English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / Your head

Your head translate Turkish

27,220 parallel translation
Your father suffers from an affliction called having your head up your own ass.
Baban kafanın kıçına girmesi denen bir hastalıktan mustarip.
I just don't want to see you rule out teams or get an unreachable draft number in your head.
Senin takımları reddettiğini görmek ya da kafanda ulaşılmayacak bir draft sırasına çıktığını izlemek istemiyorum.
Hi, Sofia. How's your head?
Merhaba Sofia, başın nasıl?
You either really hit your head hard, or now you're just pulling my leg.
Ya kafanı gerçekten çok kötü vurdun ya da benimle dalga geçiyorsun.
- It's like you're resting your head on my chest.
Başını göğsüme koymuş gibisin.
You need to get that out of your head.
Böyle şeyleri kafana takma.
- You're freaking out because you got some sword hanging over your head?
- Korkuyorsun çünkü boğazına büyük bir bıçak dayalı değil mi?
A fact that, when you tell your brother, gets a golf ball thrown at your head.
Kardeşine anlatınca kafana golf topu fırlatmasını sağlayan ilginç bir bilgi.
♪ You better get your head on straight ♪
Benimki kaybolmuş. Senin numaranı alabilir miyim?
In fact, your head's probably still soft.
Aslında kafan hala yumuşak.
What's the first thing that pops into your head?
- Aklına ilk neresi geliyor?
They just sit there because the whole thing is about you, what's happening inside your head, and how that's reflected in the counting, the repeated numbers, the obsessive rhythms.
Orada sadece oturacak. Çünkü bütün olay seninle ilgili kafanda olup bitenler... ve bunların saymaya, tekrarlı numaralara takıntılı ritimlere nasıl yansıtıldığı hakkında.
- It's all in your head- - all the numbers and the little things you're thinking, and the audience is listening to you and your humble pedal.
- Bütün o numaralar ve düşündüğün küçük şeyler hepsi kafanın içinde. Kalabalık seni dinliyor. Seni ve naçizane pedalını.
You're saying the first things that come into your head.
Aklına ilk ne gelirse onu söylüyorsun.
[Stavros] Your head in the game?
- Oyunda mısın?
What are you doing with a video camera on your head?
Kafanda kamerayla ne yapıyorsun?
This stuff for your head.
- Bu senin kafan için. - Hayır, teşekkür ederim.
Just keep your head down.
Sadece dikkat çekmemeye çalış.
Yeah, I know, but it's not just Ned and Charlie and those dicks who'll stomp your head in.
- Evet biliyorum ama bunu başına kakacak sadece Ned, Charlie ve yanındaki serseriler olmayacak.
Come on, man, get your head in the game.
Hadi ama beyler oyun oynayalım.
What do you mean, in your head?
Beynimin içinde derken?
It can get in your head.
It can get in your head.
You have your daughter in your head. And that might make you a very good father, but it makes you a terrible president.
Aklın hep kızında ve bu seni çok iyi bir baba yapabilir ama korkunç da bir başkan yapıyor.
Watch your head.
Başına dikkat et.
Look, don't let Mallory get into your head.
Bak, Mallory'nin kafanın içine girmesine izin verme.
You need to get your head in the game.
Oyuna dahil olma vaktin geldi.
I'm in your head.
Aklına girdim.
You have to fight the voices in your head.
Aklındaki sesle mücadele etmelisin.
I couldn't get in your head, so I've been waiting out here to do it the normal way.
Malum aklına giremiyorum ben de normal yollarla konuşmak için bekledim burda.
Whoa, hold on. Did you get your head examined?
Kafanı muayene ettirdin mi?
I'd love to, Aidan, but I'm too busy trying to keep your head above water.
- Keşke Aidan. Ama başını suyun üstünde tutmaya çalışmakla meşgulüm.
Been inside your head once before.
Daha önce kafanın içine girmiştim.
Don't lose your head.
Başını sakın kaybetme.
When you shot Michael Ellis, were you thinking with your head or your crotch?
Michael Ellis'i vurduğunda, beyninle mi yoksa bacak aranla mı düşünüyordun?
- Kim, remember... you keep your head up.
Kim, unutma başını dik tut.
You cross me again, I will have you skinned alive and your head put on a pike.
Bir daha karşıma çıkarsan diri diri derini yüzüp kafanı kazığa oturturum.
So stop calling him, stop thinking about him, And kill the fantasy of Frank in your head.
Onu aramayı bırak, onu düşünmeyi bırak, ve zihnindeki Frank fantazisini bitir artık.
Cause you thought Frank was gonna put a bullet in your head
Çünkü Frank'in kafana kurşun sıkacağını sanıyordun.
You couldn't... because Sam got into your head... just like he did to me.
Anlatamazdın. Çünkü Sam beynini yıkadı. tıpkı bana yaptığı gibi.
It's Annalise. She's in your head.
Kafanı kurcalayan Annalise.
She's gotten into your head.
O aklını çelmiş.
As long s it's on your head, I'm in.
Onlar kafanda olduğu sürece sorun yok.
You're in over your head, Mimi.
Haddinizi aştınız Mimi.
You're in over your head with this... clown car you're calling a restaurant.
O restoran dediğin palyaço arabasıyla çok övünüyordun.
You do something, and then, pfft, it's out of your head forever, like it never happened.
Bir şey yapıyorsun ve sonra püf kafandan sonsuza dek, sanki hiç olmamış gibi gidiyor.
"Your black head's easy to see."
"Siyah kafanı kolayca görmek için."
'Cause soon you won't even need the eyewear or the earwear,'cause it'll all be inside your head.
Çünkü hepsi kafanın içinde olacak.
Your daughter's down there with a head lac.
Kızınızı getirmişler. Başında kesik varmış.
I mean, this is how sick in the head your mother-in-law is.
Düşün ne kadar hasta ruhlu bir kaynanan var.
I had this same talk with your friend before I cut his head off!
Arkadaşınla aynı konuşmayı yaptım. Ben başını kesmeden önce!
And if you fill his head with 1 ounce of false hope that he will speak properly, I will rip your balls off, which I am confident you are hiding under that lab coat, darling.
Eğer kafasını düzgün konuşabileceğine dair sahte umutlarla doldurursan taşaklarını koparırım. Laboratuvar önlüğünün altında bir çift sakladığına eminim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]