Hâlâ öyle translate English
738 parallel translation
Hâlâ öyle.
Yes. I do still.
Hâlâ öyle misin?
That still go?
Küçük bir kız, meleklerin kraliçesi... bugün de hâlâ öyle. Hiçbir zaman bunu unutma.
A little girl, this queen of the angels, which she still is to this day.
- Oraya hâlâ öyle mi diyorsunuz?
STILL CALL IT WHAT?
- Hâlâ öyle olmalı.
- He still is.
Hâlâ öyle.
It still is.
Hâlâ öyle mi düşünüyorsun?
Do you still think so?
- Hâlâ öyle.
- It's still on the fringes.
Hâlâ öyle.
He still is.
Hâlâ öyle.
She still is.
Evet, Bayan. Hâlâ öyle diyorum.
Yes, I did, ma'am, and I meant that.
- Hâlâ öyle mi?
- You think, still?
- Hâlâ öyle.
- Still is.
- Hâlâ öyle.
- It still is.
Hâlâ öyle, değil mi?
He still is, isn't he?
Benim için hâlâ öyle.
I still is to me.
O zamanlar burası pis ve korkunçtu ki hâlâ öyle.
Filthy, horrendous conditions that existed then, and, indeed... still exist today.
Hep üstte olmalısın ve hâlâ öyle yapıyorsun.
You had to be on top and you're still doing it.
Ondan sonra, eğer hâlâ teslim etmek istiyorsanız, öyle yapın. Aksi halde.
Then, if you want to hand him over, do so
Bana öyle geliyor ki, Bayan Harper, sal bulunana kadar hâlâ umutlu olduğunu söylüyordu. Salın üzerinde Joe'nun...
It seems to me that Mrs. Harper said she still has hopes until they found the raft with Joe's...
- Hâlâ bahis istiyorsun öyle mi?
- Still want to bet, huh?
Bana bak kancık köpek, ben hâlâ bu adam için çalışıyorum ve sen de öyle!
Listen, chiseler, I'm still working for him, and so are you.
Hâlâ endişeli değilsin, öyle değil mi?
You're not still worried, are you?
- Hâlâ kin güdüyorsun, öyle mi?
Still carrying a grudge, eh?
Çıplak fotoğraflar hâlâ yasal, öyle değil mi?
Aren't nude photos still legal?
Hâlâ da öyle.
It's still a good bargain.
Hâlâ fiyatını tartışabiliriz, öyle mi azizim?
Still, we can always discuss price, can't we, my dear?
Benim için elin hâlâ silah tutuyor. Benimki de öyle.
Well, for my dough you're still a fighting man.
Yani iş kurallarını hâlâ sen koyuyorsun öyle mi?
- You're still working to rule?
Birkaç saniye daha, hâlâ tereddüt içindesin sanki... ayrılmak için ondan, kendinden... onu hayal ettiğin bu aynı yerde... kaybolan hayali tekrar belirebilirmiş gibi... ürkekçe veya ümitvâr... bu bağı kaybetme korkun öyle- -
A few more seconds, as though you were still hesitant... to separate from him, from yourself... as though his fading image might reappear... in this same place where you imagined it... fearfully or hopefully... such was your fear of losing this link- -
Tabi ya, öyle yapıyordular... ve hâlâ da öyleler.
Yes, of course they were... and still are.
- Sen hâlâ buradasın, öyle mi?
- Hm, you're still here, are you?
Hâlâ cezaevi kurallarını umursamıyorsun, öyle değil mi?
Still ignoring prison regulations, aren't you?
Hâlâ dışarı çıkma konusunu düşünmek istemiyorsun, öyle değil mi?
You still won't let yourself think about getting out, will you?
- Öyle ama hâlâ kaçınılmaz.
- Quite, but still inescapable.
Hâlâ da öyle sanırım.
I guess maybe they still are.
Sen de öyle, o büyülü çekiciliğin hâlâ üzerinde.
Neither have you the same magic illumination.
Yani bana hâlâ değer veriyorsun öyle mi?
So do you still care about me a little?
Peki! Madem öyle demiş, ne bekliyorsun hâlâ?
Well, if he so ordered what are you waiting for?
Beyler, kutuplarda sıcaklık hâlâ artıyor ve su seviyeleri de öyle.
Gentlemen, the temperature in the Arctic is still rising and so is the water level.
Ben hâlâ bu adanın Kraliçesiyim ve Elizabeth de öyle olacak. Hayır.
And yet I am Queen of this island and Elizabeth also shall be Queen.
- Evet, hâlâ öyle.
- Yes, we do.
Öyle olsa bile hâlâ kurbağa.
And lovingly frosted with glucose. That's as maybe, it's still a frog.
- Öyle mutluydu ki... - Evet ama hâlâ bir şekilde gelmelerinden korkuyordu.
And the next day, they requisitioned a house across the street hence solving their problem.
Öyle, ama hâlâ neden yürüyüş yapmadığımızı anlayamadım.
Yes, but I do not understand why we have to lose this pretty walk.
Ve hâlâ da öyle olduğunu.
And still is.
- Ve hâlâ yatmadın, öyle mi? Ama şimdi yatmaya gidiyorum.
- And you're still not in bed, eh?
İkincisi, onu poposunun üstüne öyle düşürdüler ki pencereler hâlâ şıngırdıyor.
Second, he made her fall so hard on her little behind that the windows are still rattling.
Hâlâ benimsin, öyle değil mi?
You're still my girl, aren't ya?
- Hâlâ da yazıyorsunuz, öyle mi?
- And then you keep doing it, eh?
Hâlâ da öyle.
It still is.
hala öyle 37
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyleymiş 51
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyle olsun 692
öyledir 296
öyleyiz 77
öyle bir şey değil 75
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyleymiş 51
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyle olsun 692
öyledir 296
öyleyiz 77
öyle bir şey değil 75
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öylece 26
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öylece 26
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50