Hatıra translate English
2,364 parallel translation
Ona bir hatıra bırakacaktım.
As a souvenir for him.
Lütfen hatıra olarak saklayınız.
Please keep it as a sοuvenir.
Bu... Bu resmi benim için bir hatıra olarak saklıyorum. Bilirsin.
It's.. the photo's just a reminder, you know, of who we're trying to help.
Baban Hatıra Karavanının arkasında.
Your father's back in the souvenir trailer.
* "Oğlum, bir hatıra çalar mısın" diyor bana *
# He says, son can you play me a memory #
Buraya "hatıra odası" diyoruz.
We call it a memory chamber.
Bunlar bizden hatıra.
Here's a souvenir.
güzel bi hatıra.
Nice souvenir.
Florida'dan bir hatıra.
A s-souvenir from Florida.
Katil, hatıra olarak almış olabilir.
Killer made a souvenir of it.
Böyle bir hatıram olmamasını istemiyorum çünkü bu hatıra beni hayattaki her şeyin değerini bilmemi sağlayan hatıralardan biri.
I don't want to not have that as a memory because that was tone of the moments that makes me appreciate everything that I have.
Ve ayrıca, hatıra olarak kalsın diye bir diploma alacaksınız... bu da benim fikrimdi.
And you'll get a keepsake-quality seminar diploma... also my idea.
Bilinç altındaki hatıralar sıra dışıydı.
The depth of her recall is extraordinary.
Burada Prag'dan yetirdiğim küçük bir hatıra. - Tanrım!
Here's a little souvenir that I brought back from Prague.
Belki denizcilerden biri hatıra kalsın istemiştir.
Maybe one of the swabbies wanted a souvenir.
Sonra etrafı biraz dolaştık. ... ve üstünde fotoğraf makinesi resmi olan bir yazı gördük. "Burası hatıra fotoğrafınızı çektirmek için harika bir yer." yazıyordu.
So we've been wandering around the park for a while, and then there's this sign with a picture of a camera on it saying, "This will be a great place to take your souvenir photo."
- Bu, senin için güzel bir hatıra mı?
- This is a good memory for you?
Hangi hatıra bu?
What memory is this?
Senin için mutlu bir hatıra mı bu?
This is a happy memory for you?
Çünkü annemle babamın umursamadığı zamanlardan hatıra kalan kayıp çocuk programında parmak izim var.
I'm just messing with you, Mrs. Heck. I know who you are. Oh. ( Laughs ) You do?
Hatıra falan almak istersen, ne aldığını bana göster olur mu?
If you want a memento, just... just let me see what you've taken.
Her iki olayda da Jekyll kurbanlarına bir şey verirken benzer de bir hatıra aldı.
In both cases, Jekyll gave his victim something and then took a similar souvenir.
Katil, iç çamaşırı hatıra olarak almış olabilir ki bu da olayın bir kaza olmadığını gösteriyor.
The killer might have taken the panties as a souvenir, which meansthis wasn't an accident.
Hatıra levhasını kim tutacak peki?
Who will hold the memorial tablet then?
Bir kez daha söylüyorum... Ya defol git yada,... yüzüne bir hatıra bırakacağım!
One more time you go and shit on my head,..
Hayır, hayır, hayır, bu bir hatıra.
No, no, that's, uh... a memory.
Nestene'ler ondan bir hatıra parçası aldılar ve pazarlık yaptıklarından daha fazlasını elde ettiler.
The Nestenes took a memory print of her and got more than they bargained for.
- Hadi ama. İkimiz için bir hatıra yaratmaya çalışıyorum.
I'm not doing this.
Belki onu öldürüp hatıra için kendine saklıyordur.
Well, maybe he kills it and then brings it back as a trophy.
Bir hatıra olduğunu ve sana iletmemi söyledi.
She said that it's a memento so I was asked to deliver it to you.
Küçük bir hatıra.
A small token.
Seri katiller genelde bir hatıra alırlar.
Serial killers often keep souvenirs.
Bu, Psikopos caddesinde bulunan Dirac'ın ilkokulundaki hatıra plaketi.
This is the commemorative plaque at Bishop Road, Paul Dirac's primary school.
- Bağdat'tan hatıra, bubi tuzağından bir şarapnel parçası.
- Souvenir from Baghdad... piece of shrapnel from an IED.
Hawaii'nin hatıra parası nasıl olacak merak ediyorum.
I wonder what hawaii's state quarter's gonna be?
Annenden son bir hatıra.
Your mother's last remembrance.
Bazıları da, Patton'ların üçüncü ordusunda bulunan askerler tarafından hatıra olarak saklandılar.
Some of them were taken as souvenirs by soldiers in Patton's Third Army.
Orada benim için de bir çok hatıra var.
There's a lot of memories there for me.
Bu Mısır'dan bir hatıra için biraz fazla olmuş.
So much for leaving Egypt behind.
Hatıra dükkanı gibi bir yer.
It's like a souvenir shop or somethin'.
Tabi, o yüzden hatıra dükkânın önünde tozlu halde duruyordu, değil mi?
Yeah, I know, but there's a reason Why it was sitting collecting dust In front of a souvenir shop, all right?
Hatıra tişörtleri bastırıldı ve dağıtıldı!
Congratulatory T-shirts silk-screened and distributed!
# Birkaç hatıra daha var #
A few more tokens rest
- Hatıra için.
- A souvenir.
Ona hatıra olalım, yaşayan bir kabus değil.
Let us be a memory to him, not a living nightmare.
Ayrıca Andre'nin, dün gece metresiyle olduğuna dair kanıtı bulduk. Çektikleri küçük hatıra sayesinde.
We also got proof that Andre was with his mistress last night, because they made... a little memento.
Düşündük ki şapkanı hep iyilik adına taktın. Şimdi de sıra dans çizmelerini giymene geldi.
We figured since you hung up your hat for good it's time you put on your new dancing shoes.
Eğer aklınıza sıra dışı bir şey gelirse veya hatırlarsanız bana söyleyin, tamam mı?
If you think of something, or remember something... anything unusual let me know, ok?
Sıra dışı bir şey hatırlıyor musun?
Do you remember anything unusual happening there?
O gözleri ara sıra hatırlarım.
I still remember those eyes sometimes
1977'de hatırlıyorum, heyecanla kalkışı izliyordum. Bunu düşünüyordum, kartıma sıra gelmişti, oluyordu.
I remember in'77 being excited and watching the launch and thinking this is, my card has come to pass, it's come to be.
hatırlamıyorum 685
hatırlıyorum 715
hatırla 239
hatırladın 20
hatırladın mı 1207
hatırlıyor musun 713
hatırladım 301
hatırladın mı beni 20
hatırlatma 18
hatırlayacağım 21
hatırlıyorum 715
hatırla 239
hatırladın 20
hatırladın mı 1207
hatırlıyor musun 713
hatırladım 301
hatırladın mı beni 20
hatırlatma 18
hatırlayacağım 21