Anlamıyorum translate English
27,195 parallel translation
Ama hiç anlamıyorum.
But I don't understand it at all.
Tanrım, nasıl bekleyebiliyorsun anlamıyorum.
God, I don't know how you can wait.
Hayır anlamıyorum.
No, I don't understand.
İnsanlar neden bunu göremiyor anlamıyorum.
I don't know why people don't see that.
Albino'nun nasıl orada olduğunu anlamıyorum. Eyalet Polisinin onu tutukladığını gördük.
I don't know how it could have been the Albino, we saw a State Trooper arrest him.
İnsanlar böyle söylediklerinde anlamıyorum.
I don't understand when people say that.
Bana neler olduğunu neden... anlatmadığını, anlamıyorum.
I just don't understand why you won't tell me what happened.
Neden onun acil listesinde olduğunu anlamıyorum.
I just don't understand why you're her emergency contact.
Ben de alarmı kurmayı nasıl bilmediğini anlamıyorum!
And I just don't understand why you don't understand how an alarm clock works!
Neden bahsettiğinizi anlamıyorum!
I don't know what you're talking about!
Anlamıyorum.
I don't get it.
Nasıl yapıyorlar anlamıyorum. Ben de şey istiyorum mantar risotto.
Uh, you know, I will try the... mushroom ris... risotto.
Ben sadece Candlestick Stadyumuna hala nasıl rüzgar giriyor anlamıyorum.
I just don't understand how the wind gets into Candlestick.
Anlamıyorum.
I don't understand.
IŞİD gibi ilkel, kadın düşmanı bir ölüm tarikatı için ölmeye ve öldürmeye gönüllü hâle gelir, anlamıyorum.
I fail to see how someone can go from that to someone who's willing to kill and be killed for an archaic, misogynistic death cult like ISIL.
- Bunu neden yaptığını anlamıyorum.
I don't understand why you're doing this.
- Ne demek istediğini anlamıyorum.
I don't know what you mean. Bullshit!
Anlamıyorum.
And I just don't understand.
Bunların hiçbirini anlamıyorum.
I don't understand any of this.
Seni anlamıyorum, Bonnie.
I don't understand, Bonnie.
Anne, anlamıyorum.
Mom, I don't understand.
Neden böyle bir şey söyledi anlamıyorum.
I don't know why he'd say anything like that.
Fred anlamıyorum.
Fred, I don't understand.
Bu halimizin nesi var, anlamıyorum.
I just don't understand what's wrong with what we have.
Anlamıyorum, Fanian!
I don't understand, finian!
Anlamıyorum
I don't understand.
Finian'ın bana neden söylemediğini anlamıyorum.
I don't understand why finian didn't tell me.
Benim bu ağlamaklı halime nasıl kanmıyorsunuz anlamıyorum.
I can't believe you guys fell for my old whiny, dweeb routine.
Anlamıyorum.
I just don't get it.
Annem ve babam neden yardımcı olmuyorlar anlamıyorum.
I just don't know why Mom and Dad won't help me with this.
Sakin ol, ne dediğini anlamıyorum.
I know, I know! I don't know what you're saying.
Evet ama ne dediğini anlamıyorum.
Yes, I don't know what you're saying.
Tatlım, şu anda ne söylemeye çalıştığını gerçekten anlamıyorum.
Sweet dear, I have absolutely no bloody idea what the hell you just said.
Anlamıyorum.
I don't understand you.
- Anlamıyorum.
- I don't understand.
Şunu söylemeliyim neden burada olduğumuzu anlamıyorum.
I have to say, I... I'm not sure why we're here.
Neden bahsettiğinizi anlamıyorum.
I-I-I don't know what you're talking about.
Buna neden katlandığını anlamıyorum.
I don't know why you put up with it.
Gerçekten anlamıyorum.
I really don't.
NSA sihirli değneğini kullanmak yerine neden bizimle beraber tuz veya gübre ile uğraştığını anlamıyorum.
I don't understand why we've been running around with salt and fertilizer, when you could have just waved your NSA magic wand.
- Neden peşimize düştüklerini anlamıyorum.
I don't understand why they were tracking us in the first place.
Anlamıyorum.
- I don't get it. - I don't get it.
- Anlamıyorum baba.
- I don't understand, Dad.
Sadece sebebini anlamıyorum.
I just don't get why.
Seni anlamıyorum, Oliver.
I do not understand you, Oliver.
Anlamıyorum.
I just don't understand.
- Anlamıyorum.
I don't understand.
Bu arada evet beni tam anlamıyla bir cehenneme soktuğun için hala sana kızgınım ve bunun da hemen geçeceğini sanmıyorum.
And yeah, by the way, I'm still mad at you. You put me, quite literally, through hell and I'm not ready to let that go yet.
Doğrusu anlamıyor ve umursamıyorum.
I don't understand. Or care, to be honest.
Ciddiyetle açıklıyorum ki ortaya koyacağım delil gerçeğin tam anlamıyla kendisi olacak.
I do solemnly declare that the evidence I shall give shall be the truth, the whole truth and nothing but the truth.
Hala anlamıyorum.
I still don't understand.
anlamadım 1209
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamı ne 66
anlamıştım 59
anlamsız 76
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamı ne 66
anlamıştım 59
anlamsız 76