Ama belki de translate English
5,403 parallel translation
Ama belki de olmasının nedeni senin de sinirli olmandır.
But maybe the reason it happened is because you do have some anger.
Sana karşı cıvık diye düşünmüştüm ama belki de diğer şekli vardır.
Me? I thought she was soft on you but it's the other way round.
Ama belki de daha sık açmalıyım, senin fikrini bilmiyordum çünkü.
But maybe I should more because I didn't know where you stood.
Yatak odasında erkek olmayacak dedik ama belki de bunu tekrar düşünmeliyiz. Çünkü onu salondan çıkarmak zorundayım.
I know we said no boys in the bedroom, but maybe we should rethink it'cause I got to get him out of my family room.
Ve her seferinde tekrar deniyorum ama belki de denememeliyim.
And I know I always bounce back, but maybe I shouldn't.
Bana karşı sertti ama belki de haklıydı.
He was hard on me, you know? But maybe he was right.
Ama belki de,'Yılın babası'ödülü,... Şili Ormanları'nda yaşayan nadir küçük bir kurbağaya gitmelidir.
But perhaps the prize for fatherly care should go to a rare little frog that lives in the forests of Chile.
Ben de buraya fikrini değiştirmek için gelmedim ama belki de Louis için başka bir şey yapsan - - Ne gibi?
And I'm not here to change your mind, but maybe if you did something else for Louis- -
Akşam yemeğinde ziyafet için... büyük biftek aldım, ama belki de senin bir göz... atman gerekiyor.
Barlow : You know, I got a dry-aged t-bone for dinner tonight, but looks like we might ought to put in on that eye of yours.
ama belki de yoğunsundur bir sonraki gelişme bırakırız.
But maybe you're busy, and I can try you next time I'm in town.
Yarın arayabiliriz ama belki de ben gitmeliyim.
We could ring them tomorrow but maybe I should go.
Ama belki de herkesin öyle olduğunu düşünmesini istediğin kadar kötü değilsindir.
But maybe you're not as big a bitch as you want everyone to think you are.
FBI'ın uçaklarımı işletmesini anlarım ama belki de sen onları operasyonun devam ettiğine inandırabilirsin, değil mi?
I understand the FBI runs my planes, but perhaps you can convince them that your operation is ongoing, yes?
Biliyorum ama belki de yapmamanız daha doğru. Ne?
I know, but maybe you shouldn't be.
Kişisel olarak algılamıyordum ama belki de almaya başlamalıyım.
I've never taken it personally. - I'm starting to wonder if maybe I should.
Bak müşterimi lisede aldırdığım siyahi oğlum gibi seviyorum ama belki de haklısındır.
Look, I love my client like the black son I aborted in high school, but maybe you're right.
Ama belki de sen sadece sahtekarın birisindir ve şimdi herkese aslında kim olduğunu gösteriyorsundur.
But maybe you're just full of shit now that you have to show everyone who you really are.
Ama belki de sonuçlarımın en aydınlatıcı kısmı kalori sayımı idi.
But perhaps the most enlightening of my results was the calorie count.
- Hayatımızı beraber geçirmek istiyorum ama belki de sen istemiyorsundur.
- I want us to spend our lives together, but maybe you don't.
Ama belki de herkesin sanmasını istediğin kadar sürtük biri değilsindir.
But maybe... you're not as big a bitch as you want everyone to think you are.
Will sen onun yapımcısıyken en iyi halindeydi belki ama sen de o senin sunucunken en iyi halindeydin.
Will may have been at his best when you were his EP. But I'd remind you that you were at your best when he was your anchor.
Ben de coşkuluyum ama belki onun kadar sesli değilim.
I'm enthusiastic as well but I think maybe not quite as vociferous.
Belki de onları korkutabilirdim ama.
Maybe I could make it fear me.
- Belki de. Ama hayır.
- I may be hard, but no.
Belki de, ama benim önemsediğim şey... harika bir hizmet kaydı var, aklı yerinde, ve B.P.D. yeni bir dedektif yerine, kendini adamış cinayet masası analistini, işe almamız gerektiği hakkındaki düşüncemi kabul etti.
Probably, but what I cared about... she has a perfect service record, a clean psych eval, and B.P.D. bought my argument that for now, we'd be better off with a dedicated bric homicide analyst than another detective.
Hayır. Ama eğer protesto edersen ve yıllar geçtikte daha çok protesto olursa, o zaman belki de kutsal kurallarını değiştirebilirler.
No, but if you protest and then, over the years, more and more others protest, then they might change their blessed rules.
Biraz düşününce belki de tamamen hiç ama hiç ama hiç komik değildir.
You know, the more I think about it, maybe it wasn't completely not not not funny.
Belki işe yarar, belki yaramaz ama yine de söyleyeyim dedim.
Look, this might be something and nothing, but I just thought I'd flag it up.
Belki hırsız olabilirim ama benim de prensiplerim var.
I may be a thief, but I have a code,
Bilmiyorum, belki de nefret eder ama...
I don't know, she might have hated it, but...
Belki de farklı dünyalardanızdır ama bunun bizi...
I don't, I... Maybe we're in two different rooms or something, but I thought that something, I- -
Hava belki 20 derece olabilir, yağmurlu veya karlı olabilir ve rüzgar belki de sizi devirecek düzeyde olabilir ama şu anda çektiğimiz dizi, acımasız bir dünyada olduğu için New York'un imkanlarından ve bize sunduklarından faydalanacağız ve hava sıcaklığını dengeleyen stüdyomuzda bunun tadını çıkaracağız.
Now, it may be 20 degrees and it may be raining and sleeting, and wind may be almost literally knocking you over, but that's the kind of in-your-face world that we're portraying onscreen, so we want to take advantage of New York City and everything it has to offer, and then we want to enjoy being inside a temperature-controlled studio, as well.
Adının ne olduğundan emin değilim ama sen belki de tanıdığım en sıkıcı insan olabilirsin.
I'm not really sure what your name is but you, you may be the single most boring person I have ever met.
Belki de. Ama o gün, bugün değil.
Perhaps, but today is not that day.
Belki de bizden daha iyi olduğunu düşünebilirsin ama elinde sadece biz varız.
Now you may think that you're better than us, but we're all you got.
Kimseye söylememiştim. Kendi adımı belki de hiç hatırlamayacağım ama biz seninle silah arkadaşıydık.
I didn't tell anyone. but we were buddies.
Belki de ama şu anda hassas bir durumda.
Maybe, but she's a precision instrument now.
Belki de milyonda bir ihtimal ama yine de hiç yoktan iyidir.
It's a million to one, but it's better than doing nothing.
Ama Herman iki teorinin de doğru olabileceğini düşünüyor. Çünkü bizi yanıltan belki de gerçeğin kendisidir.
But Herman is beginning to think both theories may be correct, because reality itself may be deceiving us.
Belki de haklısın, bir şaka değildi,... ama umrumda olan tek şey bana inanman.
Maybe you're right and it wasn't a joke, but all I care about is you should believe me.
Belki de, ama yine de sizin kötü bir etki yaratacağınızı düşünüyorum.
Maybe, but I suspect you're a bad influence all the same.
Belki de bir süre önce hareket etmeye başladı ama biz fark etmedik.
They might have started moving a while ago, we just didn't notice.
- Belki de değilsin ama aramıza şüphe tohumları ekip amacı zayıflatmak için kadın eteğinin arkasından çalışıyorsun.
- Maybe not. But ye're sowing'the seeds of doubt in our midst, working behind the cover of yer woman's skirts to undermine the cause.
Belki de Vincent onda da farklıdır ama zannetmiyorum.
And maybe Vincent's different in that, too, but I doubt it.
Bilmiyorum. Belki de o çizgiyi aşacaktım ama umurumda bile değildi.
I don't know, maybe I would've crossed the line, but I didn't care.
Belki o adamı vurarak babana yardım ettiğini düşünüyordun ama yalan söyleyerek ne ona ne de kendine yardım edemezsin.
Maybe you thought that you were helping your dad by shooting at this man, but you're not helping him or yourself now by lying.
Burada tamamen sıkışmış haldeyim ayrıca odaklanmak için sessizliğe ve zamana ihtiyacım var. Ama belki de bir mesaj gönderebilirim.
But maybe I can send a message.
- Bakıyorum ama yine de çözemiyorum! - Beyler, belki de bu...
- Guys, maybe it isn't meant...
Belki de ama hiçbir komşusu onu kimseyle birlikte görmemiş.
Possibly, but nobody in her building saw her with anyone.
Belki hayatta kalabilirim ama ayrıca kendi başıma yaşayabilecek biri de olmam gerek ve istemediğim bir hayatın içine hapsolmuşken bunu yapamazdım.
I might be able to survive, but... I also have to be able to live with myself, and I... I can't do that if I'm trapped in a life I don't want.
Belki OCD'li gibi her şeyim çok düzenli değil, saçma sanat eserlerinin posterleriyle, üzerinde lanet balinalar olan yastıklarla ya da eski haritalarla süslü değil belki ama yine de benim evim.
Maybe it isn't perfectly OCD tidy, or decorated with stupid posters of dumb art, or pillows with goddamn whales, or old-timey maps, but it's still my home.
ama belki 32
belki de 1259
belki de öyle 45
belki değil 57
belki de hayır 17
belki de ben 23
belki de biz 19
belki de haklısınız 26
belki de öyleyim 25
belki de değil 95
belki de 1259
belki de öyle 45
belki değil 57
belki de hayır 17
belki de ben 23
belki de biz 19
belki de haklısınız 26
belki de öyleyim 25
belki de değil 95