Onu dinlemeyin translate English
224 parallel translation
Onu dinlemeyin.
Don't pay her no mind.
Onu dinlemeyin Bayan Yorke.
Don't listen to her, Miss Yorke.
Onu dinlemeyin.
Don't you listen to her.
- Onu dinlemeyin. Turp gibi!
Pay no attention.
Bende mucizevi bir şifa var. Onu dinlemeyin, o mucizesini yalnızca kendisi için kullanıyor.
I have miraculous remedy do not listen to him, this remedy-there,... he use it only for himself.
Ne derse desin, ne yaparsa yapsın, sakın onu dinlemeyin.
No matter what he says or does, do not listen to him.
- Onu dinlemeyin general.
- Don't listen to him, General.
Onu dinlemeyin.
Don't listen to him.
Onu dinlemeyin.
Better sit down.
- Sakın onu dinlemeyin!
Don't listen to her!
Onu dinlemeyin!
Don't listen to him!
onu dinlemeyin.
don't listen to him.
Onu dinlemeyin.
Don't listen to her.
Onu dinlemeyin!
Don't listen!
Hayır, efendi Jonathan, onu dinlemeyin!
No, Master Jonathan. Don't listen.
Yersi yurtsuz hiçin tekisin, Joey. - Onu dinlemeyin çocuklar.
- Don't listen to him, guys.
Onu dinlemeyin.
Don't listen to him!
Hayır, onu dinlemeyin Madam Bovary. Çok alçak gönüllüdür.
Don't listen to him, he's too modest.
- Ekselansları, Ben hazırım! - Onu dinlemeyin!
Your Excellency, I'm being framed!
Onu dinlemeyin Kaptan.
Don't listen to him, Captain.
Sakın onu dinlemeyin! ... ne yapıyorsunuz?
Don't listen to him, don't listen to him.
Onu dinlemeyin Binbaşı.
Do not listen to him, Commander.
Onu dinlemeyin.
Don't listen!
Hayir Profesör, onu dinlemeyin!
No, Professor, don't listen to him!
- Onu dinlemeyin!
- Don't listen to him!
- Onu dinlemeyin!
Don't listen to him!
Onu dinlemeyin.
Do not listen to him.
- Onu dinlemeyin.
- Don't listen to her.
Onu dinlemeyin, Komutan.
Don't listen to her, Commander.
Onu dinlemeyin!
Don't you listen to him!
Onu dinlemeyin. Bak.
- Don't listen to her.
... - onu dinlemeyin.
- Don't listen to her.
Onu dinlemeyin sıcak loblu.
Don't listen to him, hot lobes.
- Lütfen onu dinlemeyin. Beni korumak için benimle seyahat ediyordu.
She's traveling with me to protect me.
Onu dinlemeyin, çocuklar.
- [Tires Squealing ] - [ Skinner] Don't listen to him, children.
Çocuklar sakın onu dinlemeyin, tamam mı?
- Don't listen to it.
Onu dinlemeyin. Bu bir emirdir!
Do not listen to him, that is an order!
Onu dinlemeyin, Kaptan.
Don't listen to her, Captain.
Onu dinlemeyin, o bunaktır.
Ignore him. He's senile.
Onu dinlemeyin o deli.
Do not mind.
Onu dinlemeyin, efendim.
To confound him for your advantage!
- Dinlemeyin onu!
- Don't listen to him!
Dinlemeyin onu!
Don't listen to him, eh!
Çok kısa, onu dinlemeyin.
- Don't listen.
- Bu bizim tek şansımız. - Onu dinlemeyin!
- That's our only chance.
Ama onu sakın dinlemeyin.
But don't listen to her.
Dinlemeyin onu, ayakta duramıyor.
Don't listen to her, she's drunk.
Dinlemeyin onu, kardeşim değil o.
Don't listen to him. He ain't my brother.
Dinlemeyin onu.
Don't listen to her!
Dinlemeyin onu.
Don't listen to him.
Ama beyler, onu çabuk öldürün, yalvarmalarını dinlemeyin çünkü Clarence'ın ağzı iyi laf yapar, dinlerseniz kalbinizi yumuşatabilir.
But, sirs, be sudden in your execution. Do not hear him plead. For Clarence is well-spoken and may move your hearts to pity if you mark him.
onu duydum 61
onu da 41
onu demek istemedim 83
onu durdur 23
onu da getir 24
onu da bilmiyorum 20
onu dinle 40
onu demiyorum 23
onu duyuyorum 23
onu durdurun 30
onu da 41
onu demek istemedim 83
onu durdur 23
onu da getir 24
onu da bilmiyorum 20
onu dinle 40
onu demiyorum 23
onu duyuyorum 23
onu durdurun 30