You just go translate Turkish
15,076 parallel translation
Can you just go do it quietly?
Sessizce yapamaz mısın şunu?
Okay, then you just go and you take me in, Sheriff.
Tamam, o zaman beni içeri alacaksın Şerif.
Maybe it's time that you just go be with him again.
Belki de tekrar onunla olma zamanın gelmiştir.
Hey, Jax, why don't you just go do that?
Jax, neden öyle yapmıyorsun?
I know you just want to go home.
- Evine dönmek istediğin biliyorum. - Bugün kazanınca gideceğim.
You went to all that trouble to capture me just to let me go?
Seni iade edeceğim. Onca zahmete beni bırakmak için mi girdin?
You're right. I'm not just letting you go back to your people.
Evet, gümüş tepsiyle seni teslim etmeyeceğim.
Do you think people just go to war voluntarily?
Sence insanlar savaş gönüllü olarak mı gider?
Or you could just... empty out the milk and then just have an empty container in there and, you know, go...
Ya da sütü boşaltabilirsin. Oraya boş kutu koyarsın, sonra...
We can just go there for the bar, you know.
Bara orada da gidebiliriz.
Hey, trust me, if we go there, you don't like it, just let me know, we can take off.
İnan bana, eğer oraya gidersek ve hoşuna gitmezse bana söyle, kalkarız.
I'm not just some girl that you can fuck for a while to prove to yourself that you can be dangerous and edgy, and you're not some huge dork, and then you go off and marry whatever boring lady.
Kendine tehlikeli ve heyecanlı olduğunu, ahmak olmadığını kanıtlamak için sikeceğin sonra da gidip sıkıcı bir kadınla evlenmek için bırakabileceğin bir kız değilim ben.
You could just let me go home.
Yoluma gitmeme izin verebilirsin.
I didn't have a pass to go, but, Lord, it was worth that paddling'I got just to talk to you.
Gitmeye iznim yoktu, ama seninle konuştuğum için yediğim dayağa değmişti.
Sometimes don't you just wish you could go back to being a little kid again?
Bazen çocukluğuna dönmek istemiyor musun hiç?
I need you to just go and play in the rock garden for a minute, okay?
Biraz kaya bahçesinde oynamaya gidin, tamam mı?
So maybe there are better places for you to go than just nowhere.
Yani "hiçbir yer" den daha faydalı olacağın yerlere gidebilirsin demek ki.
Just so you know, I don't go for the price of an espresso... or even a few espressi or for any price.
Bil diye söylüyorum bir espresso ya da esprissi parasına, hatta hiçbir fiyata gitmezdim.
So, if you ever have any doubt white men created civilization, just go have a look.
Yani eğer beyaz insanların medeniyeti yarattığından bir şüphen varsa, oraya git bir bak yeter.
So if you ever have any doubt white men created civilization, just go have a look.
Eğer beyaz insanların medeniyeti yarattığından bir şüphen varsa, oraya git bir bak yeter.
You go private serving guys that might just have -... whatever for lunch... - Mm.
Oysa burada öğle yemeğinde ne koysan yiyecek kişilerle çalışacaksın.
Just because you are King, you must not presume that things will go on as before.
Sırf Kral sensin diye olayların eskisi gibi olacağını varsaymamalısın.
If you guys are gonna shit around all weekend, maybe we should just blow this whole thing off and go to Coachella.
Eğer hafta sonları boktan biri olursanız, Belki de bütün bu şeyleri kapatmalıyız Ve Coachella'ya git.
You go running, just like Mount Weather, huh?
Kaç hadi. Weather Dağı'ndaki gibi yap.
So you can't just go around killing your ambassadors.
Elçileri öldürerek gezinemezsin ortalıkta.
You didn't give either of us the chance to find out. Just go, Clarke.
Bunu bilmemiz için ikimize de şans tanımadın.
Just go, go and I'll meet you there.
Gidin hemen, orada buluşuruz.
You're just a little sore right now, but you'll be good to go.
Eğer şu anda sadece küçük bir yara olduğunu Ama sen gitmek için iyi olacak.
You can't just go bumping titties with some homie'cause he looked at you sideways.
Biri sana yan baktı diye ona dalaşamazsın.
I know anything go missing', you gonna get blamed, just like it was in my big house.
Biliyorum eksik bir şey için seni suçlayacaklar tıpkı sahibimin evindeki gibi.
You got a guy right here, just, let me go and...
Buraya "birini" sokacaksın ha, bırak ben bakayım...
Well, then, sir, do you need my further assistance or should I just go away?
Pekâlâ efendim, benden istediğiniz başka bir şey var mı yoksa ben gideyim mi?
My "trip," you know, it just didn't go so well.
"Gezim", anlarsın... Pek de iyi geçmedi.
- "Come now, Lieutenant." - Just one long, endless day, hammering away at you until you go mad.
- Sadece kafanızı yormadan, geçirmeniz gereken uzun bir gün daha.
If you answer just one, we'll go on with your far-fetched story.
Sadece birini cevaplayabilirseniz sizin bu saçma hikâyeniz üzerinden devam edeceğiz.
You can't just go buy one at the... what's it called?
Şeyden alamaz mıydın... Ne diyorsunuz ona? - Satıcı mı?
I just went to go find the nurse because... you were agitated.
Hemşireyi bulmaya çıkmıştım... Çünkü çok telaşlıydın.
You can just take that and go.
Kutunu da alıp gidebilirsin.
Before you give up on Andy, just make sure he sees what I do- - a man who'd go to the ends of the Earth for the ones he loves.
Andy'den vazgeçmeden önce onun benim sende gördüğüm şeyi görmesini sağla sevdikleri uğruna her şeyi yapabilecek kapasitede birini.
A man of your talents could be useful in hot spots across the globe, or you could just go back to playing vigilante.
Senin gibi kabiliyetli bir adamı dünyadaki sorunlu bölgelerde kullanabiliriz. Geri dönüp kanunsuz rolünü de oynayabilirsin tabii.
You might want to just go on my signal.
Sadece Benim sinyale gitmek isteyebilirsiniz.
you know, I just remembered, there's no beer here, l-let's - let's just, let's just go.
Şimdi hatırladım da burada bira falan yok. Hadi buradan gidelim.
I'm going to go to the bathroom and then I'm going to come back and I'm going to have an orgasm here in the next ten minutes, and you just let me know if you're involved in that.
Banyayo gideceğim, ve sonra geri geleceğim ve sonra gelecek 10 dakika boyunca boşalacağım...... eğer buna dahil olmak istersen, bana bildir.
Nor am I a Time Master, so you might as well just let us go.
Ben de Zaman Efendisi değilim. Bizi bırakabilirsiniz yani.
What do you wan me to do? Do you want me to just tell her right now to go home?
Bana sadece şu anda eve gitmek için ona söylemek istiyorsun?
You need to just let go!
Sadece gitmesine izin gerekiyor!
Dude, can you not just say, "Hey, Jax, why don't you go talk to her and find out what she knows?"
Dostum, basit bir şekilde "Jax, neden onunla görüşüp bildiklerini öğrenmiyorsun." demiyorsun?
I would get Jenny to go with you, but she's with Joe... following up on a Sumerian artifact that just hit the black market.
Jenny'nin gelmesini isterdim, ama şu an Joe'la birlikte... karaborsaya düşen bir Sümer eserinin peşindeler.
- Look at you! I let you out of my sight just once and you go get in a proper fight. Are you all right, though?
- Şu haline bir bak kafamı çevirdiğim an kendine uygun bir kavga çıkartmışsın.
I'm begging you, just go.
Burası çok tehlikeli. Yalvarıyorum, git.
I can't just let you go.
- Öylece çekip gitmene izin veremem.
you just got home 17
you just got here 115
you just got back 21
you just don't get it 121
you just do it 28
you just wait 46
you just let me know 45
you just don't know it yet 34
you just can't help yourself 22
you just left 30
you just got here 115
you just got back 21
you just don't get it 121
you just do it 28
you just wait 46
you just let me know 45
you just don't know it yet 34
you just can't help yourself 22
you just left 30