You took your time translate Turkish
305 parallel translation
You took your time, eh.
Uzun sürdü, ha.
- You took your time getting here.
- Buraya ulaşman epey vakit aldı.
- You took your time.
- Amma da oyalandın.
You took your time about it!
Bu iş seni uğraştırdı!
You took your time.
Çok geç kaldınız.
- You took your time
- Geç kaldın.
- You took your time.
- Nerede kaldı?
- You took your time getting here.
- Buraya gelmeniz zaman aldı.
You took your time getting here, didn't you?
Buraya gelmek için acele etmedin, değil mi?
"Congratulations," they say. " We're glad you took your time.
'Tebrikler', diyorlar.'İyi ki acele etmemişsiniz.
- You took your time getting back.
- Dönmekte geciktin.
You took your time!
Zahmet ettiniz gelmekle!
- You took your time.
- Amma geciktin.
You took your time.
Baya uzun sürdü.
You took your time.
İyi vakit geçirdin.
You took your time about it, Entek.
Çok yavaş hareket ediyorsun.
You took your time!
Kapıyı açman uzun sürdü!
You took your time.
Zamanınızı harcıyorsunuz.
Fucking hell! You took your time!
Lanet olsun, bir saattir neredesin?
Well, my dear, you took your time.
Bir tanem, çok zaman aldı.
You took your time.
Uzun sürdü.
You took your sweet time, didn't you?
Numaramı aldıktan sonra çok çabuk aradın.
Quite a change from the last time I saw you here... when you knew your Social Security number so well... and took such a strong dislike to Dr. Curtis's finger.
Geçen sefer sizi gördüğümden beri çok değişmişsiniz. O zamanlar sosyal güvenlik numaranızı çok iyi biliyorken Dr. Curtis'in parmağına karşı büyük bir memnuniyetsizlik duymuştunuz.
It took you a long time to make up your mind.
Kararını vermen uzun zaman aldı.
We took a lot from you. You wiped your boots on us a long time.
Senden çok şey aldık. uzun zaman çizmelerini üzerimizde temizledin.
- You certainly took your time getting here!
- Gelmen epey vakit aldı.
Well, you certainly took your time, Officer.
Şey, Memur Bey kesinlikle acele etmemişsiniz.
- You sure took your time.
- Kusura bakma beklettim.
- You surely took your time.
- Gerçekten vaktini kullandın.
Took your time, didn't you?
Gelebildin nihayet.
It's about time you took that off your shoulders.
Bunu sırtından atmanın artık zamanıdır.
Every time you put any strain on the arm... that bit of lead took a Walk... till finally it Was pressing against... one of the most sensitive nerves in your body.
Kolunu zorladığın her seferde kurşun biraz daha hareket etmiş ve sonunda, vücudundaki en hassas sinirlerden birine gelip dayanmış.
Eddie, remember the time you took a leave from the office went east to research your profile on Chet Collier?
Eddie, hatırlıyor musun... Şirketten izin alıp... Doğu'ya, Chet Collier'e hedef kitlen üzerinde araştırma yapmaya gitmiştin.
You sure took your time. I hope they'll wait.
Ne bitmez mektupmuş, bizi bekliyorlar, ağaç oldum burada.
You really took your time to come here!
Tam zamanlama yapmışsın!
Dad took you into the lake. It was first time you'd been in water deeper than your bathtub. You were terrified.
Baban seni göle soktu ve bu hayatında banyo küvetinden daha derin bir suya ilk girişindi.
I mean, with your nephew being kidnapped, and they told me you took the time to stop off at the nursery...
Yani, yeğeniniz kaçırıldığı halde, ve fideliğe uğrayarak zaman geçirdiğinizi bana söylediler...
If you've got any other ideas, just remember... that last time I took your money... and I took your guns and that was pretty easy.
Eğer başka bir niyetiniz varsa, unutmayın ki geçen sefer paranızı... ve silahlarınızı almıştım. Çokta kolay olmuştu.
You took your goddamn time about it.
Yeterince vaktimi harcadın.
- You don't wanna say hello, like I'm a dog... you'll talk to me in due time you wont close your mouth when you see the photos I've taken in this camera is all the evidence I took photos of them swimming at the pool of hotel "Jugoslavija".
Bir merhaba bile demiyorsun, sanki köpek var karşında. Elbet bir gün konuşacaksın. Bu kameranın içindeki onca delili görünce ağzını kapalı tutamayacaksın.
- You took your sweet time!
- Buraya gelmeniz çok uzun sürdü.
Teensy tadpoles of concern- - you took an awfully long time with your first caller... and I think your advice is a bit too specific.
Minik kurbağa yavruları endişe uyandırıyor- - İlk çağrını çok uzun tuttun... ve bence tavsiyelerin az daha açık olmalı.
Hey, remember the time I took Betty Jean to the movies and you thought she was your girl?
Hatırlıyor musun? Betty Jean'ı sinemaya götürdüğümde o benim kız arkadaşım demiştin.
And by the way, honey this time on your way down, you took out our TV antenna.
Bu arada, bu sefer aşağı düşerken, antenimizi de indirmiş oldun!
Took your time, didn't you?
Keyfini çıkarmışsındır umarım?
- Set it over there. If you'll forgive me, your devotion to your fans is remarkable. They took the time to write me.
- şuraya koy affınıza sığınarak, hayranlarınıza verdiğiniz değer gerçekten olağanüstü bana yazmak için zaman harcamışlar bir 20 yıl daha sürmesi umurumda değil, her birine tek tek cevap yazacağım buda ne?
Ever tell you about the time I was about your age and my pop took me to see Buffalo Bill?
Babamın beni Buffalo Bill'e götürdüğü zamanı anlattım mı?
Because you took your sweet-ass time coming down here,..... these gentlemen will miss their flights.
Çok değerli zamanını buraya gelmek için harcamadığın için, bu beyefendiler son uçağı da kaçıracak.
And then when Dad took us to a game, you spent the whole time looking for rodent hairs in your hot-dog.
Ve babam bizi maça götürdüğünde, tüm vaktini sosisli sandviçinde kemirgen tüyü arayarak geçirdin. Noel birini senin Frederick'e yapmaya çalıştığın gibi kalıba sokma zamanı değildir.
Well, since it appears that your first two time jumps each moved you about five hours into the future, we could also assume that the incident you saw in this corridor took place about five hours into the future.
Her iki zaman sıçrayışında da yaklaşık 5 saat ileriye gitmiş gibi göründüğüne göre bu koridorda gördüğün görüntüde de yaklaşık 5 saat ileriye gittiğini farzedebiliriz.
If you took the time to study your prey, to understand its behavior, you might learn something.
Avının davranışlarını incelemek için yeterince zaman ayırırsan, ondan bir şeyler öğrenebilirsin.
you took everything from me 17
you took 32
you took an oath 26
you took it 81
your time is up 71
your time has come 33
your time will come 36
your time's up 35
your time 40
you tell 24
you took 32
you took an oath 26
you took it 81
your time is up 71
your time has come 33
your time will come 36
your time's up 35
your time 40
you tell 24
you think you're better than me 60
you too 3331
you think you know me 62
you talking to me 61
you think i'm stupid 121
you talk too much 145
you think you're funny 32
you think i'm lying 56
you think i'm joking 22
you take care of yourself 138
you too 3331
you think you know me 62
you talking to me 61
you think i'm stupid 121
you talk too much 145
you think you're funny 32
you think i'm lying 56
you think i'm joking 22
you take care of yourself 138