Anlamadınız translate English
1,009 parallel translation
Anlamadınız.
You don't understand.
Korkarım anlamadınız.
I'm afraid you don't understand.
Anlamadınız mı?
Well, don't you see?
Pek anlamadınız galiba, Doktor.
But you don't quite understand, Doctor. You see...
Galiba anlamadınız.
Perhaps you didn't understand.
Ama anlamadınız.
But you don't understand.
- Anlamadınız mı hâlâ?
- Are we not clear enough?
- Doktor, anlamadınız mı?
Doctor, don't you understand?
Anlamadınız galiba efendim.
I don't think you quite understand, sir.
Anlamadınız mı?
Don't you see?
- Ne dediğimi anlamadınız mı?
- You don't seem to understand.
- Anlamadınız mı? Pek sayılmaz aslında.
Sasha, how is it going at school with chemistry and physics?
- Zaten hiçbir şeyi anlamadınız.
You never understood anything.
Sanırım beni doğru anlamadınız.
I guess you didn't hear me right.
O adamın etrafı karanlıkla çevriliydi hala anlamadınız mı?
You still haven't understood that man is surrounded by darkness?
- Ne söylediğimi anlamadınız ha.
You don't understand what I'm saying.
Beni anlamadınız galiba.
You don't understand me.
Bayan Rogers, anlamadınız herhâlde, sizi yardakçı olarak kullanacaktım.
Mrs Rogers, maybe you didn't understand me, but I needed you for a stooge.
Anlamadınız mı?
Don't you see what he's doing?
Bedeker, size söylemeye çalıştığım şeyi anlamadınız mı?
PUT IT AWAY.
Ben çiçek falan da sevmem! Beni anlamadınız.
And do I like flowers.
Anlamadınız. Yani bu işimin bir parçası.
- It's part of my job.
- Korkarım, siz anlamadınız.
- Oh, I'm afraid you don't understand.
Belki de anlamadınız.
Perhaps you don't understand.
Hala anlamadınız mı?
Don't you get it?
- Galiba anlamadınız.
- Maybe you don't understand.
Bayan McLintock, umarım yanlış anlamadınız.
Mrs McLintock, hope you won't misunderstand.
Bayan Saki söylediklerimi anlamadınız galiba?
Miss Saki, don't you understand what I've been telling you?
Sanırım, anlamadınız.
I think you do not understand.
Neyi anlamadınız?
What don't you understand?
Belki anlamadın ama... Ortak düşmana karşı birlikte olmalıyız.
Maybe you don't understand, but we've got to close ranks against the common enemy.
Artık kendim için çıkarmayı amaçladığınızı anlamadım.
I didn't figure you aimed to put yourself out for me anymore.
Anlamadım, ansızın canlandı ve üzerime doğru geldi.
I don't know exactly, but all of a sudden it was alive and coming at me.
Moralinizin bozulmasına üzüldüm, ama bu işlerden anlamadığınız çok açık.
I'm sorry you're upset, but it's clear you're not familiar with these jobs.
Çocuklarımızın, bizim ikimizin dini tıpatıp aynı şekilde anlamadığımız için çekmemesi gerektiğini düşündüm.
That there's no reason for our children to suffer because we two don't see eye to eye about religion.
Anlamadığım konu şu, neden böyle bir anda heyecanlandınız?
Just what exactly are you so hot about?
Sizin de anlamadığınızı biliyorum.
I know you don't either.
Adamınız herhalde anlamadı, çünkü Sara gemiyi kaçırdı.
Maybe he didn't understand, because she missed it.
Leydi, sizin onun ne istediğini anlamadığınızı söylüyor.
He says you don't understand what he wants.
Anlamadığınız şu ; şimdi bir an önce harekete geçmek zorunda.
What you don't understand is, he's now forced to act and act soon.
Hâlâ kim olduğumu anlamadıysanız şu ana kadar gördüğüm en mankafa adamsınız demektir.
If you still Don't know who i am Then you're the du m best Man i've come up against.
Beni hiç anlamadığınız... ve muhtemelen asla da anlamayacağınız o kadar açık ki.
It is quite obvious that you do not understand me and in all probability you never will.
O panoyu burada mı bırakacaksınız? - Anlamadım? Ne oluyor?
- Is that billboard staying there?
Belki bunu mahsus yaptığını anlamadığımızı sanıyordur... ama biz kaçın kurasıyız, değil mi, Avukat?
Maybe she thinks we don't know that's on purpose... but we've seen a thing or two, haven't we, Counsellor?
Bu konuşmadan hiç bir şey anlamadığınız görülüyor.
It would have spared us the discussion.
- Ve açıkçası tavırlarınızı anlamadım.
- And, frankly, I don't understand your attitude.
Hiçbir şeyi anlamadığınızı görüyorum.
I see no one here understands anything.
Niye bu kadar kızdığınızı anlamadım.
I don't see what you're so sore about.
Çocukları hiç anlamadığınız aşikâr.
It's quite clear you know nothing whatsoever about children.
Diyeceğim ki : Kızınızı çok seviyorum. Defalarca anlattım ama anlamadı...
I'll tell him I like his daughter and that I wanted to explain to her...
Ne... ne aradığınızı anlamadım teğmen?
I-I don't know what the point of your visit is, lieutenant- -
anlamadınız mı 20
anlamadım 1209
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamı ne 66
anlamadım 1209
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamı ne 66
anlamıştım 59
anlamsız 76
anlamak istiyorum 20
anlamıyor 38
anlamazsın 32
anlamı yok 36
anlamadım efendim 18
anlamına gelir 38
anlamına geliyor 59
anlamıyorlar 19
anlamsız 76
anlamak istiyorum 20
anlamıyor 38
anlamazsın 32
anlamı yok 36
anlamadım efendim 18
anlamına gelir 38
anlamına geliyor 59
anlamıyorlar 19