English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You must go now

You must go now translate Turkish

260 parallel translation
- You must go now.
- Şimdi gitmelisin.
You must go now.
Artık gitmelisiniz.
- You must go now, Flora.
- Şimdi gitmelisin, Flora.
You must go now.
Şimdi gidebilirsiniz.
You must go now.
Artık gitmelisin.
You must go now.
Gitmelisin artık.
Well, you must go now, or you'll be late for the ceremony.
Şimdi gitmelisin, yoksa seremoniye geç kalacaksın.
- You must go now.
- Artık gitmelisin.
You must go now.
Gitmelisiniz.
You must go now.
Şimdi gitmelisin.
Now, you must go to bed and you must get well quickly before I come back.
Şimdi hemen yatmalısın ve ben dönene kadar hızla iyileşmelisin.
Now you must let him go.
Artık onu bırakmalısın.
Now you must lie down, and go to sleep.
Şimdi uzanmalısın,... ve uyumalısın.
Now, Ma, you must go in for your nap.
Senin uyku saatin geldi anne.
Now, if there are things you want to know, you must go to your mother and ask her.
Eğer bilmek istiyorsan gitmeli ve annene sormalısın.
Must you really go now?
Gerçekten gitmek zorunda mısınız?
Now, seriously, Mr. Bennet, you must go and see Mr. Bingley!
Çok ciddiyim, Bay Bennet, bir an önce Bay Bingley'i ziyaret etmelisiniz!
Look, Miss Bacon, I really must go now but do you think if I were to come past your house around 9 : 00 you might be just sitting around on the veranda?
Bayan Bacon, gitmem gerek ama diyelim akşam 9 gibi buralardan geçsem verandada oturuyor olur musunuz?
Now tonight after you have seen Mueller, you must go to your cabin and lock yourself in. - All right.
Bu gece, Müller'le görüştükten sonra kamarana dönüp kapını kilitleyeceksin.
You'll find him at the police station and now I must ask you to go and take your assistant with you.
Onu karakolda bulabilirsiniz şimdi gitmenizi istemek zorundayım, ve yardımcınızı da yanınızda götürmenizi.
Well, I must go back now. There's a curfew for German civilians, you know.
Biliyorsunuz, Alman yurttaşları için sokağa çıkma yasağı var.
You really must go now.
Gerçekten, gitmeniz gerekiyor.
And now you must go.
Artık gitmelisiniz. Onu iyi koruyun.
Time you must go, now.
Artık gitmeniz lazım.
And now you must go, my love... for sooner then shall you return.
Artık gitmelisin aşkım, umarım en kısa zamanda dönersin.
You must go to bed now.
Sen yat artık.
- You must go away now.
- Şimdi gitmelisin artık.
You must go with Bosra now.
Şimdi Bosra ile gitmen gerekiyor.
You must go to bed now.
Şimdi uyumalısın.
Ah, I must go, now, my dear, and so must - so must you.
Şimdi, gitmeliyim, canım, ve sen de öyle.
Now, when you go out in hot sun, you must wear kasa on head.
Sıcak güneşin altına çıkınca, kafana "kasa" takmalısın.
After supper, all you have to say is, "It's been delightful, now I must go."
Yemekten sonra "Sağ olun, gitmem lazım." dersiniz.
You know, I didn't used to go for you... but you must be getting cuter these days...'cause you sure look cute to me now.
- Hayır, ama ben... - Biliyorsun, senden hoşlanmazdım. Ama bu günlerde gittikçe şirinleşiyor olmalısın ki, gözüme öyle görünüyorsun.
They must have started by now. How fast do you think they can go?
Hızlı ilerliyorlar, inanmıyor musun?
Now, will you go, or must I call the servants again?
Şimdi gidecek misin, yoksa yine hizmetçileri çağırayım mı?
Maybe only a few minutes, and therefore I must go now,... so comfortably as it is with you.
Bu nedenle gitmeliyim, burasının rahat bir yer olsasina rağmen.
You must be tired, I better go now.
- Yorulmuşsunuzdur, en iyisi ben gideyim.
And now I must go because of you.
Şimdi senin yüzünden gitmek zorundayım.
Now, just for a moment, and then you must go to sleep.
Sadece bir dakika, sonra uyumalısın.
Now you must be smart and... show you can go back... because you are stronger.
Şimdi aklınızı kullanıp işe geri dönün ki güçlü olduğunuz belli olsun. Patronlar da fark edecektir.
It is difficult to leave you, but I must go now
Senden ayrılmak kolay değil ama artık gitmem gerekiyor.
Well - now you must go.
Neyse, artık git.
I'll go with you, Paul but it must be now.
Seninle geleceğim Paul ama hemen gitmeliyiz.
It's been pleasant meeting all of you, but I must go now.
Sizinle tanışmak çok güzeldi ama şimdi gitmem gerek.
Now you tell me that if I should go back, I will be back here... now obviously you must know something that I do not know. -
Şimdi bana diyorsun ki eğer geri gidersem buraya geri dönerim... belli ki birşeyler biliyorsun benim bilmediğim.
Now you must realise why I want to go back to Russia.
Rusya'ya dönmeyi neden istediğimi şimdi anlıyorsundur herhalde.
They'll be here any moment now You must go
Her an burada olabilirler gitmelisin
I have to leave you now. I must go and get ready.
Şimdi gidip hazırlanmalıyım.
Must you go now?
- Şimdi mi gitmek zorundasın?
Oh, but now you must go.
Ama şimdi gitmelisiniz.
You must go home now.
Artık evine gitmelisin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]