanted to ditch her in the desert.
Çünkü geçen gün onu çöle terk etmek istiyordun.
You think? 'Cause I was just gonna throw knives at it.
Çünkü ben bıçak fırlatacaktım.
Not living, just, you know, surviving.
Yaşayarak değil, biliyorsun, hayatta kalmaya çalışarak.
Uh, not sure. I just sent you a photo.
Sana bir fotoğraf yolladım.
I figured for what you need, you could just use this settling drum.
İhtiyacınız olan şeyi anladım, bu tahliye fıçısını kullanabilirsiniz.
Ada, I know you can't answer me, I just wanted to, uh... wanted to tell you how proud I am of you.
Ada, bana cevap veremediğini biliyorum sadece seninle ne kadar gurur duyduğumu söylemek istedim.
Right now, I just want you to focus on the Knucklehead, run through each part of it through your mind.
Şimdi, senden tek istediğim Knucklehead'a odaklanman her bir parçasını aklından geçir.
I'm just tickled you thought of me.
Hakkımdaki düşüncen beni eğlendirdi.
Let me just show you on the computer?
- Sana bilgisayarda göstereyim mi?
Just figure something out before that thing gets too far away, because if you don't, the Marari virus is gonna spread, and people are gonna die.
Bu şey çok uzağa gitmeden bir çözüm yolu bulun, bulmazsanız Marari virüsü yayılacak... -... ve insanlar ölecek.
We just want to perform some scientific tests on you.
Tek istediğimiz üstünde bazı bilimsel deneyler yapmak.
No, no. You know what, a cheek swab'll work just as well and it won't hurt him.
Bakın ne diyeceğim yanaktan örnek almak yetecektir hem ona da zarar vermez.
Her elegant lessons on tolerance just take my breath away, you know?
Hoşgörüyle ilgili ince dersleri nefesimi kesiyor.
Or maybe I just won't do it, since you're protecting me.
Belki de yapmam, ne de olsa beni koruyorsun.
I don't pretend to know what you're going through, uh... But my oldest daughter just turned 16.
Ne yaşadığınızı biliyormuş gibi yapamam, ama büyük kızım da yeni 16 oldu.
She just wanted to spend some time with me without having to worry about what you'd think.
Tek istediği senin ne diyeceğini düşünmeden benimle vakit geçirmekti. 3 tren.
We were just, you know, figuring it out.
Sadece çözmeye çalışıyorduk.
Apart from being incredibly stupid, you are just so predictable.
Aşırı aptal olmanızın dışında çok da tahmin edilebilirsiniz.
I just need to get to the library so I can, you know, locate Christ's blood.
İyiyiz. Benim İsa'nın kanının yerini bulmak için kütüphaneye gitmem gerek.
If you could just follow me this way.
Benimle gelin.
Just imagining what you'd look like without teeth.
Dişlerin olmadan nasıl görünürdün diye düşünüyorum.
Uh... you saw what just happened.
Az önce olanları gördün.
You depowered the Spear. Well, I guess we'll just have to do this the old fashioned way.
O zaman sanırım bu işi eski usül halledeceğiz.
You're just gonna walk out of here and not say good-bye?
- Ne yani? Veda bile etmeden yürüyerek çekip gidecek misin?
It seems the disruption you created in 1916 was just the start.
Görünüşe göre 1916'da yarattığınız bozulma sadece başlangıçmış.
You're just gonna stand there and let this happen?
Orada durup bunların olmasına izin mi vereceksin?
Just so you know, you could get a little queasy on reentry.
Atmosfere geri girdiğimizde biraz miden bulanabilir.
What makes you think I could just waltz in there - and see him now?
Oraya kolayca girip onu görebileceğimi nereden biliyorsunuz?
- You know what I just realized?
- Az önce ne fark ettim biliyor musunuz?
Jimmy, tell me you didn't come here just to ask me about this guy Flynn.
Jimmy, bana sırf bu Flynn denen adamı sormak için geldiğini söyleme.
You know what? I'm just going to take the stairs.
Ben merdivenlerden inerim.
you just got home 17
you just don't get it 121
you just do it 28
you just wait 46
you just let me know 45
you just don't know it yet 34
you just can't help yourself 22
you just left 30
you just go 34
you just don't 25
you just don't get it 121
you just do it 28
you just wait 46
you just let me know 45
you just don't know it yet 34
you just can't help yourself 22
you just left 30
you just go 34
you just don't 25